
Esas No: 2007/5805
Karar No: 2008/3291
Karar Tarihi: 28.2.2008
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/5805 Esas 2008/3291 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Rize 1. Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
TARİHİ : 16/11/2006
NUMARASI : 2006/365-2006/437
Davacı, davalı işverene ait işyerinde 01.11.1982-08.02.1996 tarihleri arası çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi
Dava, davacılar murisinin davalı işyerinde 01.11.1982-8.2.1996 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığı iddiasına dayalı eksik bildirilen 1.1.1996-8.2.1996 tarihleri arasındaki çalışmanın tespiti istemine ilişkindir
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının davalı işyerinden 1.11.1982 tarihli işe giriş bildirgesi ile 1.11.1982-31.12.1995 tarihleri arasında 1982 yılında 60, 1983,1984,1985 yıllarında 360"ar gün, 1986 yılında 240, 1987, 1988, 1989,1990 yıllarında 360"ar gün, 1991 yılında 240, 1992,1993,1994 yıllarında 360"ar gün, 1995 yılında 350 gün çalışmanın davalı Kuruma bildirildiği Bağ-Kur Gümüşhane İl Müdürlüğünün 27.04.2006 tarihli yazısından 494934300 Bağ- nolu davacının vergi mükellefiyetinin 1.6.1992 tarihinden beri devam ettiği, 1.1.1996 tarihinden sonraki S.S.K. tabi çalışmalarının geçersiz sayıldığı anlaşılmaktadır
Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olması nedeniyle "çakışan sigortalılık" olarak adlandırılan, bir sigortalınını aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalarda yer alan düzenlemelerle önceden başlayan sigortalılığa geçerlilik tanınarak isteğe bağlı sigortalılık ile zorunlu sigortalılığın çakışması halinde ise zorunlu sigortalılığa değer verilerek "çakışan sigortalılık" sorunu çözüme kavuşturulmalıdır.
Öte yandan 1479 sayılı Yasa"nın 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa"nın 13.maddesi ile değişik 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19.maddesinde bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kururnca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmernesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödenmesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103 üncü maddesinin I.fıkrasının (6),(8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kanunun 104 üncü maddesi hükümlerinin uygulanacağı, yine 5458 sayılı Yasa"nın 14.maddesi ile eklenen ve 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici
26.maddesine göre bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde 31.3.2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar ve hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında ek 19.madde hükmü uygulanacağı bildirilmiştir.
Kanunların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme bulunmamaktadır. İlke olarak her yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyeceklerdir. Ancak devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural "derhal yürürlüğe girme" niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Bu gibi durumlarda kanunların geriye yürümesi değil ani etkisi söz konusudur. Sosyal güvenlik hukukunun ilgi alanı kamusalolup otoritesi kamu düzenini ilgilendirmektedir. Bu nedenle sosyal güvenlik hukuku ile ilgili yasalar yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurur. Bu açıklamalar karşısında 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın değişik Ek 19.maddesi ile Geçici 26.maddesinin tamamlanmamış hukuki durumlara uygulanacağının kabulü gerekir.
Hal böyle olunca, verilecek kararın Bağ-Kur"un da hak alanını doğrudan etkilediği açıktır. Bu bakımdan, Bağ Kur"a davanın yöntemince yöneItilmesi gerektiği ortadadır. Oysa, yargılamanın Sosyal Sigortalar Kurumu"nun katılımı ile sürdürüldüğü ve sonuçlandırıldığı açıktır.
Yapılacak iş, davayı yöntemince Bağ-Kur"a yöneltmesi için davacıya önel vermek, Bağ-Kur"un ileri süreceği delilleri toplamak ve yukardaki ilkeler çerçevesinde dosyadaki mevcut delillerle birlikte değerlendirerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkeme bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASıNA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.2.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.