1. Hukuk Dairesi 2014/15049 E. , 2016/4593 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, mirasbırakanları ..."ın 121 ada 1 parsel (evveliyatta 1395 nolu parsel olan) sayılı taşınmazını 15.08.1979 tarihinde davalı oğlu ..."e, ..."in de 20.10.2000 tarihinde kendi oğlu olan diğer davalıya satış suretiyle devrettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar vekili, iddiaların doğru olmadığını, davalı ..."in 1961 yılında çalışma hayatına başladığını, 1973 yılında çalışmak için ..."ya gittiğini, dava konusu yeri muristen satın alıp bedeli karşılığında onun isteği ile son model sıfır kilometre traktör alıp ruhsatı doğrudan onun üzerine yaptırdığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişmeye konu temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalıların temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 1.219.75.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 14.04.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere, muvazaa, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacı ile kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan görünüş yaratmak konusunda anlaşmalarıdır. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbiti ve buna dayanılarak oluşturulan tapunun iptalini isteyebilirler.
Hermen belirtmek gerekir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önen taşımaktadır.
Muris muvazaası davalarında, miras bırakanın temlik yapmaktaki gerçek irade ve amacının ortaya çıkarılması esastır.
Somut olayda, miras bırakan ..."ın 121 ada, 1 parsel sayılı taşınmazını 15.08.1979 tarihinde davalı oğlu Cemal"e, Cemal"inde 20.10.2000 tarihinde oğlu diğer davalı ..."a satış suretiyle devrettiği, 1979 yılında temlikten sonra Cemal"in taşınmaz üzerine ev ve ahır inşa ederek o tarihten itibaren taşınmazı davalıların kullandıkları sabittir.
Davalı ..., traktör alımı sırasında miras bırakana verdiği paraya karşılık taşınmazın bedeli karşılığında devredildiğini savunmuştur.
Miras bırakanın, 1975 yılında ... firmasından 115.00TL peşin bedelle traktör satın aldığı tarafların kabulündedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/1-c maddesi uyarınca, mahkemenin, hükümde, toplanan delilleri tartışması ve değerlendirmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkan sonuç ve hukuki sebepleri açıkça göstermesi gerekir.
Ne var ki, mahkemece, davacı tanık beyanlarına neden itibar edildiği tartışılmadan, miras bırakanın davacı oğulları ..."e yaptığı temliklerle ilgili davalarda toplanan deliller ve hükümlerin kabül gerekçeleri gözetilmeden genel kabülle sonuca gidilmiştir.
Davacı tanığı ...., davacı ..."in eşi olup aileye 1989 yılında gelin olarak katıldığı, tanık ..."nın 1979 yılı sonunda davacı ... ile evlenerek aileye katıldığı, bilgilerinin duyuma dayalı olduğu, davacı ..."in eşi tanık ...nin ise "ev yapmak için ...in 1 nolu parseli babasından aldığını " ifade ettiği, bu durumda, miras bırakanın temlikteki amaç ve iradesinin mal kaçırmaya yönelik olduğu, davacı tanık beyanlarıyla açıkca kanıtlanamamıştır.
Davalı tanıkları ... "miras bırakanın, yeni satın aldığı traktörün parasını davalı ..."in ödemesi nedeniyle tüm çocuklarının onayını alarak, traktöre karşılık miras bırakanın taşınmazı davalı ..."e davrettiğini, devirden sonra da ..."in ev yaparak taşınmazı kullanmaya başladığını" ifade etmişlerdir.Tanıklar ... tarafların kardeşi ve mirascı olup davanın kabulü halinde hak sahibi olacak kişilerdir, tanık ... ise 1974 yılında gelin olarak aileye katılan tarafların kardeşinin eşi ve dolaylı olarak hak sahibi olabilecek kişi olup tanıklar olaylar hakkında açık bilgi ve görgü sahibidir. Bu durumda davalı tanık beyanlarına itibar edilmesi gerektiği açıktır.
Öte yandan, makkeme gerekçesinde güçlü delil kabul edilen davada, miras bırakanın 121 ada, 2 parsel sayılı taşınmazını davacı ..."e 15.08.1980 tarihinde, 121 ada 3 persel sayılı taşınmazını ise davacı ..."e 08.01.1997 tarihinde temlik ettiği, her iki temlikin muvazaalı olduğu Yargıtay temyiz incelemesinde de kabul edilmiştir. Mahkemece, anılan iki temlikin muvazaalı olması nedeniyle miras bırakanın mal kaçırmaya meyilli olduğu, dava konusu taşınmazın temlikinin de muvazaalı olduğu kanaatine varılmış ise de farklı tarihlerde yapılan temliklerde miras bırakanın iradesinin, her temlik için ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği tartışmasızdır.
Belirtilen somut olgular ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, çiftçilik yapan miras bırakanın 1975 yılında 115.00 TL bedelle yeni traktör satın aldığı, kredi alamadığı için traktör parasının Fransa"da işçi olarak çalışan davalı ... tarafından ödendiği, miras bırakanın tüm çocuklarının onayını alarak traktör parasına karşılık dava konusu taşınmazı 1979 yılında davalı ..."e devrettiği, aynı yıl davalı ..."in taşınmaz üzerine ev ve ahır yaparak yıllardır ihtilafsız kullandığı saptandığına göre, taşınmazın temlikinde mal kaçırma kastının varlığı ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmisi gerektiği görüşünde olduğumuzdan, Dairenin sayın çoğunlugunun hükmün onanması yönündeki görüşüne belitttiğimiz gerekçelerle katılamıyoruz.