Davacı, şirket; hakkında verilen prim ve gecikme cezasının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Sosyal Sigortalar Kurumunca saptanan bildirim dışı kalmış işçiliğin takibine ilişkindir.
Davacı, ihale ile aldığı Sıvas Tarım İl Müdürlüğü’nün bina onarımı işinin işçilik miktarının Kurumun saptadığı işçilik miktarından az olduğunu iddia ederek, davalı kurumca tahakkuk ettirilen ek prim ve gecikme zammı borcunun iptalini istemiştir. Mahkemece, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu davacı isteminin reddine karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ve incelemeyle varılmıştır.
506 Sayılı yasada yeni düzenlemeler getiren 4958 sayılı yasadan önce kurumun ölçümlemeye dayanak aldığı yasal düzenlemelerin ortadan kaldırıldığı hususu açıktır. Gerek 3917 sayılı yasa ve gerekse bu yasayla öngörülen ölçümlemeye ilişkin esaslar yerine yeni düzenleme getiren 616 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin hükümleri geçerliliğini yitirmiştir. Ne var ki, bu hukuksal boşluk, Kurumun yapılan işler ile buna bağlı bildirilmesi zorunlu işçilik miktarları üzerinde denetim ve prim saptama yetkisini ortadan kaldırmamıştır. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.11.2001 günlü, Esas: 2002/965, Karar: 2001/1038 sayılı kararı da aynı yöndedir. 506 sayılı yasanın 79. maddesi ve diğer hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, Kurum’a kendisine bildirilen veya bildirilmeyen işçilik yönünde inceleme yetkisi açıkça verilmektedir. Kaldı ki, 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı yasadan önce durum bu merkezde olduğu gibi, 4958 sayılı yasanın 37. ve 49. maddeleri gereğince de kurumun ölçümleme hakkının bulunduğu açıktır.
Somut olayda, “Çoğun içinde az da bulunur” kuralı gereği, davacının kurumun ölçümleme işleminin yasal dayanağı kalmadığı iddiası ile ek prim ve gecikme zammı borcunun iptali isteminin, aynı zamanda işçilik oranına veya miktarına itirazını da içerdiğinin kabulü gerekir. Öte yandan, bu tür davalar kamu düzenini ilgilendirdiğinden, mahkemece, doğrudan soruşturma genişletilmek suretiyle ve olabildiğince deliller toplanarak kurumun yasal prim alacağı bulunup bulunmadığı açıkça saptanmalıdır. Ölçümlemenin konusu olan davacı şirketin taahhüdü altında yürütülen Sıvas Tarım İl Müdürlüğü’nün bina onarımı işi ile ilgili 10.09.2004 tarihli müfettiş raporundaki % 15 işçilik oranı esas alınarak sigorta primleri hesabına esas tutulacak kazançlar toplamının Kurum’ca resen hesaplandığı, 18.11.2005 tarihinde yapılan keşif sonucunda bilirkişi raporu alındığı, bilirkişi heyetinin 17.10.2006 tarihli ek raporunda da sözü edildiği gibi davacı şirkete ödenen hak ediş tutarının ne kadar olduğu konusunun açıklığa kavuşturulması gerektiği dosyadaki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemece yapılacak işlem, anılan iş için davacı şirkete ödenen gerçek hak ediş miktarının ne miktarda olduğunu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirledikten sonra, bina onarımı işlerinden anlayan uzman bilirkişi ile mahallinde keşif yapıldığına göre yöntemince işin esasına girmek, işin genel niteliğini, işte kullanılan teknik yöntemleri, işin büyüklüğünü, tamamlama süresini, işyeri koşullarını, istihkak tutarlarını, kısaca, işçilik bildirilmesi gereken işle ilgili tüm verileri gözeterek, gerekirse, emsalleriyle kıyaslayarak, dava konusu işin gerçek işçilik oranını ve işçilik miktarını belirlemek ve belirlenecek bu işçilik oranına göre işverenin prim borcu bulunup bulunmadığını saptamaktır. Mahkemece, öngörülen biçimde bir inceleme yapılmaksızın karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 21.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.