11. Hukuk Dairesi 2015/12735 E. , 2016/6278 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/04/2015
NUMARASI : 2014/935-2015/245
Taraflar arasında görülen davada ... .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09/04/2015 tarih ve 2014/935-2015/245 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07.06.2016 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirketten alacaklı olduğunu, bu alacağın tahsili için yapılan icra takibi sonucunda davalı şirket hakkında ödemeden aciz vesikası alındığını, oysa alacağa ilişkin kendilerince açılan davadan önce düzenlenen mali tespit raporunda davalı şirketin önemli ölçüde mal varlığının bulunduğunun belirtildiğini, söz konusu dava açıldıktan sonra davalı şirket yöneticilerinin ve denetçisinin şirketin içini boşalttıklarını, şirketi kasten zarara uğrattıklarını, mevcut duruma göre de şirket yöneticilerinin iflas bildirimi yapmaları gerekirken bunu da yapmadıklarını, dolayısıyla şirket yöneticilerinin ve denetçisinin şahsi sorumluluklarının doğduğunu ileri sürerek, 235.033,75 TL"nin davalılardan müteselsilen tahsiline, bu talep kabul edilmediği takdirde davalı yöneticilerden ve denetçiden alınacak tazminatın diğer davalı şirkete verilmesine ve davalı şirket tarafından da müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının, yöneticilerin sorumluluğuna dayalı olarak açtığı işbu davada tazminatın kendisine verilmesini isteyemeyeceğini, müvekkillerinin herhangi bir kusurlarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu davacı zararının dolaylı zarar niteliğinde bulunduğu, dolayısıyla yöneticilerin sorumluluğu nedeniyle doğacak tazminatın kendisine verilmesini istemesinin mümkün bulunmadığı, terditli olarak ileri sürülen ikinci talep yönünden ise davalı şirket yöneticilerinin ve denetçisinin sorumluluğunu gerektirecek şirkete zarar veren bir eylemlerinin tespit edilemediği, kaldı ki davalı ... ... dışındaki yönetici ve denetçi davalıların 2008-2009-2010 yılı faaliyetleri yönünden şirket genel kurulunda ibra edildikleri, bu nedenle de kendilerine sorumluluk yüklenemeyeceği, davalı ... ..."ün ise zararın doğduğu ileri sürülen dönemde yönetici olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, davalı anonim şirketin yöneticisi ve denetçisi olan diğer davalıların şirketin içini boşaltmaları nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir. Davacı işbu davayı terditli olarak açmış, öncelikle davalılardan tahsil edilecek meblağın kendisine ödenmesini talep etmiş, bu talep kabul edilmediği takdirde ise tazminatın diğer davalı şirkete ödenmesini istemiştir. Mahkemece, dava konusu davacı zararının dolaylı zarar niteliğinde bulunduğu, bu nedenle davacının tazminatın kendisine ödenmesini isteyemeyeceği, ikinci talep yönünden ise 6102 sayılı TTK hükümleri çerçevesinde davalı şirket yöneticilerinin ve denetçisinin sorumluluğunu gerektirecek şirkete zarar veren bir eylemlerinin tespit edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Gerçekten de dava konusu edilen zarar, dolaylı zarar niteliğinde bulunduğundan mahkemenin bu hususa ilişkin gerekçesi isabetlidir. Ancak 6103 sayılı Kanun"un 2/1-a maddesi uyarınca 6102 sayılı Kanun"un yürürlüğe girmesinden önce meydana gelen olayların hukuki sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişlerse o kanun hükümleri uygulanacaktır. Somut olayda da davalıların 2008 yılında şirkete karşı dava açılmasından sonra şirketi zarara uğrattıkları iddia olunduğundan mahkemece, 6102 sayılı Kanun hükümlerine göre değerlendirme yapılması doğru olmamıştır. Öte yandan, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, şirketin ticari defter ve bilançolarına göre kar ve zarar durumu açıklanmış, davacı iddiaları yönünden ise denetime elverişli bir değerlendirme yapılmamıştır. Oysa davacı taraf, şirkete karşı dava açıldıktan sonra davalıların şirketin içini boşalttıklarını, 05.12.2007 tarihli tarihli mali müşavirlik raporunda, şirketin önemli miktarda mal varlığına sahip olduğunun belirtilmesine rağmen kısa sürede bu mal varlığının eritildiğini ileri sürmüştür. Bu durumda mahkemece, şirket yöneticileri için ters çevrilmiş kusur sorumluluğunun bulunduğu da gözetilerek davacı iddiaları üzerinde durulması, şirketin tüm kayıtları ile birlikte banka hesap ekstrelerinin getirtilmesi, yine şirketin diğer mal varlıklarının ne şekilde elden çıkarıldığının belirlenmesi ve tüm bu kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak davalıların sorumluluklarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.