(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/26589 E. , 2020/5989 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 08.07.2003 tarihinde ... A.Ş" de işçi olarak bisküvi fabrikasında çalışmaya başladığını aralıksız olarak 2006 yılına kadar bu işyerinde çalıştığını, bu tarih itibariyle diğer davalı ...Ş."nin, davalı ... A.Ş."nin iştirakı olması nedeniyle iş akdinin bu şirkete devredildiğini ve bu şirkette çalışırken iş akdinin haksız nedenle feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, ulusal bayram genel tatil, hafta tatili, yıllık izin ve asgari geçim indirim alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, asgari geçim indirimi ve hafta tatili ücret taleplerinin reddi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı işçinin ilk dönem çalışmasının istifa ile sona erip ermediği hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda, davacının paketleme işçisi olarak çalıştığı ve hizmet döküm cetveline göre 21.08.2002-21.11.2004, 17.03.2005-01.05.2006, 13.02.2007-30.11.2007 ve 28.10.2009-13.03.2012 tarihleri arasında davalı şirketler nezdinde çalışmasının bildirildiği, 31.12.2004, 01.05.2006, 30.11.2007 ve 13.03.2012 tarihlerinde imzalanmış istifa dilekçelerinin bulunduğu, davacının 2004 tarihli istifa dilekçesi dışında ki istifa dilekçelerinin altındaki imzaların kendisine ait olmadığını beyan ettiği ve yapılan imza incelemesi sonucunda aldırılan Adli Tıp Raporunda 2006, 2007 ve 2012 tarihli istifa dilekçelerinde ki imzanın davacıya ait çıkmadığı görülmüştür. Davacı asil mahkeme huzurundaki beyanında açıkça 31.12.2004 tarihli istifa dilekçesi ve ibraname altındaki imzaların kendisine ait olduğunu beyan etmiştir. Davacı bu dilekçesini özgür iradesi ile yazmış ve dosya kapsamında iradesinin fesada uğratıldığı, tehdit edildiği konusun da herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının ilk dönem çalışmasının istifa ile sona erdiğinin kabulü ile bu tarihler arasındaki dönemin kıdem tazminatı hesabından dışlanması gerekmektedir. Bu durumda; davacının ilk dönem çalışmasının istifa ile sona erdiği kabul edilerek buna göre yeniden hesaplama yapılmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
3-Davacının hizmet süresi konusu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda Mahkemece davacının 08.07.2003-13.03.2012 tarihleri arasında davalılar iş yerinde 8 yıl 8 ay 5 gün süre ile kesintisiz olarak çalıştığı kabul edilmiş ise de Sosyal Güvenlik Kurumu Kayıtları ve hizmet döküm cetveline göre davacının 21.08.2002-21.11.2004, 17.03.2005-01.05.2006, 13.02.2007-30.11.2007 ve 28.10.2009-13.03.2012 tarihleri arasında çalışmalarının bildirildiği görülmüştür. Davacının davalılar nezdindeki çalışmaları arasında boşluk olduğu ve çalışmanın kesintisiz olmadığı görülmüştür. Yargılama esnasında dinlenen davacı tanıklarından ... 2009-2012 yılları arasında, ... 08.07.2008-01.05.2011 tarihleri arasında çalıştığını, ... ise 2007 yılında davalı iş yerinde çalışmaya başladığını beyan etmesi karşısında davacının 2007 tarihinden önceki çalışmalarına ilişkin davacı tanıklarının görgü ve bilgisinin olması mümkün değildir. Bu nedenle öncelikle Mahkemece taraflardan sorularak ve taraf tanıkları da yeniden dinlenerek hizmet döküm cetvelinde davacının çalışmadığı dönem olarak gözüken dönemlerde davalı iş yerinde fiili olarak çalışıp çalışmadığı hususu araştırılıp netleştirilerek sonuca göre hüküm kurulması gerekirken yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan davacının anılan dönemde davalı işverenler yanında kesintisiz çalıştığının kabul edilmesi bozmayı gerektirmiştir.
4- Taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık konusu davacının fazla mesai alacağının hesaplanması noktasındadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Somut olayda; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının günde 12 saat çalışma 1,5 saat ara dinlenme ile haftada 18 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiş ve dosyaya ibraz edilen bir kısım imzalı bordrolarda fazla mesai tahakkuku bulunduğundan ilgili dönemler yapılan hesaplamadan dışlanmıştır. Ancak davacı tarafından dosya içerisinde yer alan bir kısım bordrolardaki imzaların kendisine ait olmadığı beyan edildiğinden yapılan imza incelemesi sonucu alınan Adli Tıp Kurumu Raporuna göre bordroların çoğunluğundaki imzanın davacıya ait olmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle imzanın davacıya ait çıkmadığı bordrolardaki tahakkukların öncelikle ödenip ödenmediği araştırılarak ödendiğinin tespiti halinde ilgili bordrolara ait aylardaki tahakkukların hesaplamadan mahsup edilmesi gerekirken tamamen dışlanması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 08.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.