1. Hukuk Dairesi 2014/16672 E. , 2016/4759 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı, kayden maliki olduğu 25 parsel sayılı taşınmaza komşu 24 parsel sayılı taşınmazın maliki olan davalıların mirasbırakanı Mustafa İbak tarafından taşkın yapılaşmak suretiyle müdahale edildiğini, öte yandan komşuluk hukukuna aykırı şekilde pencereler açıldığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesine, taşkın kısmın yıkımına, pencerelerin kapatılmasına ve dava tarihinden önceki beş yıllık dönem için ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davacının taşınmazına tecavüzlerinin olmadığını, imar uygulamasında ölçüm hatası yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, tecavüzlü durumun, 2981/3290 sayılı yasanın hatalı uygulamasından veya hatalı ölçülendirilmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 48 ada 25 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya, 48 ada 24 parsel sayılı taşınmazın ise davalıların mirasbırakanı ...."a ait olduğu, davalılara ait binanın davacı taşınmazına tecavüzlü olduğu, eldeki dosyada alınan bilirkişi raporunda ve ... Belediyesi tarafından gönderilen yazıda; tecavüzün imar uygulamasında yapılan ölçüm ve işlem hatasından kaynaklandığının belirtildiği görülmektedir.
Ne var ki; “çap iptale kadar geçerlidir” kuralı gereğince, iptal edilene kadar kaydına itibar edileceği kuşkusuzdur.
Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
298l sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşa etmiş, imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Somut olaya gelince, davalının imardan önce mülkiyet alanına yapılaştığı açıktır. Ancak, davacının bodrum kat dışındaki katların imar sonrası yapıldığını iddia ettiği görülmektedir.
Bu durumda, yukarıdaki ilkeler uyarınca taşkın bölümün imar öncesinde mi, imar sonrasında mı yapıldığı hususunun açıklığa kavuşturulması, taşınmazın sit alanında kaldığının gözetilmesi, yapının korunması gerekli yapı olup olmadığının da değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.