19. Hukuk Dairesi 2019/524 E. , 2020/1323 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ....Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mah. Sıf.)
Taraflar arasında görülmekte olan alacak davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonunda verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine ...Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi tarafından verilen istinaf talebinin esastan reddine ilişkin hükmün davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Av. ...’ın geldiği, karşı taraftan kimsenin gelmediği görülmüş olmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan davalı vekilinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasında 06.09.2012 tarihinde ihracat kayıtlı satış sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede İran’a ihraç edilmek üzere davalıdan 128.200 USD tutarında demir alınacağının taahhüt edildiği ve sözleşme bedelinin ödendiğini, 21.09.2012 tarihinden sonra ise..."a fiili olarak demir ihracatının durdurulduğunu, ardından davacının parasını ödediği ancak kendisine teslim edilmeyen demirleri ülke içerisinde satabileceği düşüncesiyle davalıdan demirlerin kendisine teslimini ya da paranın iadesini istediğini, ancak davalının davacıyı oyaladığını, bunun üzerine davacı ile davalı arasında 29.03.2014 tarihinde, 06.06.2012-21.09.2012 tarihleri arasına ilişkin hesapların bakiyesi hakkında mutabakat metninin davalıya iletildiğini, davacının davalıdan 41.790,92 USD alacağının olduğunu belirtilen mutabakat metninin davalı tarafından imzalanarak davacıya verildiğini, davacının alacağın tahsili için davalıya ihtarname keşide ettiğini ancak davalının cevabi ihtarnamesi ile ödeme yapılmayacağını bildirdiğini ileri sürerek, 41.790,92 USD’nin ihtarnamenin tebliğ edildiği 12.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile davalı arasında toplam 2700 metrik tonluk demirin fabrikada teslim kaydıyla satımı hakkında dört ayrı sözleşme imzalandığını, davacının 1.557,537 metrik tonluk demir kısmını teslim aldığını, kalan malın davalı tarafından üretilip teslime hazır hale getirilmesine rağmen davacı tarafça teslim alınmadığını, bu nedenle davacının toplam 861.219 USD bakiye borcunun bulunduğunu, bu dava ile talep edilen tutarın üretilmesine rağmen davalı davalı tarafça, teslim alınmayan mallar için ödenmiş bir kısım avanstan ibaret olduğunu, davacının sebepsiz zenginleşme iddiasının asılsız olduğunu ve şartlarının oluşmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin hala yürürlükte olduğunu davalının üretilen malları teslime hazır olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, taraflar arasında 21.09.2012 tarihi itibariyle davalının davacıya 41.790,92 USD borçlu olduğuna ilişkin cari hesap bakiye borç muhtırası bulunduğu, muhtıranın varlığına ilişkin davalı tarafından itirazda bulunulmadığı, davalının, muhtıranın konusunun davacı tarafından verilen ve teslim alınmamış mallara ilişkin avanstan ibaret olduğunu iddia ettiği, mutabakat metninde bu tutarın avans borcu olduğuna ilişkin herhangi bir ibare yer almadığı, cari hesap ilişkisi bakımından ilişkinin 21.09.2012 tarihi itibariyle tarafların karşılıklı olarak alacak ve borçlarını mahsup ederek bakiye borç tutarını belirledikleri dikkate alındığında davalının bu tutarın avans olarak verildiğine ilişkin iddiasını ispatlayamadığı, taraflar arasındaki ilişkinin devam ettiği iddiası bakımından yapılan değerlendirmede TBK’nın 134. maddesinde çeşitli kalemlerin bir cari hesaba sadece kaydedilmiş olması borcun yenilenmiş olduğu anlamına gelmeyeceği, ancak hesabın kesilmiş ve hesap sonucu diğer tarafça kabul edilmiş olması durumunda, borcun yenilenmiş olacağı hükmüne yer verildiği, somut uyuşmazlık bakımından taraflar arasındaki son satış sözleşmesi tarihi olan 06.09.2012 tarihinden 15 gün sonra 21.09.2012 tarihi itibariyle imzalanan cari hesap mutabakatı