Ceza Genel Kurulu 2014/140 E. , 2015/179 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname:2014/67545
Mahkemesi : İzmir 13. Asliye Ceza
Günü : 04.11.2013
Sayısı : 423-709
İmar kirliliğine neden olma suçundan sanığın, 5237 sayılı TCK"nun 184/1 ve 53/1. maddeleri uyarınca üç yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 08.11.2010 gün ve 171-880 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 04.02.2013 gün ve 18764-2779 sayı ile;
"Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir, ancak;
Suç işlenmesiyle bozulan toplum düzeninde, adaletin sağlanabilmesi için suç işleyen kimseye uygulanacak ceza hukuku yaptırımlarının haklı ve ölçülü bulunması gerekir. Çünkü haklı ve suçun ağırlığıyla orantılı bir yaptırım ile suç işleyen kişinin fiilinden dolayı pişmanlık duyması sağlanıp yeniden topluma kazandırılması söz konusu olabilir. Yine bireylerin hukuka olan güvenlerinin pekişmesi ve cezanın caydırıcılık etkisinin doğru biçimde gösterilebilmesi için de ceza hukukunun temel ilkelerinden olan orantılılık ilkesine uymak gerekir. Anayasanın 141, TCK"nun 3, CMK"nun 34, 230, 289. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının sanıkları, Cumhuriyet savcısını, mağdurları ve herkesi inandıracak, orantılı, denetime olanak verecek biçimde olması gerekir. Bu durum karşısında bir kısmı 12.10.2004 öncesi yapıldığı anlaşılan bina nedeniyle, işsiz ve aylık geliri bulunmadığı iddia edilen sanığın, ekonomik ve sosyal durumu, gerçeği ortaya koyacak biçimde somutlaştırılmadan yazılı şekilde karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesi ise 04.11.2013 gün ve 423-709 sayı ile;
"Sanığın ekonomik ve sosyal durumunun cezanın belirlenmesinde etkili olmayacağı, imar kirliliğine neden olmak suçunu işlediği taşınmazın dubleks olduğu, bir an için ekonomik ve sosyal durumunun etkili olacağı nazara alınsa bile yoksul sayılamayacağı, mahkememizin önceki kararının yerinde olduğu, ayrıca savunmasında "inşaat yapmak yasak mıdır, herkes yapıyor, ben de yaptım" demek sureti ile yoğun bir kasıt ile hareket ettiği tespit edildiğinden ve suçun işleniş biçimi, suçun işlenilmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, zararın, tehlikenin ve kastının ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki gibi hususlar nazara alınarak iki sınır arasındaki temel cezanın takdiren ve teşdiden tayini cihetine gidildiği" şeklindeki gerekçeyle direnerek sanığın ilk hükümdeki gibi mahkûmiyetine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.02.2014 tarih, 67545 sayı ve "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasını gerektiren imar kirliliğine neden olma suçundan sanık hakkındaki cezanın üç yıl olarak tayininin isabetli olup olmadığının tespitine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle direnme kararının eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm olup olmadığı hususu değerlendirilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay"ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Özel Dairece ilk hüküm; "işsiz ve aylık geliri olmadığı iddia edilen sanığın ekonomik ve sosyal durumu gerçeği ortaya koyacak biçimde somutlaştırılmadan yazılı şekilde karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuş, mahalli mahkemece ise; "sanığın ekonomik ve sosyal durumunun temel cezanın belirlenmesinde etkili olamayacağı, imar kirliliğine neden olmak suçunu işlediği taşınmazın dubleks daire olduğu, bir an için ekonomik ve sosyal durumunun etkili olacağı nazara alınsa bile yoksul sayılmayacağı ve mahkememizin ilk kararının yerinde olduğu, ayrıca savunmasında "inşaat yapmak yasak mıdır, herkes yapıyor, ben de yaptım" demek sureti ile yoğun bir kasıt ile hareket ettiği ve suçun işleniş biçimi, suçun işlenilmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, zarar ve tehlikenin ağırlığı, kastın ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki gibi hususlar nazara alınarak iki sınır arasındaki temel cezanın takdiren ve teşdiden tayini cihetine gidildiği" şeklinde, önceki hükümde yer verilmeyen ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçeyle hüküm kurulmuştur.
Bu itibarla, mahalli mahkemenin son kararı, direnme niteliğinde bulunmayıp, bozma ilamında tartışılması gerektiği belirtilen hususlar tartışıldıktan sonra "eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hüküm" olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.11.2013 tarih ve 423-709 sayılı kararı, eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılabilmesi amacıyla Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.06.2015 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.