
Esas No: 2010/4441
Karar No: 2010/5295
Karar Tarihi: 06.05.2010
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/4441 Esas 2010/5295 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.03.2007 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı veya tapu iptali ile yol olarak tescilini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; geçit hakkı isteminin kabulüne dair verilen 25.12.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacılar, 321, 322 ve 334 parsel sayılı taşınmazlarına ulaşmak için kadimden beri kullandıkları yolun, kadastro çalışması sırasında 323 parsel sayılı taşınmaza katıldığını ileri sürerek, davalıya ait tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesini veya davalı taşınmazından geçit hakkı kurulmasını istemişlerdir.
Davalı, davacılara ait taşınmazların yola cephesi bulunduğunu ve zemindeki yolu kendi ihtiyacı için açtığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 334 parsel sayılı taşınmazın yararına 323 parsel aleyhine geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesine dayalı geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Somut olayda, davacılar, 321, 322 ve 334 parsel sayılı taşınmazlarının mutlak geçit ihtiyacı içinde bulunduğunu ileri sürerek davalılara ait taşınmazlardan geçit kurulmasına istemişlerdir. Dosya içerisindeki pafta örneğinden, davacılara ait taşınmazların genel yola bağlantısı olmadığı, çıkmaz yola cephelerinin bulunduğundan mutlak geçit ihtiyacı içinde oldukları anlaşılmaktadır. Ayrıca, geçit ihtiyacı içerisindeki taşınmazın cephesindeki çıkmaz yol dışında, 324 ile 480 parsel sayılı taşınmazların kuzeyinden geçen, 323 parselin batı sınırından başlayan genel yolla bağlantısı bulunmayan başka bir yol bulunduğu da anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan 27.05.2007 tarihli fen bilirkişisi raporunda, geçit ihtiyacı içerisindeki 334 parsel sayılı taşınmazın genel ile bağlantısı, paftasında işaretlenmeyen, zeminde 486, 485, 487, 484 parsel sayılı taşınmazları iki kısma bölüp, 481 ile 482 parsel sayılı taşınmazların sınırından geçen fiili olarak kullanılan ve paftaya işaretli 480 ve 324 parsel sayılı taşınmazların kuzeyinden geçen çıkmaz yol ile mahkemece geçit ile yükümlendirilen 323 parsel sayılı taşınmaz ile sağlandığı görülmektedir. Geçit hakkıyla, genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısının sağlanması gerekir. Mahkemece, bu husus gözetilmeden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 06.05.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.