6. Ceza Dairesi 2019/1248 E. , 2020/5017 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
5271 sayılı TCK’nin 231. maddesinde düzenlenen ve sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip olup, 5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlarla yapılan değişiklikler kapsamında üzerinde durulması gerekmektedir.
“Hükmün açıklanmasının geri bırakılması”, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 günü yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulamaya koyulmuş, aynı Kanunun 40. maddesiyle 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası için kabul edilen bu müessese, 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
Öte yandan, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 23/2. maddesindeki düzenleme;
"Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesi için gerekli koşullar şunlardır:
a) Çocuğun daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması.
b) Çocuğun yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat gelmiş olması.
c) Çocuk hakkında, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları itibarıyla bir cezaya hükmedilmesine gerek görülmemesi.
d) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, suçun işlenmesiyle kamunun uğradığı zarar miktarının belirlenememesi hâlinde, mahkemece takdir edilecek bir miktarda paranın bir defada maliye veznesine yatırılması, ancak bu koşul, çocuğun ailesinin veya kendisinin ekonomik durumunun elverişli olmaması hâlinde aranmayabilir" şeklinde iken, 06.12.2006 gün ve 5560 sayılı Kanunun 40. maddesiyle; "Çocuğa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda, Ceza Muhakemesi Kanunundaki koşulların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Ancak bu kişiler açısından denetim süresi üç yıldır" biçiminde değiştirilmiştir.
5271 sayılı CMK"nun 231/11. maddesinde, "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar..." şeklinde yer alan düzenlemeye göre; açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükmün, ancak sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya mahkemece kendine yüklenen yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde açıklanabileceği; “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararlarına karşı başvurulabilecek olağan kanun yolunun, 5271 sayılı CMK’nin 231. maddesinin 12. fıkrasında “itiraz” yolu olarak düzenlendiği; aynı Yasanın 268. maddesinde ise itiraz süresinin, “ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren” yedi gün olarak belirlendiği;
Somut dava dosyasındaki bilgi ve belgelere gelince;
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 30/09/2013 günlü iddianamesi ile, sanık ... ve suç ortağı hakkında açılan kamu davasının İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yürütülen yargılaması sonucunda verilen 10/12/2014 gün ve 2014/26 esas, 2014/374 sayılı karar ile, sanık ... hakkında, birden çok kişiyle birlikte yağma suçundan, 8 ay 10 gün hapis cezası belirlenip, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın 3 yıllık denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği;
Anılan kararın, sanık ... savunmanının yüzüne karşı, katılanlar ... ve ...’nın yokluğunda verilip, gerekçeli kararın katılanlara tebliği sağlanmadan, söz konusu karara itiraz olmadığından bahisle 18/12/2014 tarihinde kesinleştiğine dair yapılan “kesinleştirme işleminin” usulüne uygun olmadığı, usulüne uygun olmayan bir hususun ise sanık aleyhine yorumlanamayacağının anlaşılması karşısında;
Sanığın, İstanbul Anadolu 1.Çocuk Mahkemesinin 31/12/2015 tarihinde kesinleşen, 26/11/2015 gün ve 2015/405 esas, 2015/790 karar sayılı hükmüne konu olan hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarının, usülüne uygun
kesinleşmesi sağlanmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını dair kararı ihlal niteliği taşımadığı, bu suretle 5271 sayılı CMK"nin 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasına olanak bulunmadığı düşünülmeden, yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 16.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.