Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/9593
Karar No: 2021/1998
Karar Tarihi: 24.02.2021

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/9593 Esas 2021/1998 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2020/9593 E.  ,  2021/1998 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Karar Tarihi : 04/07/2012
    Esas-Karar No : 2009/256-2012/1273

    Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 136, 43/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Bakırköy 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.07.2012 tarihli ve 2009/256 esas, 2012/1273 sayılı kararına yönelik, “... Sanık ... hakkında üzerine atılı suçu işlediğinden bahisle mahkumiyetine karar verilmiş ise de, kendisi ile birlikte bahse konu suçu işlediği iddia olunan ve mahkumiyetine karar verilen diğer sanıklar ..., ... ve ... haklarındaki hükümlerin temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 23.03.2015 tarihli ve 2014/20994 esas, 2015/4866 karar sayılı ilamı ile; ‘.... Sanıklardan ...’nin, Biparça İletişim Hizmetleri ve Sanal Mağazacılık Ticaret Limited Şirketi‘nin muhasebecisi olduğu, sanıklar ... ve ...’ın ise, parça kontör yükleme işiyle sorumlu olduğu, her üç sanığında bahse konu şirkette işçi olarak bulunduğu, sanıklar ..., ... ve ...’ın, şirkette ele geçirilen kimlik fotokopilerinin, sim kartların kendileri tarafından temin edilmediğini ve ne şekilde temin edildiğine dair bilgilerinin bulunmadığını abonelik sözleşmelerinin kim tarafından ne şekilde doldurulduğunu beyan etmeleri, sanıkların şirkette işçi olarak bulunmaları, şirketin ortağı ve yöneticisi olan diğer sanıklar ..., ... ve ...’in, şirketlerinde işçi olarak bulunan bu sanıklar ile birlikte hareket ettiklerine dair bir iddia ileri sürmemeleri dikkate alındığında, sanıkların savunmalarının aksine, mahkumiyetlerine yeterli her türlü şüpheden uzak bir delil bulunmadığı dikkate alınarak, sanıklar ..., ... ve ... hakkında atılı suçlardan ayrı ayrı beraat kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması...’ şeklinde karar verilmiş olduğu anlaşılmakla, aynı suçtan dolayı mahkumiyetine karar verilen sanık ... yönünden de beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği...” nedenine dayalı olarak, Adalet Bakanlığının 06.02.2020 tarihli ve 94660652-105-34-21201-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.02.2020 tarihli ve 2020/19510 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilen dosyanın incelenmesi sonucunda, Dairemizin 01.07.2020 tarihli, 2020/688 esas, 2020/4170 sayılı kararıyla “... Mahkemece, deliller değerlendirilerek, sanığın, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu işlediği sabit kabul edilerek, mahkumiyet hükmü kurulduğuna göre, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine, sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü derecede şüpheden uzak, ceza hükmü kurulmasına yeterli delil elde edilemediği gözetilmeden beraati yerine mahkumiyetine karar verilerek, takdirde yanılgıya düşüldüğü gerekçesiyle kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağından, kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir...” gerekçesine dayalı olarak, kanun yararına bozma talebinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca reddine karar verilmesini müteakip, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, özetle; Bakırköy 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.07.2012 tarihli ve 2009/256 esas, 2012/1273 sayılı kararının usulüne uygun olarak kesinleşmediği ve kesinleşmemiş kararlara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağı nedenine dayalı olarak kanun yararına bozma talebinin reddedilmesi gerekirken esastan inceleme yapılarak kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle Dairemizin 01.07.2020 tarihli, 2020/688 esas, 2020/4170 sayılı kararına itiraz edilmekle, 02.07.2012 gün ve 6352 sayılı Kanunun 99. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 308. maddesine eklenen (2) ve (3). fıkra hükümleri uyarınca itiraz konusu değerlendirildi:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının haklı nedenlere dayandığı anlaşılmakla,
    Gereği düşünüldü:
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
    2- Dairemizin 01.07.2020 tarihli, 2020/688 esas, 2020/4170 sayılı kanun yararına bozma talebinin REDDİ kararının KALDIRILMASINA,
    3- 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10/2. maddesinin, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerekir.
    İncelenen dosyada; sanık ..."e yokluğunda verilen Bakırköy 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.07.2012 tarihli ve 2009/256 esas, 2012/1273 sayılı kararının tebliği için, sanığın 30.04.2009 tarihli duruşmada savunması alınırken bildirdiği İstanbul Zeytinburnu’daki adresi esas alınarak bila tebliğ iade edilen tebligat bulunmadığı halde, anılan adres esas alınıp, doğrudan “Mernis Adresi” ibareleri ile çıkarılan ve merci tarafından Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümleri kapsamında şerh düşülmeyen tebligatın, 13.11.2012 tarihinde, dağıtıcı tarafından, kendiliğinden, muhatabın adreste bulunmadığı ve isimden imtina eden komşusunun sözlü beyanına göre tanınmadığı açıklaması ile birlikte Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereğince tebliğ edilmesi usulsüz olmasına rağmen kararın 21.11.2012 tarihinde kesinleştirilmesini müteakip, Adalet Bakanlığının 09.08.2019 tarihli, 94660652-105-34-583-2018-Kyb sayılı ve kanun yararına bozma yoluna gidilip gidilmeyeceği konulu yazısında; sanığa usulüne uygun olarak tebliğ yapılmamasından dolayı kesinleşmediği değerlendirilen Bakırköy 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.07.2012 tarihli ve 2009/256 esas, 2012/1273 sayılı kararının kanun yararına bozma incelemesine konu edilemediği belirtilerek dosyanın mahalline iade edilmesinin ardından, Bakırköy 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.08.2019 tarihli ve ve 2009/256 esas, 2012/1273 sayılı ek kararı ile sanığa usulüne uygun tebliğ işlemlerinin yapılmasına karar verildikten sonra, sanığın, Bakırköy 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.03.2017 tarihli ve 2009/256 esas sayılı yakalama emrine istinaden hazır edildiği Edirne 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.07.2017 tarihli duruşmasında bildirdiği bilinen en son adresi olan Hollanda’daki yurt dışı adresine ve 30.04.2009 tarihli duruşmada savunması alınırken bildirdiği İstanbul Zeytinburnu’daki adresine tebligat çıkarılmaksızın, İstanbul Başakşehir’deki mernis adresi esas alınıp, doğrudan bu adrese çıkarılan tebligatın “taşındığı” ibaresi ile bila tebliğ iadesi üzerine, aynı adrese, mernis adresi olduğuna ve Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereğince tebliğ edilmesi gerektiğine dair şerh düşülerek, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesi gereğince 21.10.2019 tarihinde yapılan tebliğin de usulsüz olduğu dikkate alındığında, 31.10.2019 tarihinde kesinleştiği değerlendirilerek kanun yararına bozma incelemesine konu edilen Bakırköy 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.07.2012 tarihli ve 2009/256 esas, 2012/1273 sayılı kararının usulüne uygun olarak kesinleşmediği ve kesinleşmemiş kararlara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağı anlaşılmakla,
    Olağan yasa yoluna gidilmediği takdirde kararın kesinleşmesi sağlandıktan sonra olağanüstü yasa yollarından olan kanun yararına bozma isteminde bulunulabileceği gözetilmeden, henüz kesinleşmemiş olan karara yönelik kanun yararına bozma isteminde bulunulmasında isabet görülmemiş olup,
    Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteği açıklanan nedenlerle yerinde görülmediğinden, Bakırköy 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.07.2012 tarihli ve 2009/256 esas, 2012/1273 sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi