18. Hukuk Dairesi 2014/14604 E. , 2014/15429 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/04/2014
NUMARASI : 2011/480-2014/54
Dava dilekçesinde, icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1-Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin M. M. S. Vakfı’nın galle fazlasına müstahak vakıf evladı olduklarını, buna göre dava konusu vakfın vakfiye hükümlerine göre ödenmesi gereken günlük 50 dirhem ücretin kendilerine ödenmediğini bu nedenle 01.08.2008-31.08.2008 tarihleri arasındaki karşılığı olan 135.809,49 TL’nin davalı taraftan tahsilini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
13.02.2011 gün 6111 sayılı Yasa ile değişik 5737 sayılı Vakıflar Yasası’nın 7.maddesinde; mazbut vakıflarda intifa hakları, galle fazlası almaya hak kazanıldığını gösteren mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren, vakfın son beş yıl içindeki malvarlığı, gelirleri ve giderleri ile sınırlı olmak ve galle fazlasının mevcudiyeti şartıyla Genel Müdürlükçe belirleneceği, Geçici 10. maddesinde ise, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Kanunun 7.maddesine eklenen hükümlerin, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış ve halen devam eden intifa haklarının ödenmesi, malvarlığı ve gelirlerinin tespitine ilişkin davalarda da uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Bundan ayrı, galle fazlasının nasıl ödeneceğine dair dava tarihinde yürürlükte bulunan Vakıflar Yönetmeliğinin 54.maddesinde vakıf gelirlerinden masraflar çıktıktan sonra kalacak fazlanın alacaklılara tahsis edileceği belirtildikten sonra, 55.maddesinde bu tahsisin ne şekilde yapılacağı düzenlenerek vakfiyesinde vakıf taşınmazların bakım ve onarım şartı bulunan vakıfların gayrisafi gelirlerinden her yıl %15 oranında ihtiyat akçesi ayrılarak taşınmazların bakım ve onarımlarının yapılacağı, bu oranın vakıfların malvarlığına göre Vakıflar Meclisi kararıyla artırılabileceği, vakıfların yıllık gayrisafi gelir tahsilatından yönetim ve temsil gideri karşılığı alınarak Vakıflar Genel Müdürlüğü bütçesine gelir yazılacağı, bu vakıfların gerçekleşen yıllık gayrisafi gelir tahsilatından vakıf için yapılan giderler ve vakfiye şartı gereği yapılan her türlü harcamalar çıkarıldıktan sonra vakıf evlatlarına ve ilgililerine ödenecek intifa hakkının belirleneceği ve bunun doğduğu mali yılı izleyen ilk altı ay içinde vakıf evladı veya ilgilisi olduğunu mali yılın birinci ayında belgeleyenlere yıllık olarak ödeneceği, 53/2. maddesinde ise vakıf için belirlenen gelir fazlası (intifa hakları) vakfiye şartı gereği vakıf evladı veya ilgilisi olduğu ve galleye hak kazandığını kesinleşen mahkeme kararıyla ispat edenlere ve onların evladına vakıf mazbut ise Vakıflar Genel Müdürlüğü mülhak ise mütevelli tarafından ödeneceği öngörülmüştür.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; dava konusu M. S. Vakfı’nın mazbut bir vakıf olduğu, davacıların Ankara 13.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2006/331 E.-354 K. ve Beyoğlu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/410 E.-2008/413 K. sayılı ilamları ile dava konusu vakfın galle fazlasını (vakfiyede evlatlara verilmesi öngörülen ücreti) almaya hak kazanan evlatları olduğunun tespitine karar verildiği ancak kesinleşen bu kararlara istinaden Vakıflar Genel Müdürlüğünce dava tarihine kadar kendilerine bir ödeme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
5737 sayılı Vakıflar Yasasının 6/1.fıkrasına göre; Mazbut vakıflar, Genel Müdürlük (Vakıflar Genel Müdürlüğü) tarafından yönetilir ve temsil edilir ve aynı Yasanın 31/2. fıkrası gereğince mazbut vakıfların her birinin gelir ve giderleri ayrı ayrı takip edilir. Vakıf hukukunda aslolan, vakfiyedeki hükümlerin eksiksiz olarak uygulanması olup, gerek vakıf evlatları gerekse mazbut vakıf statüsü nedeniyle yönetim ve temsil yetkisine sahip Vakıflar Genel Müdürlüğü"nün emredici olarak düzenlenmiş olan bu hükümlere göre hareket etmesi gerekecektir. Yine aynı Yasa’nın 75. maddesine göre; galle fazlası dışında bir hak, ücret, maaş, tahsisat vs. bırakılmış ise, bu durumda bunu almaya hak kazanan vakıf evlatlarına bu ödemeler yine vakfiye hükümleri çerçevesinde yapılabilecektir. Böylece mazbutaya alınmış vakıflar için bile vakıf evlatlarının vakfiye hükümlerine göre bırakılan her türlü intifa hakları (galle, maaş, tahsisat vs.) korunma altına alınmıştır. Esasen bu durum kesinleşmiş mahkeme kararı ile tespit edilmiş olup bu konuda taraflar arasında bir çekişme de bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın temeli yargılama sırasında yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasa ile getirilen değişikliklerin ve buna bağlı olarak vakıf evlatlarına vakfiyede öngörülen ödemelerin hangi şekilde belirlenecek malvarlığı üzerinde yapılacağıdır.
6111 sayılı Yasa ile değişik 5737 sayılı Vakıflar Yasasının 7. maddesine getirilen düzenlemelere göre mazbut vakıflara ait her türlü intifa hakkının (galle fazlası, vazife karşılığı bırakılmamış ücret, maaş vs. dahil) ödenmesi sırasında bu hakkın kazanıldığını gösteren mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren vakfın son beş yıl içindeki malvarlığı, gelirleri ve giderleri ile sınırlı olmak ve galle fazlasının mevcudiyeti şartıyla Genel Müdürlükçe (Vakıflar Genel Müdürlüğü) belirlenecektir. Elbette ki Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yasada belirtilen süreler kapsamında bu belirlemenin yapılmadığı veya eksik yapıldığı iddiası nedeniyle hakları zedelenen evlatların dava açma hakları saklıdır. Yalnız vakfın ödemeye esas gelirlerinin tespitinde -yasanın emredici hükmü ve Anayasa Mahkemesi"ne bu hükme ilişkin yapılan iptal başvurusunun reddedilmesi de dikkate alınarak- son beş yıldaki halihazır fiili malvarlığı dikkate alınacaktır.
Davacı tarafın vakfiye hükümlerine göre almaya hak kazandığı galle fazlası (ücret) 5737 sayılı Yasa’nın değişik 7. maddesi kapsamında kalan bir çeşit intifa hakkı olup bu ücretin verilebilmesi için vakfın gelirlerinin yukarıda da ayrıntıları belirtilen ölçülere göre tespit edilmesi ondan sonra da vakfiyenin ve mevzuatın uygulanması gerekir. Davalı idarece galle (ücret) ödemesinin yapılmadığı belirtilmiş ise de, Yasa gereğince son beş yıldaki malvarlığı yöntemince incelenerek vakfiyede öngörülen giderler düşüldükten sonra malvarlığının mevcut bulunup bulunmadığı araştırılmamış ve bunun sonucuna bağlı olarak malvarlığının bulunmadığının tespiti halinde herhangi bir ödemenin yapılamayacağı, aksi takdirde ise malvarlığı ölçüsünde ödemenin yapılabileceği gözönüne alınarak bir araştırma ve inceleme yapılmadan karar verilmesi,
2-Kabule göre de;
a-Dava kısmen kabul edildiğine göre kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olması,
b-İntifa (galle) alacakları Vakıflar Yönetmeliğinin 53. vd. maddelerine göre ancak her yılın sonunda yapılacak hesaplamalar sonucunda ödenip ödenmeyeceği belli olacak olup likit bir alacak olmaması nedeniyle davalı aleyhine icra inkar tazminatı verilmiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Buna göre, mahkemece somut olayda yapılacak iş; davacı tarafın açıklamalarına da başvurulmak suretiyle, mükerrer bir ödeme olmaması için dava konusu ve tarafların aynı olduğu İstanbul 9.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/124 Esas (Beyoğlu 3.Asliye Hukuk Mahkemesi 2008/410-E.2009/263 K.) sayılı dosyası da incelenmek suretiyle, eski hukukumuza dayalı olarak kurulmuş bulunan vakıflar ve muhasebe konularında uzman bir bilirkişi kurulu oluşturularak, dava tarihinden itibaren geriye doğru son beş yıl içindeki tüm gelir, gider, kesin hesaplarına ilişkin belgelerin Vakıflar Genel Müdürlüğü"nden getirtilmesi, tarafların varsa göstereceği tüm kanıtların da toplanarak gerektiğinde bilirkişiye yetki verilerek Vakıflar Genel Müdürlüğü ve tapu müdürlükleri gibi kurumlarda yerinde inceleme de yaptırılarak dava konusu M. M.S. Vakfı’nın dava tarihinden önceki son beş yıldaki fiili malvarlığının yöntemince tespit edilerek, yapılacak hesaplamalarda yalnızca belirlenmiş bu malvarlığının esas alınmasından sonra, ödeme yapılacak yıllara ilişkin kesin evlat sayısı ile her yıl için ödenmesi gereken toplam miktarın denetime elverişli biçimde tespit edilmesinden sonra Vakıflar Yönetmeliğinin yukarıda yazılı emredici düzenlemeleri de dikkate alınarak varsa idarece yapılan ödemelerin de mahsubu dikkate alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.