1. Hukuk Dairesi 2019/804 E. , 2021/961 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın redine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafın istinafa başvurması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, muvazaa iddiasının sabit olduğu, davalı tarafından paylaştırma savunmasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile 6100 sayılı HMK"nın 353/1.b.2. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 23.02.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat...geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, ortak mirasbırakan anneleri ...’ın 1065 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 5, 7 ve 10 nolu bağımsız bölümlerin intifa hakkını kendi üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payı oranında tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, mirasbırakanın davacıya sağladığı menfaatler, verdiği paralar karşılığında dava konusu taşınmazı da kendisine verdiğini, devre davacının da noterde muvafakat ettiğini, mirasbırakanın amacının çocukları arasında adaleti sağlamak olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakanın temliklerdeki amacının mal kaçırma olmadığı, hak dengesini gözetir şekilde paylaştırma olduğu gerekçesiyle davanın reddine verilmiş, karara karşı davacı tarafın istinafa başvurması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, muvazaa iddiasının sabit olduğu, davalı tarafından paylaştırma savunmasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile 6100 sayılı HMK"nın 353/1.b.2. Maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1941 doğumlu mirasbırakan ...ın 04.04.2011 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak dava dışı eşi ...ile çocukları olan eldeki davanın taraflarının kaldığı, mirasbırakan ...’in 1065 ada 1 parsel sayılı taşınmazının (822 m2, arsa) intifa hakkını kendi üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini 18.09.1992 tarihinde oğlu olan davalıya satış suretiyle temlik ettiği, 25.09.1998 tarihinde taşınmazda kat mülkiyetine geçilmesi sonucu oluşan tüm bağımsız bölümlerin davalı adına tescil edilip, bilahare davalı tarafından 14.04.2005 tarihinde tekrar mirasbırakan’a satış suretiyle temlik edildiği, 21.07.2005 tarihinde kat mülkiyetinin terkin edildiği, tamamı mirasbırakan adına kayıtlı olan taşınmazda 12.08.2005 tarihinde 14210 yevmiye nolu işlemle “491,36 m2 -arsa” olarak cins tashihi yapıldığı ve aynı akitle taşınmazın 60/100 payının kat karşılığı inşaat yapılması amacıyla dava dışı ... Yapı şirketine devredildiği, 20.01.2006 tarihinde taşınmazda kat irtifakı tesisi ile çekişme konusu 5, 7 ve 10 nolu bağımsız bölümlerin mirasbırakan adına tescil edildiği, mirasbırakanın anılan bağımsız bölümlerin tümünün intifa hakkını uhdesinde bırakıp çıplak mülkiyetlerini her bir bağımsız bölüm ayrı ayrı 13.667,00 TL bedelle olmak üzere 29.05.2008 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik ettiği, yargılama sırasında 25.04.2013 tarihinde davalı tarafından davaya konu 5 nolu bağımsız bölümün dava dışı ...., 7 nolu bağımsız bölümün ise dava dışı Dürdane’ye satış yoluyla devredildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun(HMK) 125/1. maddesi "Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür." hükmünü içermektedir.
Kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre, mahkemece davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceği sorulmalı ve sonucuna göre işlem yapılmalıdır.
Somut olayda, yargılama sırasında 25.04.2013 tarihinde davalı tarafından çekişme konusu 5 nolu bağımsız bölümün dava dışı Mehmet’e, 7 nolu bağımsız bölümün ise dava dışı Dürdane’ye devredilmesine rağmen mahkemece anılan düzenleme görmezden gelinerek sonuca gidilmiştir.
Hal böyle olunca, 6100 saylı HMK"nın 125/1. maddesi gözetilerek gerekli usuli işlemlerin yerine getirilmesi, ondan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davalının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nın 371/1-a maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK"nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.