13. Ceza Dairesi 2020/4347 E. , 2020/6318 K.
"İçtihat Metni"KANUN YARARINA BOZMA
Mala zarar verme ve kasten yaralama suçlarından sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 151/1, 168/2, 62/1 (iki kez) ve 52/2. (iki kez) maddeleri uyarınca 1.000,00 ve 2.000,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair Çaycuma 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/12/2018 tarihli ve 2018/548 esas, 2018/656 sayılı kararına karşı, Adalet Bakanlığı"nın 01/07/2019 gün ve 94660652-105-67-3186-2019-Kybb sayılı yazısı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 08/07/2019 gün ve 2019/71274 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,
MEZKUR İHBARNAMEDE;
Dosya kapsamına göre, sanığın mala zarar verme ve cebir, tehdit ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işlediğinden bahisle Çaycuma Cumhuriyet Başsavcılığınca 5237 sayılı Kanun’un 151/1 ve 109/2. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebi ile kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sırasında Mahkemesince sanığın cebir, tehdit ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğundan bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 226. maddesi gereğince sanığa ek savunma hakkı tanınmak sureti ile anılan suçtan hüküm kurulduğu anlaşılmakla, söz konusu suçun ve mala zarar verme suçunun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253/1-a ve 253/1-b-1 maddeleri uyarınca uzlaştırma kapsamında kaldığı, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 254. Maddesinde yer alan “(1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre, mahkeme tarafından yapılır." şeklindeki hüküm gereğince usulüne uygun olarak uzlaştırma girişiminde bulunulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Hükümlü hakkında mala zarar verme suçunu; cebir, tehdit ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu ile birlikte işlediğinin iddia olunması nedeniyle uzlaşma işlemleri uygulanmamış ise de; Mahkemece sanığın cebir, tehdit ve hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğundan bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 226. maddesi gereğince sanığa ek savunma hakkı tanınmak sureti ile anılan suçtan hüküm kurulduğu anlaşılması karşısında; Hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesinin 3. fıkrasında yer alan ""etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile"" ibaresinin madde metninden çıkarıldığı, 5237 sayılı TCK"nın 7/2. maddesi uyarınca; ""Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur."" hükmü de gözetilerek sanığın eylemine uyan 5237 sayılı 151. maddesinde tanımı yapılan mala zarar verme suçunun uzlaşma kapsamına alındığı, birlikte işlenmesi nedeniyle basit kasten yaralama suçunun da uzlaşma kapsamına girdiği anlaşılmış olmakla, TCK"nin 2. ve 7. maddeleri de gözetilerek, atılı suçlar yönünden 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK"nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre hükümlünün hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmasının gözetilmemesi ndeniyle;
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın ihbar yazısı incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmüş olduğundan KABULÜ ile Mala zarar verme ve kasten yaralama suçlarından sanık ... hakkında Çaycuma 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/12/2018 tarihli ve 2018/548 esas, 2018/656 sayılı kararı ile verilen hükümlerin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 25/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.