15. Ceza Dairesi 2017/26444 E. , 2019/15700 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, kurulan örgüte üye olma, nitelikli dolandırıcılık, görevi kötüye kulanma
HÜKÜM : Beraat
Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kurulan örgüte üye olmak, suç örgütüne yardım etmek, nitelikli dolandırıcılık ve görevi kötüye kullanma suçlarından sanıklar hakkında verilen beraat hükümleri, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Konya SGK İl Müdürlüğü Bağ-kur emekli servisinde şef olarak görev yapan sanık ...’in, aynı serviste kamu görevlisi olarak çalışan sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... ile birlikte hareket ederek, Bağ-kur emekli servisine gelen iş sahiplerinin yasaya uygun taleplerini çözmek üzere görevlerinin gereklerine uygun davranmak için iş sahiplerinden kendilerine veya başkalarına çıkar sağladıkları, Konya SGK İl Müdürlüğü dışında çalışan ve iş sahipleri ile kamu görevlileri arasında aracılık işlemlerini yürüten sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın, iş sahiplerine ait emeklilik dosyalarını kamu görevlileri olan sanıklara vererek işlemleri takip ettikleri, iş sahiplerinin işlemlerini kamu görevlilerine sağladıkları yarar karşılığında yaptırarak emekli olmalarını sağlamak suretiyle görevi kötüye kullanma eylemine katıldıkları, ayrıca söz konusu işlemlerin sonuçlandırılması nedeniyle iş sahiplerini, kamu kurumu olan SGK’yı aracı olarak kullanmak suretiyle dolandırdıkları, sanıkların bu suçları aralarında doğrudan doğruya veya dolaylı olarak mali veya diğer maddi çıkar elde etmek amacıyla belli bir süreden beri var olan ve suç işlemek için birlikte hareket eden 3 veya daha fazla kişiden oluşan, yapılanmış fonksiyonel iş bölümü yapılmış hiyerarşik yapı düzeneği içinde oluşturulan örgütün faaliyeti kapsamında işledikleri iddia edilen olayda;
Yürütülen bir suç soruşturması veya kovuşturması dolayısıyla telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi tedbiri CMK"nın 135. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan madde uyarınca; suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda, suç tarihi itibariyle hakim veya gecikmesinde sakınca olan halde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Aynı maddenin 8. fıkrasında, dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümlerin ancak, bu fıkrada katalog şeklinde sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabileceği belirtilmiş, 9. fıkrada ise, maddede belirtilen usuller dışında hiç kimsenin, bir başkasının telekomünikasyon yoluyla iletişimini dinleyemeyeceği ve kayda alamayacağı hükme bağlanmıştır.
Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında, yürütülmekte olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan, ancak başka bir suçun işlendiği şüphesini uyandırabilecek şekildeki “tesadüfen elde edilen deliller” CMK"nın 135/8. madde ve fıkrasında düzenlenen katalog kapsamındaki suçlara ilişkin ise, soruşturma ve kovuşturmada delil olarak kullanılabilmektedir. Buna karşın CMK"nın 138/2. madde ve fıkrasının açıklığı karşısında katalog kapsamında yer almayan suçlara ilişkin kayıtların delil olarak kullanılması mümkün değildir. Kanunda, kişiler arasında telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi yalnızca belirli ağırlıktaki suç tipleri bakımından meşru kabul edilmiş, bunlar dışındaki suçlar yönünden ise özel hayatın ve haberleşmenin gizliliğinin korunmasına ilişkin yarar üstün tutulmuştur.
Bu açıklamalar doğrultusunda; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 135. maddesinde şartları ve hangi suçların bu kapsamda yer aldığı açıkça gösterilen Telekomünikasyon yoluyla iletişimin dinlenilmesi tedbiri kapsamında, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve kurulan örgüte üye olma suçlarından beraat hükümleri verildiği ve CMK"nın 135. maddesi uyarınca nitelikli dolandırıcılık ve görevi kötüye kullanma suçlarının suç tarihi itibari ile katalog suçlar arasında yer almaması nedeniyle iletişimin dinlenilmesine yönelik kayıtların bu suçlar açısından sanıklar aleyhine delil olarak kullanılamayacağı anlaşılmakla, CMK"nın 206/2-a maddesi uyarınca bu deliller reddolunup inceleme dışında bırakılmış, dosya kapsamındaki diğer delil ve tespitlere göre değerlendirme yapılmıştır.
1- Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, kurulan örgüte üye olma ve suç örgütüne yardım etme suçlarından verilen beraat hükümlerinin incelenmesinde;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 19.02.2013 tarih ve 6-1490/59 sayılı kararında açıklandığı üzere, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, kurulan örgüte üye olma ve suç örgütüne yardım etme suçları kamunun güvenliğine karşı işlenen suçlardan olup nitelikli dolandırıcılık suçunu işlemek amacıyla kurulan örgütün eylemleri nedeniyle katılan kurumun doğrudan zarar görmesi ve davaya katılması da mümkün olmadığı; bu suçlar yönünden usule aykırı olarak verilen katılma kararının hukuken kararı temyiz hakkı vermeyeceği anlaşıldığından; katılan kurum vekilinin temyiz inceleme başvurusunun 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2- Nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükümlerinin incelenmesinde;
Sanıkların gerek kamu kurumu niteliğindeki SGK’nın zararına, gerekse SGK’nın aracı kılınması suretiyle gerçekleştirdikleri bir eylemlerinin bulunmadığı gerekçesiyle, unsurları oluşmayan nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, sanıklara atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, atılı suçun sübut bulduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,
3- Görevi kötüye kullanma suçundan verilen beraat hükümlerinin incelenmesinde;
Sanıkların üzerine atılı görevi kötüye kullanma suçunun gerektirdiği cezanın miktar ve nevi itibariyle, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan TCK"nın 257/3, 66/1-e ve 67/3. maddelerine göre hesaplanan 8 yıllık dava zamanaşımı süresinin, zamanaşımını kesen son işlem olan, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’in sorgularının yapıldığı 06/05/2011, sanıklar ..., ..., ... ve ...’in sorgularının yapıldığı 13/09/2011, sanık ...’nun sorgusunun yapıldığı 16/02/2011, sanık ...’ın sorgusunun yapıldığı 21/02/2011, sanıklar ... ve ...’nın sorgularının yapıldığı 21/04/2011, sanık ...’un sorgusunun yapıldığı 29/03/2011, sanık ...’ın sorgusunun yapıldığı 13/04/2011 tarihleri ile inceleme tarihi arasında gerçekleştiği anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA; ancak, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE, 26/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.