3. Hukuk Dairesi 2015/19165 E. , 2017/8008 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki asıl istirdat ve birleşen itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne ve birleşen dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı- birleşen davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; müvekkilinin ....adresindeki dükkanını 01/03/2007 tarihinde ...... Temiz"e kiraya verdiğini, kiracının elektrik aboneliğini üzerine aldığını, işyerinin daha sonra ...... Temiz ile aynı sektörde çalışan ... Şür isimli işletmeciye 10/06/2008 tarihinde kiraya verildiğini, bu kiracının borcundan dolayı elektriğin kesildiğini, bu arada kira alacaklarını alamayan müvekkilinin 11/02/2009 tarihinde iş yerinin vergi levhasını kendi adına çıkarttığını, kiracısı ... Şür ile sözlü ortaklık anlaşması yaptıklarını, elektriğin kesildiği 13/07/2009 tarihinden sonra ... Şür"ün müvekkilini yüzüstü bırakıp kaçtığını, müvekkilinin işe başlama tarihi olan 11/02/2009 tarihinden sonraki elektrik tüketiminden sorumlu olduğunu, müvekkiline elektrik borcu bulunduğu gerekçesi ile Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğünün 2009/6395 esas sayılı dosya ile icra takibine başlanıldığını, müvekkilinin bu takip nedeniyle ihtirazi kayıtla 50.050,00 TL ödemek zorunda kaldığını belirterek 50.050,00 TL"nin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...Ş. vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Karşıyaka 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/551 esas sayılı dosyasında davacı ...Ş. vekili; mülkiyeti davalıya ait olan Bahriye Üçok Bulvarı 4/D no.lu iş yerinin enerji borcundan dolayı Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğünün 2009/6395 sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Karşıyaka 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/551 esas sayılı dosyasında davalı vekili; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; asıl dava yönünden 39.745,68 TL"nin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen dosya yönünden açılan davanın dava açılmasından sonra alacağın ödenmiş olması nedeni ile konusuz kalan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı-birleşen dava davacısı vekili tarafından temyiz edilm edilmesi üzerine; 19. Hukuk Dairesinin 01.10.2012 tarih ve 2012/10930 E. 2012/14047 K. sayılı ilamı ile "... davalı-birleşen dava davacısı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi, birleşen itirazın iptali davasında, dava tarihi itibariyle tarafların haklılık durumu değerlendirilerek kendisini vekille temsil ettiren birleşen dava davacısı yararına da karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, bu yönde bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir. İstirdat davasında, Mahkemece, uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak davacının ödemekle yükümlü olduğu asıl borç, ödeme tarihine kadar bu miktar üzerinden işleyecek faiz ve bu tarih itibariyle davalı yanca yapılan icra takip giderleri de hesaplanarak davacının yapmış olduğu toplam ödeme miktarından mahsup edilerek bakiye miktar üzerinden istirdat davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; istirdat davası yönünden davanın kısmen kabulü ile 45.005,28 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
birleşen itirazın iptali davası yönünden yönünden karar kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen itirazın iptali davası yönünden davalı davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden 1.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm davalı- birleşen dava davacısı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay"ın bozma kararına gerek iradi, gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme, uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi; hükmün bozma kararı kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bozmaya uyulmakla, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda ve Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Bu ilke, kamu düzeni ile ilgili olup; Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.(Aynı yönde ...nun 26.2.1986 gün ve 1986/1-50 E.-174 K.; 11.5.1994 gün ve 1994/8-252 E.-314 K.; 1.12.1999 gün ve 1999/18-1041 E.-1006 K.; 11.5.2005 gün ve 2005/2-315 E.-333 K.; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E.-573 K. sayılı ilamları).
../...
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakacak olursak, yerel mahkeme bozma kararına uymakla birlikte bozma gereğini yerine getirmemiştir. Zira; bozma ilamında davacının ödemekle yükümlü olduğu asıl borç, ödeme tarihine kadar bu miktar üzerinden işleyecek faiz ve bu tarih itibariyle davalı yanca yapılan icra takip giderleri de hesaplanarak davacının yapmış olduğu toplam ödeme miktarından mahsup edilerek bakiye miktar üzerinden istirdat davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtildiği halde, mahkemece davacı tarafından yapılan ödemelerle birlikte icra takip giderlerinin mahsup edilmesi gerekirken, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda sadece takip giderleri mahsup edilerek karar verilmiştir.
Yukarıda izah olunan nedenler ile, mahkemece işlem yapılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.