ile davacının davalıya olan borcunun yenileme yoluyla sona erdiği ve davalının davacıya borçlu olduğunun kabul edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, taraflar arasında inşaat demirine ilişkin muhtelif tarihli ihraç kayıtlı satış sözleşmeleri bulunduğu, son sözleşmenin 06.09.2012 tarihinde imzalandığı, tarafların, 05.06.2012-21.09.2012 dönemine ilişkin olarak, davalının, davacıya cari hesap borç bakiyesi olarak 41.790,091 USD borçlu olduğu konusunda mutabık kaldıkları, mutabakat belgesinin davalı tarafından 31.03.2014 tarihinde imzalanıp davacıya gönderildiği, anılan mutabakat belgesi tarafların kabulünde olduğu, cari hesapta borcun yenilenmesinin TBK"nın 133. maddesinden ayrı olarak aynı Kanunun 134. maddesinde düzenlendiği, somut olayda TBK"nın 134. maddesinin uygulanmasında bir usulsüzlük bulunmadığı, mutabakat belgesindeki alacak miktarının 21.09.2012 tarihi itibariyle belirlendiği, davalının da cari hesap mutabakat belgesini 31.03.2014 tarihi itibariyle onaylayıp 41.790,92.USD borcu bulunduğunu kabul ettiği, sözleşmenin devam ettiğini, siparişlerin hazırlanıp depoda beklediğini ve bu nedenle davacıdan 861.219,00.USD alacaklı olduğunu savunan davalının, bahsi geçen mutabakat belgesini, sadece üzerinde bulunan avansı teyit etmek için imzalandığı yöndeki savunmanın hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davacı tarafından düzenlenen ve davalı tarafından herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmeden onaylanan cari hesap mutabakat belgesi ile taraflar arasındaki borcun yenilenme suretiyle sona erdiği ve borç ilişkisi sonucunda, davalının davacıya 41.790,92. USD borcu bulunduğu, ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne dair kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında davacı tarafından İran’a yapılacak ihracat nedeniyle, davalı tarafından üretilecek demir satışı için sözleşme bulunmakta olup davacının İran’a ihracat imkanı kalmadığı gerekçesiyle davacı davalıda bulunan ve demir satın almak için gönderip henüz karşılığında demir almadığı 41.790,92 USD’nin kendisine iadesini noter ihtarıyla istemiştir. Davalı ise cevabi ihtarnamesi ile davacının talebinin yerinde olmadığını bildirmiştir. Bu durumda davacının siparişi üzerine imal olunan ve teslime hazır demirlerden dolayı davalının davacıya demir teslim etme borcu altında olduğu sabittir. Dolayısıyla taraflar arasında davacının davalıya gönderdiği hesap mutabakatının davalı tarafından kabul edilmesi nedeniyle davacının davalı nezdinde 41.790,92 USD parası olduğu anlaşılmaktadır. Davacı dava dilekçesinde, davalının 41.790,92 USD karşılığı demirleri İran’a ihraç etmek veya iç piyasaya satmak istediği halde davalının bu demirleri kendisine vermediğini iddia etmektedir. Ancak davacının dava tarihinden önce davalıyı demirlerin teslimi konusunda temerrüde düşürmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının taraflar arasındaki sözleşme gereğince davalıya gönderdiği para karşılığında davalıdan demir talep etmesi mümkün olup ödediği parayı geri istemesi mümkün değildir. Öte yandan yerel mahkeme tarafından hükme esas alınan ve yukarıda açıklanan hesap mutabakatı sadece mutabakat tarihi itibariyle davacının davalıda, mutabakatta yazılı miktar kadar avans parası olduğunu gösterir. Bu mutabakat taraflar arasındaki sözleşmeyi sona erdiren bir mutabakat değildir. Bu nedenle ilk derece mahkemesi tarafından bu mutabakatın yanlış değerlendirilerek davanın kabulü doğru olmadığı gibi istinaf mahkemesince de ilk derece mahkemesinin kararı benimsenerek davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, dosyanın Dörtyol 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"ne, karardan bir örneğin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi"ne gönderilmesine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 06.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.