Hukuk Genel Kurulu 2019/818 E. , 2020/569 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
1. Taraflar arasındaki “itiraz hakem heyeti kararının saklanması/kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince verilen davalı vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddi ile davacı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna verdiği 20.04.2016 tarihli dilekçesinde; müvekkili adına kayıtlı olan ve davalı şirket nezdinde kasko sigortalı bulunan aracın 13.01.2016 tarihinde park hâlinde iken çalındığını, sigorta şirketine yapılan başvurunun 27.02.2016 tarihli cevabi yazı ile; sigorta sözleşmesindeki "Araç anahtarının araç üzerinde bırakılması, aracın kapısı ve/veya camı kapalı olsa dahi asıl veya yedek anahtarın araç içerisinde bulunması sonucunda aracın çalınması veya çalınmaya teşebbüs edilmesi sonucu meydana gelebilecek ziya, çalınma ve zararlar teminat kapsamı dışındadır." şartına istinaden reddedildiğini, müvekkilinin aracı alırken kendisine bir asıl ve bir yedek olmak üzere iki anahtar teslim edildiğini, her iki anahtarın da müvekkilinde olduğunu, aracın içerisinde olduğu iddia edilen anahtarın varlığından müvekkilinin haberdar olmadığı gibi, bu anahtarın yedek anahtar olma özelliğini taşımadığını, müvekkile aracı teslim aldığında bu anahtar ile ilgili herhangi bir uyarı ya da bilgilendirme yapılmadığını, araç teslim tutanağında da bu konu ile ilgili bir açıklama bulunmadığını, müvekkilinin hatasının ya da kastının bulunmadığını, aksine Audi A5 modellerinin içerisinde torpido gözüne gizlenmiş üçüncü bir anahtar olduğu hususunun sigorta şirketince bilinmesine rağmen, şirketin müvekkilini uyarmayıp bu riski göze alarak poliçeyi düzenlediğini ve Bilgilendirme Yönetmeliği’ne de aykırı hareket ettiğini, yapılmış olan soruşturmanın tamamlanmadığını ve aracın ne şekilde çalınmış olduğunun tespit edilmediğini ileri sürerek; fazlaya ilişin haklar saklı kalmak kaydıyla 40.000,00TL tazminatın başvuru tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalı ... şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş iken; 26.12.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile de; istek miktarını poliçedeki "Yeni Değer Teminatı" klozu nedeniyle 291.999,60TL"ye çıkarttıklarını bu miktarın davalı ... şirketine başvurulduğu tarihten itibaren işletilecek faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili 22.02.2016 tarihli bilirkişi raporuna itiraz ve beyan dilekçesinde; araçta bulunan daini-mürtein kaydı nedeniyle davacının dava açma ehliyetinin olmadığını, zararın poliçe teminatı dışında kaldığını, aracın çalınması hâlinde araç içinde araç asıl anahtarının ya da yedek anahtarının bırakılmış olması hâlinin poliçe gereğince teminat dışı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti ve İtiraz Hakem Heyeti Kararları:
6. Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince 20.04.2016 tarihli ve 2016/E.10578 sayılı karar ile başvurunun reddine karar verilmiş; davacı vekilinin itirazı üzerine, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince 27.12.2016 tarihli ve 2016/İHK-3295 sayılı karar ile başvuru sahibinin itirazının kabulüne ve davanın kısmen kabulü ile 200.000,00TL sigorta tazminatının talep doğrultusunda 20.04.2016 tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte sigorta kuruluşundan alınarak başvuru sahibine ödenmesine, bakiye talebin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
7. Taraf vekilleri tarafından süresi içinde temyiz kanun yoluna başvurulmuş; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 27.04.2017 tarihli ve 2017/2280 E., 2017/4815 K. sayılı kararı ile bölge adliye mahkemelerinin açıldığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen hakem heyeti ya da itiraz hakem heyeti kararları istinaf kanun yoluna tabi olduğundan incelemenin bölge adliye mahkemesince yapılacağı gerekçesiyle dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesine gönderilmek üzere yerel mahkemesine geri çevrilmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir.
