17. Ceza Dairesi 2015/9387 E. , 2016/2097 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, konut dokunulmazlığını ihlal, mala zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
A-Sanık hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Müştekinin yargılamanın ilk aşamalarında, sanığa anahtar vermediğini ileri sürmesine rağmen ilerleyen aşamalarda sanığa anahtar verdiğine yönelik çelişkili beyanlarda bulunması, dosya kapsamından müştekinin çamaşır makinesinin kapağından radyonun kablosuna kadar bir çok eşyaya zarar vermesi şeklindeki yoğun şiddet eylemine müşteki tarafından rıza gösterilmesinin beklenemeyeceği, kolluk kuvvetlerince hazırlık aşamasında dosyaya eklenen birçok tutanaktan anlaşılacağı üzere sanığın benzer eylemlere yatkın olduğu, müştekinin 08.05.2007 tarihli .... merkez karakolunda verdiği ifadesinde nüfus cüzdanının sanık üzerinde çıktığının müştekiye haber verildiği, müştekinin de sanığın bu cüzdanı kendi çantasının kurcalanması suretiyle sanığa geçtiğini beyan etmesi hususları bütüncül olarak gözönüne alındığında, müştekinin daha sonraki aşamalarda sanığı kurtarmaya yönelik beyanlarına itibar edilemeyeceği anlaşılmıştır.
5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin uygulanması sırasında aynı maddenin birinci, ikinci ve dördüncü fıkralarındaki bazı sözcüklerin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi"nin 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayınlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas 2015/85 Karar sayılı iptal kararının anılan kanun maddesinin 1. fıkrasındaki ""hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak"" hükmü gereğince infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye, hakimin takdirine ve müştekinin sanığı kurtarmaya yönelik beyanlarına itibar edilemeyeceğine göre sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
B-Sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükmün temyiz incelenmesinde,
Dosya kapsamından mala zarar verme suçu ile konut dokunulmazlığını ihlal suçlarının hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla işlenmediğinin anlaşılması, soruşturulmasının ve kovuşturulmasının şikayete tabi olması, katılanın hükümden sonra 26.11.2012 havale tarihli
.../...
şikayetten vazgeçme dilekçesi verdiğinin görülmesi karşısında, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş sanık ... müdafiinin temyiz nedeni bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 18.02.2016 tarihinde hırsızlık ve mala zarar verme suçları yönüyle oybirliğiyle, konut dokunulmazlığını ihlal suçu yönüyle oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
MUHALEFET ŞERHİ
Sanığın aşamalardaki birbirlerini destekler nitelikteki savunmasında; mağdurenin kendi yanında garson olarak çalıştığını bu süre zarfında da aynı evde dost hayatı yaşadıklarını, evi resmî olarak mağdurenin kiralamasına rağmen eşyaların birçoğunu kendisinin aldığını, evin kiralanması sırasında da yedek anahtarlardan birisinin kendisinde olduğunu, olay tarihinde ise kapıyı bu anahtar ile açarak içeri girdiğini savunması; sanığın oğlu ... ve sanığın işyerinin sorumlu müdürü ..., garson olarak çalışan tanık ... aşamalardaki beyanlarında sanık ile mağdurenin dost hayatı yaşadıklarını belirtmeleri, mağdurenin hükümden sonra ve temyiz aşamasında vermiş olduğu dilekçesinde, sanığı suçlar nitelikteki önceki beyanlarından tamamen dönerek sanığın elinde bulunan anahtarı kendisinin verdiğini, zaman zamanda sanığın bu evde, kendi evi gibi kaldığını beyan etmesi ve yine hükümden sonra dosyaya sunulan “Güngör mobilya” kaşeli tarihsiz dilekçede, evde bulunan ahşap eşyaların ödemesinin sanık tarafından yapıldığına ilişkin açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; olay tarihinde sanığın, mağdurenin konutuna haksız ele geçirdiği anahtarla ve rızası hilafına girdiği ve atılı suçu işlediği konusunda her türlü şüpheden uzak somut ve kesin delil elde edilemediğinden şüphe oluşmuştur.
Çağdaş ceza muhakemesinin amacı uyuşmazlığa konu olan maddi gerçeğin adil yargılama kuralları çerçevesinde araştırılarak, sabit görülen ihlallerin hukuki kalıplar içerisinde cezalandırılmasıdır.
“Vicdani kanaat, maddi uyuşmazlığı çözmeye yetkili makamın mahkeme faaliyeti sonucunda aklını rehber yaparak ve hukukun çizdiği sınırlar içerisinde kalarak, maddi olayın oluş biçimine dair ulaştığı, kendi açısından şüpheye yer vermeyen bir kanaat olup, maddi olayın ispat edilmesinin yetkili makam açısından bir ölçüsüdür” ( ...., ............)
Vicdani kanaate ulaşılması için şüphenin yenilmesi zorunludur. Bunda başarılı olunamaması halinde, şüpheden sanık yararlanacaktır. Vicdani ispat sisteminde mahkûmiyet kararı verilebilmesinin temel ölçütü, maddi gerçeğin belirlenmesi noktasında her türlü şüpheden arınmış vicdani kanattır.
Bu zorunluluğun hukuki temelleri ise, Anayasamızın 38/4, 138/1, 5271 sayılı CMK’nın 217, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 5 ve 6/2’nci maddelerinde açıkça ifade edilmiştir.
Hal böyle olunca sanığın isnad konusu eylemi işlemediğine ilişkin aşamalardaki istikrarlı beyanlarının aksinin her türlü şüpheden arınmış deliller marifetiyle ispatlanamadığı, sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine yeterli delil bulunmadığı, şüpheden sanığın yararlandırılmasına ilişkin evrensel hukuk kuralı nazara alınarak sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği kanaatinde olduğum için konut dokunulmazlığını ihlal suçu yönüyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.