11. Hukuk Dairesi 2015/15270 E. , 2016/6300 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/06/2015 tarih ve 2013/476-2015/183 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ile dahili davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, 15/07/2013 tarihinde, kızı ile davalı şirketten iki ayrı otobüs bileti alarak ..."den ..."a davalı şirket otobüsü ile yola çıktıklarını, sabah ... ... ... Otobüs Terminali"ne indiklerini ve valizlerinin davalı şirket görevlisi tarafından indirildiğini ancak, davalı şirkete ait otobüsün acele ile manevra yapıp, valizlerini ezerek içlerinde bulunan iki adet bilgisayar ile bir tabletin zarar görmesine sebebiyet verdiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, kullanılamaz hale gelen bilgisayarların değeri olan 3.300 USD"nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 3.405,34 USD"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, görev itirazında bulunmuş, davacının iddiasını ispat etmesi gerektiğini, tazminat talebinin de fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Dahili davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, sürücü ..."nın manevraları düzenleyen genel şartlara uymayarak davacının valizinin hasar görmesine sebep olduğu, kazasının meydana gelmesinde asli ve %100 kusuru bulunduğu, davacının ise, kusurunun olmadığı, davalı şirketin işleteni olduğu otobüsün sürücüsünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, davacının zarar gören 3 bilgisayarının toplam hasar tutarı KDV dahil 3.405,34 USD olup, davacı tarafından 3.300 USD talep edildiğini, toplam hasar tutarının 3.405,34 USD"nin kaza tarihi itibari karşılığı olan 6.585,93 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 3.405,34 USD (6.585,93 TL) hasar bedelinin olay tarihi olan 16/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ile dahili davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dahili davalı vekilinin, 09/02/2016 havale tarihli ve kararın bozulması talep edilen dilekçesi, temyiz dilekçesi niteliğindedir. Temyiz isteminin süresinde olmadığı ve harç yatırılmadığından, dahili davalı vekilinin usulünce yapılmış bir temyiz istemi bulunmadığı anlaşılmakla, dahili davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ise; Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan hasar bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, mahkemece, dava konusu olayın taşıma sözleşmesi ile ilgili olmaması nedeniyle haksız fiil olarak kabul edilerek görev itirazının reddine karar verilmiştir. Oysa, eşyanın teslimi ile taşıma sona erse de, taşıyıcının halen kendi riziko alanında, ifa yardımcısı tarafından meydana getirilen zararlardan da koşulları oluştuğunda sorumluluğu bulunduğundan, taşıma akdinin sona erdiğinden söz edilemeyecektir. Somut uyuşmazlıkta da, davalı taşıyıcıya ait yolcu indirme bindirme terminali dahilinde bulunan davacı bagajının yine, taşıyan şirketin işletmecisi olduğu bir başka otobüsü kullanan ifa yardımcısı tarafından zarara uğratıldığı iddia edildiğine göre, uyuşmazlık TTK"da düzenlenen taşıma akdi hükümlerine tabi olup, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nın 906-916. maddeleri arasında düzenlendiğinden ticari dava niteliğindedir. 6102 sayılı TTK"nın 4. maddesi uyarınca tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın TTK"da öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari davadır. Aynı Yasa"nın 5. maddesinde aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu, 5/3. maddesinde de, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Ayrıca, 27/11/2013 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak 28/05/2014 günü yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un 2. maddesine göre, bu Kanun"un kapsamını "her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar" oluşturmakta olup, anılan Kanun"un 3/1-l maddesinde de gerçek ve tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan taşıma sözleşmeleri tüketici işlemi olarak düzenlenmiş olmakla birlikte, dava tarihi olan 22/10/2013 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa henüz yürürlükte de bulunmamaktadır.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olduğundan yargılamanın her safhasında re"sen gözetilmelidir. Bu durumda, mahkemece, uyuşmazlığın taşıma sözleşmesinden kaynaklanan ticari dava niteliğinde olduğu ve dava tarihi itibari ile 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un da yürürlükte bulunmadığı nazara alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3- Yukarıda (2) no"lu bentte belirtilen bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, dahili davalı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 08/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.