13. Hukuk Dairesi 2016/15141 E. , 2019/7909 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı ile noterde 07/04/2000 tarihinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yaptıklarını, satış bedeli olan 4.500,00-..."nın, 1.000,00-...’nı peşinen ödediğini, bakiye 3.500,00-..."nı da sözleşmede belirlenen tarihlerde taksitler halinde ödediğini, satışa konu taşınmazın; davalı adına kayıtlı olduğu yönünde, davalı tarafından kandırıldığını, bu nedenle ödediği 4.500,00...’nı geri alabilmek için icra takibi başlattığını, davalı tarafın yapılan icra takibine itiraz ettiğini, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini ve %20 oranında inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin 07/04/2000 tarihinde düzenlendiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, ... ili, Merkez ... köyünde bulunan kendisine ait 1319 parselde kayıtlı gayrimenkulden özel parselizasyon sonucu meydana gelen 34 parselin 157,59m²"lik kısmının her türlü hukuki vecibeleri ile birlikte 4.500,00-... karşılığında devredildiğini, bunun 1.000,00-Markının peşin alındığını geri kalan 3.500,00-Markın ise taksitler halinde ödeneceğinin kabul edildiğini, ancak davacı tarafın ödemeleri yapmadığını, 1319 parselin kullanıcısı olduğunu, bu nedenlerle itirazın iptali davasının reddi ile %100 kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davacının itirazın iptali davasının kısmen kabul kısmen reddine, davalının ... 1 İcra Müdürlüğü’nün 2012/7106 Sayılı icra takip dosyasındaki asıl alacağın 290,18 TL"lik kısmına itirazın iptali ile takibin devamına, fazlaya ilişkin itirazın iptali davasının reddine, tarafların inkar tazminatı taleplerinin reddine, davacı vekilinin ıslah dilekçesinde talep ettikleri alacağın ayrı bir dava konusu olacağından davacının alacak davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Taraflar arasında davacının itirazın iptali olarak açtığı davada, ıslah yolu ile alacağın arttırılıp arttırılamayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Genel haciz yoluyla yapılan ilamsız icra takiplerinde, borçlunun itirazı üzerine takip durur.
Alacaklının takibin devamını sağlamaya yarayan imkânlarından biri 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 67"inci maddesinde öngörülen itirazın iptali davasıdır.
İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından, takibe itiraz eden takip borçlusuna karşı açılır.
HMK"nun 176 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilmesi imkânını sağlamaktadır. İki taraf da duruşmada hazır iseler ıslah sözlü olarak yapılabilir. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Ancak, davacı peşin harç yanında başvuru harcını da yatırarak yeni bir talep de bulunması hallerinde ise bir ek dava olarak nitelendirilme hali söz konusudur.
Somut olayda davacı, dava dilekçesi ile; davalıyla yaptığı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi neticesinde ödediği 4.500,00... alacağının tahsili için ... 1 İcra Müdürlüğü’nün 2012/7106 sayılı dosyası ile başlattığı icra takibine, davalının yaptığı itirazın iptali ile alacağın %20"si oranında icra inkar tazminatının tahsilini talep etmiş, yargılama aşamasında da davasını ıslah ederek denkleştirici adalet ilkesi uyarınca; 4.500... bedelinin alım gücünün, dava tarihindeki taşınmaz rayiç değerine ulaştırılması gerektiği gerekçesiyle dava değerini 30.000,00 TL’ye çıkarmıştır. Davacı vekili duruşmadaki beyanında da ıslah talebini açıklayarak, ıslah dilekçesi verdiği kısım yönünden alacak davası olarak karar verilmesini, geri kalan kısım yönünden de itirazın iptali davası olarak karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın ıslah edilen kısmı yönünden talep edilen alacağın ayrı bir dava konusu olacağından davacının alacak davasının reddine karar verilmiştir. Ancak davacı ıslah dilekçesi ile itirazın iptali talebini, alacak talebine çevirmemiş, ikinci bir talepte bulunmuştur. Bu şekilde bir alacak talebinde bulunabilmesi için başvuru harcı yatırarak harçlandırmadığından bu dilekçenin ek dava dilekçesi olarak kabulü de mümkün değildir. Bu nedenle artırılan miktara ilişkin hüküm kurulamaz. Nitekim mahkemede, bu talebin ayrı bir dava konusu olduğu kanaatine vardığı halde, ıslah edilen kısım yönünden kesin hüküm oluşturacak şekilde bir karar vermiş olması hatalıdır. Islahla talep edilen kısım yok hükmündedir. Dolayısıyla bu kısım yönünden bir karar verilmesine gerek de yoktur. Mahkemece yazılı şekilde alacak talebine yönelik davanın reddine karar verilmiş olması HMK’nun 26. maddesinde belirtilen taleple bağlılık kuralına aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davacı ve davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının ve davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 29,20 TL harcın istek halinde taraflara ayrı ayrı iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi