23. Hukuk Dairesi 2014/2287 E. , 2014/7278 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Mersin 3. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/05/2013
NUMARASI : 2009/937-2013/464
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif üyeliğinden 11.08.2003 tarihinde istifa ettiğini, ödediği aidatların iadesi için girişilen takibe davalının itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline ve %40 oranında icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, ayrıca 2003 yılı bilançosuna göre, ortak başına 7.273,20 TL"lık zarar düştüğünü, bu nedenle davacının alacağının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının üyeliğinin devam ettiği süreçte kooperatifin sürekli zarar ettiği, ayrıca istifa edilen yıla ait bilançoya göre de davacıya iadesi gereken bir miktarın bulunmadığı, davacının icra takibine girişirken kötüniyetli olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın ve davalının kötüniyet tazminatı isteğinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, çıkma payı alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Kooperatifler Kanunu"nun 17/1. ve tip anasözleşmenin 15/1. maddesi gereğince, devir dışında bir nedenle ortaklığı sona erenlerin sermaye ve diğer alacakları, o yılın bilançosunun genel kurulca kabulünden bir ay sonra muaccel olur. Davacıya iadesi gereken meblağ, ödediği aidatların toplamı kadar olmayıp, yapılan toplam ödemeden ayrıldığı yıl sonu bilançosunda yer alan genel giderlerden davacı payına isabet eden miktarın mahsubundan sonra kalan miktardır. Bu yasal düzenlemeye uyulmaması diğer ortaklar aleyhine sonuç doğurduğu gibi, davacı açısından nedensiz zenginleşmeye yol açacağı kuşkusuzdur. Yatırılan aidatlardan genel gider payının düşülmesi yasa hükmü gereği olup, bundan vazgeçilmesi ancak genel kurul tarafından aksinin karar altına alınması ya da kooperatifin ortaklığı sona erenlerden genel gider payı alınmaması yönünde bir uygulamasının daha önce oluşmuş olması şartına bağlıdır.
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kooperatifin tüm aktif ve pasif unsurları gözönüne alınarak tasfiye payı niteliğinde bir hesaplama yapılmış olup, Yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı bir yöntem uygulanmıştır. Bu durumda mahkemece, kooperatif konusunda uzman bilirkişi heyeti seçilerek, davacı kooperatifin tüm defter kayıt, belge, genel kurul ve yönetim kurulu kararları, üye kayıt defterleri ve gerekirse kooperatifin banka kayıtları üzerinde gerekli inceleme ve araştırma yapılarak, davacının çıkma payının yukarıda açıklanan ilkeye uygun olarak hesaplanması ve oluşacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.