8. İstinaf talebi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince 02.11.2017 tarihli ve 2017/511 E., 2017/779 K. sayılı kararı ile; davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine, davacı vekilinin İtiraz Hakem Heyeti kararına yönelik istinaf itirazının kısmen kabulü ile, istinaf istemine konu Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, 200.000,00 TL sigorta tazminatının 27.02.2016 tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı ... şirketinden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 17. Hukuk Dairesince 20.12.2018 tarihli ve 2018/3356 E., 2018/12591 K. sayılı kararı ile; poliçede yer alan özel şart gereğince hırsızlık olayının teminat kapsamında olmadığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf kararı bozulmuş, bozma kapsamına göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
11. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 18.06.2019 tarihli ve 2019/1393 E., 2019/1260 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilave olarak, Yargıtay ilamında belirtildiğinin aksine aracın nasıl çalındığının belli olmadığı, aracın asıl ve birinci yedek anahtarı da davacıda olup dosyaya sunulduğu belirtilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; aracın, torpido gözündeki gizli bölmede bulunan ve sigortalının varlığından haberdar olmadığını iddia ettiği ikinci yedek anahtarla çalınıp çalınmadığı, sigorta şirketinin sigortalıyı bu yedek anahtarın araçta bulunduğu konusunda bilgilendirmesinin gerekip gerekmediği ve somut olay değerlendirildiğinde tazminat talebinin poliçe teminatı kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; 2019/4 E. sayılı içtihatların birleştirilmesi talebi üzerine İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunca 19.06.2020 günü yapılan toplantıda “5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesi ile kurulan Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin itiraz üzerine verdiği kararlardan Bölge Adliye mahkemelerinin faaliyete başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen kararlara karşı temyiz kanun yoluna başvurulması gerektiği” yönünde karar verildiği dikkate alındığında, usulüne uygun olarak verilmiş olan direnme kararı bulunup bulunmadığı ve temyiz incelemesinin Özel Dairece mi yoksa Hukuk Genel Kurulunca mı yapılması gerektiği ön sorun bulunup bulunmadığı tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
15. Bir davada tarafların ya da mahkemenin yapmış olduğu bir usul işlemi sonucu taraflardan birinin lehine (diğerinin aleyhine) doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakka usulü kazanılmış hak denir (Kuru, B: Medeni Usul Hukuku El Kitabı, C II, Ankara 2020, s.1445 vd.).
16. Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usulü kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır: Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 tarihli ve 21/9 Sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma kararına uyulmuş olmakla oluşan usulü kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır. Benzer şekilde uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir. Usulü kazanılmış hak ile ilgili olan bu ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K.; 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K.; 06.02.2020 tarihli ve 2016/21-403 E., 2020/104 K. sayılı kararlarında da kapsamlı bir biçimde açıklanmıştır.
17. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 15. maddesine göre; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay dairelerinin bozma kararlarına karşı mahkemelerce verilen direnme kararlarını inceleyerek karar vermekle görevli kılınmıştır. Aynı Kanun’un 45. maddesinde; içtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlayacağı kuralı getirilmiştir.
18. Yargıtay içtihadı birleştirme kararları ait olduğu konulardaki kesinleşmiş kararları etkilemez ise de, devam etmekte (derdest) olan bütün dava ve işlere etkilidir. İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, itiraz hakem heyeti kararlarına başvurulacak kanun yolu istinaf değil, temyiz kanun yoludur. Bu nedenle ön sorun olduğunun kabulüyle; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 27.04.2017 tarihli ve 2017/2280 E., 2017/4815 K. gönderme kararı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 02.11.2017 tarihli ve 2017/511 E., 2017/779 K. sayılı ilk kararı, istinaf kararı üzerine verilen Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 20.12.2018 tarihli ve 2018/3356 E., 2018/12591 K. sayılı bozma kararı ile bu karara karşı verilen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 18.06.2019 tarihli ve 2019/1393 E-2019/1260 K. sayılı direnme kararının ortadan kaldırılarak ve 27.04.2017 tarihli gönderme kararına konu temyiz dilekçelerinin incelenmesi amacıyla dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekmektedir.
V. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Ön sorun olduğunun kabulüne,
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 2019/4 E., sayılı dosyasında alınan karar uyarınca Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 27.04.2017 tarihli ve 2017/2280 E., 2017/4815 K., İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 02.11.2017 tarihli ve 2017/511 E., 2017/779 K., Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 20.12.2018 tarihli ve 2018/3356 E., 2018/12591 K., İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 18.06.2019 tarihli ve 2019/1393 E-2019/1260 K. sayılı kararlarının ORTADAN KALDIRILMASINA,
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 27.04.2017 tarihli ve 2017/2280 E., 2017/4815 K. sayılı gönderme kararına konu edilen temyiz dilekçelerinin (taraf vekillerinin Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince verilen karara yönelik olarak sunmuş oldukları temyiz dilekçelerinin) incelenmesi için dosyanın YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 09.07.2020 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.