1. Hukuk Dairesi 2014/15909 E. , 2016/4731 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı; mirasbırakan dedesi .. ile mirasbırakan babası ..703 ada 21 parsel sayılı taşımazda bulunan 3 numaralı bağımsız bölümdeki paylarını mal kaçırmak amacıyla davalıya satış suretiyle muvazaalı olarak devrettiklerini, bu hususa dair açılan tapu iptali ve tescil davasının 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/485 E. – 2010/393 K. sayılı kararıyla kabul edilerek davalı adına kayıtlı taşınmazın 1/2 payının iptal edilip adına tesciline karar verildiğini, anılan kararın 18.07.2011 tarihinde kesinleştiğini ileri sürerek, 15.000-TL ecrimisilin kademeli faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazı kullanmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karar Dairece; “...davalı; çekişmeli taşınmazı kullanmadığını ve kiraya vermediğini savunmuş ise de çekişmeli taşınmazın anahtarının davalıda olduğu ve davalının anahtarı yargılama sırasında 17.09.2011 tarihinde kargo ile davacıya gönderdiği sabittir. Hal böyle olunca; ecrimisil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile reddine karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının miras bırakan dedesi .... ile babası ... 703 ada 21 parsel sayılı taşınmazda yer alan 3 nolu bağımsız bölümdeki paylarını mirasbırakan .. diğer mirasbırakan ..kızkardeşi davalı ..."e satış suretiyle 19.11.1999 tarihinde temlik ettikleri,mirasbırakan.."ın 11.06.2006 ve diğer mirasbırakan Nuri"nin 13.06.2001 tarihinde ölümlerinden sonra davacı mirasçının,yapılan bu temliklerin muris muvazaası ile illetli olduğu iddiası ile aynı mahkemenin 2006/485 Esasına kayıtlı açtığı davanın 2010/393 Karar sayılı kararı ile kabulle sonuçlanarak derecattan geçmek suretiyle 06.07.2011 tarihinde kesinleştiği sabittir.
Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK"nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ....artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olaya gelince, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.
Şöyle ki; ecrimisile konu taşınmaza emsal olabilecek kira sözleşmelerinin taraflardan istenmediği gibi hükme esas alınan bilirkişi raporunda da bu konuda değerlendirmede bulunulmadığı, yukarıda belirtilen ilke ve usuller dikkate alınmaksızın soyut bir takım belirlemeler ile ecrimisil hesabı yapıldığı görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, bilirkişi raporu, somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak ve Yargıtay denetimini sağlayacak bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir.
Hâl böyle olunca, mahalinde yeniden konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılması, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle kira esasına göre, emsallerde incelenerek hüküm vermeye elverişli, ayrıntılı, denetlenebilir rapor alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hükme yeterli olmayan rapora itibar ederek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.