17. Ceza Dairesi 2016/38 E. , 2016/2208 K.
"İçtihat Metni"Hırsızlık suçundan sanıklar ... ve ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-e,143 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına, dair Tuzla Asliye Ceza Mahkemesi"nin 23/10/2008 tarihli ve 2005/413 Esas, 2008/1352 sayılı kararının kesinleştiği, dosya kapsamına göre sanıklardan ... tarafından kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13. Ceza Dairesi"nin 20/12/2011 tarih 2011/27580 Esas 2011/9561 Karar sayılı ilamı ile sadece sanık ... yönünden bozma kararı verildiği, bozma sonrası yapılan yargılamada kararı temyiz etmeyen sanıklar ... ve ..."ın da yargılamaya dahil edilerek İstanbul Anadolu 8. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 11/06/2013 tarih 2012/21 Esas 2013/216 Karar sayılı kararı ile her üç sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141/1-, 143 ve 62. maddeleri uyarınca 11 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği bu kararın sanıklar ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13. Ceza Dairesi"nin 12/11/2014 tarih 2014/21214 Esas 2014/21692 Karar sayılı ilamı ile "Tuzla Asliye Ceza Mahkemesi"nin 23/10/2008 tarihli ve 2005/413 Esas, 2008/1352 sayılı kararı temyiz etmeyen hükümlü ..."ın ikinci hükmü de temyiz etme hakkı bulunmadığından İstanbul Anadolu 8. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 11/06/2013 tarih 2012/21 Esas 2013/216 Karar sayılı kararın hukuki değerden yoksun ve yok hükmünde olduğu kabul edilerek temyiz isteminin reddine" karar verildiği, sanıklar ... ve ..."ın, 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezasının kesinleştirildiği, sanıklar ... ve ... yönünden Tuzla Asliye Ceza Mahkemesi"nin 23/10/2008 tarihli ve 2005/413 Esas, 2008/1352 sayılı kararına yönelik Yüksek Adalet Bakanlığınca 20/11/2015 gün ve 2015-24092/76300 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25/12/2015 gün ve 2015/385452 sayılı ihbarnamesiyle dairemize gönderilmekle incelendi.
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
1-Şikayetçinin 07.11.2004 tarihli kolluk ifadesinde aracını kapıları kilitli olarak park ettiği yönündeki anlatımı karşısında aynı tarihli olay yeri inceleme raporuna göre kanırtılarak açıldığı belirlenen araç sol ön kapısının sağlam ve dayanıklı olup olmadığı, basit bir zorlama ile açılıp açılamayacağı, araç üzerinde keşif yapılıp uzman bilirkişi aracılığıyla tesbit edildikten sonra, 5237 sayılı Kanun"un 7. ve 5252 sayılı Kanun"un 9. maddeleri uyarınca, sanık yararına olan hüküm önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağından, her iki Yasaya göre denetime olanak sağlayacak şekilde uygulanan Yasa maddeleriyle, verilmesi gereken cezalar ayrı ayrı tespit edilip, hükmün gerekçesinde gösterildikten sonra sonuç cezalar karşılaştırılarak lehe olan yasa belirlenip uygulama yapılması bu kapsamda eylemin iddianamedeki sevke göre 765 sayılı TCK"nın 493/2-son maddesine uygunluk gösterdiğinin kabulü halinde ise, lehe yasa değerlendirmesinde 5237 sayılı TCK"nın 142/2-d maddesine göre uygulama ve karşılaştırma yapılması- gerekirken, yazılı şekilde eksik ve denetime olanak vermeyecek biçimde hüküm kurulmasında,
2-5237 sayılı Kanun"un 53/2 maddesinde yer alan "Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz ve 3. fıkrasındaki "Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen ve koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz."şeklindeki düzenlemeler karşısında, anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi altsoyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın ihbar yazısı, dosya kapsamı ve Yargıtay Kanunu"nun 14. maddesi ile 19.01.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu kararının Ortak Hükümler 5. maddesinin açık düzenlemesi uyarınca “Ceza Daireleri yürürlük tarihinden önce kendisine gelip bozma veya başka nedenlerle daire dışına gönderdiği işlerden kendisine geri gelenlere bakar. Ancak; bu işbölümüyle konusu bakımından başka daireye verilen ve bozma veya başka nedenlerle Yargıtay incelemesinden geçmiş bulunan dosyaların tekrar Yargıtay"a gelmesi hâlinde yeni işbölümüne göre görevli daire tarafından incelenir.” öngörülmüş olmakla, işin incelenmesi, "Tuzla Asliye Ceza Mahkemesi"nin 23/10/2008 tarihli ve 2005/413 Esas, 2008/1352 sayılı kararını temyiz etmeyen hükümlü ..."ın ikinci hükmü de temyiz etme hakkı bulunmadığından İstanbul Anadolu 8. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 11/06/2013 tarih 2012/21 Esas 2013/216 Karar sayılı kararın hukuki değerden yoksun ve yok hükmünde olduğunu kabul ederek temyiz isteminin reddine" dair Yargıtay 13. Ceza Dairesi"nin 12/11/2014 tarih, 2014/21214 Esas ve 2014/21692 Karar sayılı ilamı ile (önceden) değerlendiren Yargıtay 13. Ceza Dairesi’nin görevine girdiğinden, Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın adı geçen Daireye GÖNDERİLMESİNE, 17/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.