23. Hukuk Dairesi 2014/9123 E. , 2014/7417 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 30/05/2013
NUMARASI : 2013/226-2013/162
Taraflar arasındaki kayıt kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne, yönelik olarak verilen hüküm davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir.
Temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tâbi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Mahkemece, kayıt kabul talebi hakkında verilen hüküm, temyiz eden müflis davalı şirket İflas İdaresi vekili olarak Av. N.. B.."a usulüne uygun olarak 18.09.2013 günü tebliğ edildiği halde, temyiz dilekçesi İİK"nın 164. maddesinde öngörülen 10 günlük yasal süre geçirildikten sonra 01.10.2013 tarihinde verilmiştir.
Dairemizin geri çevirme kararları üzerine İflas Müdürlüğü"nce, müflis davalı şirketin tasfiyesinin adi tasfiye yoluyla yapıldığı, iflas idare memurlarının isimleri ve Av. N.. B.."a vekaletname veren Y.Ü. iflas müdürlüğü çalışanı olan zabit katibi olduğu bildirilmiştir. İflas idaresince 17.01.2012 tarihinde, Av. N.. B.."a vekalet verilmek üzere iflas müdürlüğüne yetki verilmesine karar verildiği, bunun üzerine İflas Müdürlüğü"nce zabıt katibi Y. Ü. yetki belgesi düzenlendiği ve bu kişi tarafından adı geçen avukata vekalet verildiği anlaşılmıştır. İflas idare memurları, sundukları dilekçede, temyiz dilekçesine muvafakat ettiklerini açıklamışlardır.
Vekâlet akdinin geçerliliği yasaca herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır. (818 sayılı Borçlar Kanunu m.386 vd, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 504 vd). Bir davanın taraflarının, kendilerini o davada temsil edecek avukatlara verecekleri vekâletnameler de bu kapsamdadır. Eş söyleyişle, davaya vekâlette dahi, vekâlet akdinin geçerliliği herhangi bir şekle tabi değildir. Avukatın mahkemeye sunacağı vekâletname, müvekkil ile vekil arasındaki vekâlet akdini ortaya koyan bir yazılı belge niteliğinde olup, sadece bu ilişkinin üçüncü kişiler ve mahkeme nezdinde ispatı açısından önem taşır. Öyle ki, vekaletnamenin hiç bulunmadığı hallerde bile, müvekkilinin vekalet akdinin varlığını ve yapılan işlemlere icazetini gösteren yazılı beyanı, usul hukuku açısından geçerli sonuçlar doğurur. (HMK.m. 77/1). YHGK"nın 18.01.2012 tarih ve 2011/13-701 E, 2012/6 K sayılı ilamı bu yöndedir.
Somut olayda, iflas idare memurlarınca 17.01.2012 tarihinde alınan kararla İflas Müdürlüğü"ne yetki verilmesinin, yukarıda açıklanan ilkeler ve sonradan iflas idare memurlarınca İflas Müdürlüğü"nün kararı üzerine zabıt katibinin vekalet verdiğini belirterek işlemlere yazılı olarak icazet verilmesi de gözetilerek, geçerli bir vekalet akdini ortaya koyduğunun, İflas Müdürlüğü"nce atanan Av. N.. B.."ın müflis davalı şirket iflas idaresi vekili olduğunun kabulü gereklidir.
Bu durumda, süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün 1983/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı İçtihatı Birleştirme Kararı"nda Yargıtay tarafından da karar verileceği kabul edilmiş olmakla temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, müflis davalı şirket iflas idaresi vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.11.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
İİK"nın 235/1 maddesi uyarınca ticaret mahkemesinde açılan iflasta kayıt kabul davaları sonunda verilen kararlara karşı temyiz kanun yolu bakımından, temyiz süresinin kaç gün olduğu, sürenin tefhimden mi tebliğden mi başlayacağı konusunda İİK"da açıklık yoktur. Dairemizin sayın çoğunluğu İİK"nın 164/1. maddesi uyarınca temyiz süresinin 10 gün olduğunu kabul etmektedir. İİK"nın 164/1. maddesi iflas davasında kararın tebliğinden itibaren temyiz süresinin 10 gün olduğunu düzenlemiştir. Bu hüküm istisna getiren bir düzenleme olup sadece iflas davasına ilişkin verilen kararla sınırlı uygulanabilir. İstisnanın dar yorumlanması, kıyas yoluyla genişletilmemesi ana kural olduğuna göre aynı hükmün ticaret mahkemesinde görülen iflasta kayıt kabul davalarında uygulanamayacağı açıktır. Kanunda istisnai bir düzenleme yer almadığından, temyiz süresi de genel hükümlere göre belirlenmelidir.
Nitekim İİK, icra mahkemesi dışında görülen davalar bakımından genel uygulamadan ayrılıp istisna getirmişse bunu iflas davası yönünden İİK"nın 164/1"de olduğu gibi kararın tebliğinden, iflasın ertelenmesinde İİK"nın 181 atfıyla 164/1"de kararın tebliğinden, iflasın kaldırılması davasında İİK"nın 182"de kararın tebliğinden, iflasın kapatılması davasında İİK 254/4"de kararın tebliğinden, konkordatonun tasdik ya da reddinde İİK 299"da kararın tefhiminden, konkordatonun bir alacaklı yönünden feshinde İİK 307"de kararın tebliğinden, konkordatonun tamamen feshinde İİK"nın 308/2 atfıyla 299"da kararın tefhiminden itibaren 10 gün olduğunu, icra mahkemesinden verilen istisnaen temyiz yolu tanınan kararlar için de İİK"nın 363"de 10 günlük temyiz süresi olduğunu kanun düzenlemiştir.
Dairemiz kurulmadan önce bu tür davalara bakan Yargıtay 19. Hukuk Dairesi"nin 17.02.2010 tarih 2009/12367 E., 2010/1590 K. sayılı kararındaki karşı oydaki görüş ile doktrinde Prof. Dr. B. Kuru, İcra İflas Hukuku El Kitabı Ankara 2013 s. 1332-1333"de temyiz suresinin genel hükümlere uygun olarak 15 gün olduğunu ileri sürmekte, yine Prof. Dr. T. Muşul da İcra İflas Hukuku 5. baskı Ankara 2013 s. 1409-1410"da yukarıda zikredilen karşı oydaki görüşe atıfla gerekçelendirerek temyiz süresinin genel hükümlere göre belirlenebileceğini zikretmektedir.
Genel hükümlere uygun şekilde temyiz süresinin 15 gün olduğu kabulümde olduğundan, aynı şekilde karar düzeltme süresinin de HUMK 440/1. maddesi uyarınca 15 gün olduğunun kabulü gerekir.
Hal bölye olunca iflas kayıt kabul davalarında iflas davası için hüküm içeren İİK"nın 164/1. maddesinin uygulama yeri bulunmadığını, genel hükümlerin uygulanması ile HUMK"nın 432. maddesi uyarınca temyiz süresinin 15 gün olduğunu (uygulanması halinde 6100 s. HMK"nın 361. maddesi uyarınca bir ay olduğunu) kabul ettiğimden, temyiz süresinde olduğundan, işin esasının incelenmesi görüşünde olduğumdan aksi yönde oluşan Dairemizin sayın çoğunluğunun görüşüne katılamıyorum.