12. Ceza Dairesi 2015/3943 E. , 2016/2636 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : CMK"nın 223/2-a,e maddeleri uyarınca beraat
Taksirle öldürme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Olay tarihinde gündüz vakti yerleşim yerinde iki yönlü 10 metre genişliğindeki yolda sanık sürücü ... sevk ve idaresindeki otomobil ile sokak üzerinde park halinde bulunan aracını çalıştırıp, hareketine başlayıp seyrini sürdürdüğü esnada; seyir istikametine göre yolun sağından soluna geçmek isteyen işitme engelli müteveffa yaya ..."ya çarpması neticesinde yayanın kafa kısmından yaralanması sonucu beyin ve sinir cerrahisi yoğun bakımında tedavi gördüğü, 21.05.2010 tarihinde taburcu edildiği, 14.06.2010 tarihinde yeniden hastaneye pnömoni tanısıyla yatırıldığı ve 06.08.2010 tarihinde tedavi gördüğü sırada öldüğü, Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu"nun 09.05.2012 tarihli raporunda ölümün beyin kanaması, kafa içi değişimler ve bunların neden olduğu yatağa bağlı kalma sonucunda gelişen akciğer enfeksiyonu ve komplikasyonlarından ileri geldiğinden 26.04.2010 tarihli araç dışı trafik kazasına bağlı yaralanma ile ölüm arasında illiyet bağının bulunduğunun belirtildiği kazada, her ne kadar mahkemece sanığın olay mahallinde park halinde olan aracı henüz tamamı ile hareket ettirmemişken ölen yayanın gelip sağ ayna kısmına çarptığı, kaza sonrası kaza tespit tutanağının düzenlenmemesi, görgü tespit tutanağının tanık İsmail"in beyanlarına göre tutulması, kaza noktasına ilişkin olarak herhangi bir iz delil veya emareye rastlanmadığı gibi fren izine de rastlanmadığı, araç üzerinde olduğu belirtilen hasarın kazadan kaynaklı meydana gelip gelmediğinin tespit edilemediği, tanık ..."nun aşamalarda kaza sırasında sanığın aracı hareket ettirip ettirmediğine ilişkin ve kaza noktasına ilişkin olarak çelişkili beyanlarda bulunması bir bütün olarak değerlendirildiğinde kazanın bu şekilde meydana geldiği kabul edilmiş ise de, soruşturma aşamasında alınan 10.07.2012 ve 27.08.2012 tarihli bilirkişi raporları ile kovuşturma aşamasında keşif sonucunda alınan 16.06.2013 tarihli bilirkişi raporunda sanığın kusurlu olduğunun bildirildiği, kaza sonrası tanık İsmail Hakkı ile gidilen olay yerinde tanığın kaza yerini göstermesi üzerine 26.04.2010 tarihli olay yeri görgü ve tespit tutanağının ve krokinin tanığın beyanlarına göre düzenlendiği, kaza yerinin sokak ortası olarak işaretlendiği, araç üzerinde sağ ön far alt hizası tampon kısmında yaklaşık 4 cm çapında çökük ve kısmen boyasının attığının belirlendiği mahkemece 31.05.2013 tarihinde yapılan keşifte tutanak tanığı ..."ın dinlendiği ve tutanak içeriğini doğruladığı, ölenin eşi ... ve tanık olarak dinlenen ..."in beyanlarında sanık ile hastanede konuştuklarında sanığın aracı ile dönmek istediği sırada ..."nın sağ tarafa çarparak yere düştüğünü söylediğini beyan ettikleri, ölene ait ... Devlet Hastanesi"nde düzenlenen ilk raporunda sağ fronto- parietal bölgede hematom ve intrakranial fraktür ve kanama olup hayati tehlikesinin mevcut olduğunun bildirildiği hususları ile tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın park halinde olan aracını çalıştırıp harekete henüz geçtiği esnada kazanın meydana geldiğinin kabulü halinde sanığın idaresindeki araçta tutanakta belirtilen şekilde bir hasarın meydana gelmesinin ve ölende de hayati tehlike geçirecek bir yaralanmanın söz konusu olmasının hayatın olağan akışına aykırı olacağı, ayrıca sanığın ve tanık İsmail"in de araçta meydana gelen hasarın önceden kaynaklandığına dair herhangi bir savunma ileri sürmemiş oldukları nazara alındığında, sanık sürücü ..."ın olay mahallinde park halindeki aracını harekete geçirip seyrini sürdürdüğü esnada dikkatini yola vermediği, dikkatsiz ve tedbirsiz şekilde seyretmesi neticesinde olay mahallinde yolun sağından soluna geçmek üzere yola giren yayayı uyarması ve çarpmayı engelleyecek şekilde etkin tedbir alması gerekirken, bu hususlara özen göstermemesi neticesinde yayaya çarptığı olayda dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışları nedeniyle kusurunun bulunduğunun anlaşılmasına rağmen, oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen bilirkişi raporuna dayanılarak sanığın mahkumiyeti yerine beraatine karar verilmesi,
2-Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 26.04.2010 yerine 06.08.2010 olarak gösterilmesi,
Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 22.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.