Ceza Genel Kurulu 2014/755 E. , 2017/126 K.
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Sulh Ceza (Kapatılan)
Günü : 03.12.2009
Sayısı : 112 - 143
Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan sanık ..."ın TCK’nun 125/1-3.a, 125/4, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 7.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin Vize (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince verilen 03.12.2009 gün ve 112-143 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 17.12.2013 gün ve 14461-32455 sayı ile;
“...Okul bahçesinde teneffüs saatinde oynayan öğrencilerin yan taraftaki kendi bahçesine topu kaçırmalarına kızan sanığın bu nedenle aynı okulun öğretmeni olan katılana tahkir edici nitelikte sözler söylemesi eyleminin kamu göreviyle ilişkili bulunmadığı ve TCK"nın 125/1. maddesinde öngörülen suçu oluşturduğu gözetilmeden, yetersiz gerekçeyle TCK"nın 125/3-a maddesiyle hüküm kurulması...” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 27.02.2014 gün ve 118031 sayı ile; “...Katılanın, ....Köyü İlköğretim Okulunda öğretmen olarak görev yaptığı sırada sanığın, okul bahçesine gelerek katılana hitaben sarf ettiği sözleri kişisel nedenlere dayanarak söylemediği ve görevli öğretmen olan katılana, görev sorumluluklarını taşımadığı ve görevini gereğince yerine getirmediğine yönelik sözlerle hakarette bulunduğu ve sanığın eyleminin TCK 125/1-3.a maddesinde yazılı görevli memura hakaret suçunu oluşturduğu,... sanığın, katılanın öğretmen olduğunu bildiği ve kendisine öğrencilerine sahip çıkmadığı ve sorumluluklarını yerine getirmediğine ilişkin açıklamalarının katılanın göreviyle ilgili olduğu ve sıfat ve hizmetinden kaynaklandığı...” düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesince 23.10.2014 gün ve 10017-30225 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Eylemin sübutuna ilişkin bir uyuşmazlık ve bu kabulde dosya kapsamı itibarıyla herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın, ilkokul öğretmeni olan katılana yönelik hakaret eyleminin, katılanın yürütmüş olduğu kamu görevinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Olay tarihinde, katılanın sözleşmeli öğretmen olarak görev yaptığı okulun bahçesinde teneffüs saatinde top oynayan öğrencilerin, toplarını bitişikte bulunan sanığın bahçesine kaçırdıkları, sanığın da bu nedenle okulun bahçesine gelerek öğrencilere kızdığı, sanığın öğrencilerine kızdığını duyan TCK"nun 6/1-c maddesi kapsamında kamu görevlisi olan katılanın okul bahçesine çıktığında, sanığın katılana "ben seni çocukların topu bahçeme kaçmasın diye kaç defa uyardım, sen çocuklarına sahip çıkmıyorsun, devamlı içerdesin, içerde ne b..k yediğiniz belli değil" diyerek hakaret ettiği anlaşılmaktadır.
Katılan aşamalarda; teneffüste okulda fotokopi çekerken okul bahçesinde oynayan öğrencilerin korkarak içeri koştuklarını görüp dışarı çıktığında, sanığın okul bahçesindeki çocuklara bağırdığını ve kendisine "ben seni çocukların topu bahçeme kaçmasın diye kaç defa uyardım, sen çocuklarına sahip çıkmıyorsun, devamlı içerdesin, içerde ne b..k yediğiniz belli değil" diyerek öğrencilerin yanında hakaret ettiğini söylemiş, öğrenci olan tanıklar ..., Mücahit Gül, Buket Duran ve ... da katılanla benzer beyanlarda bulunmuşlardır.
Sanık aşamalarda; olay tarihinde okulun bitişiğinde bulunan bahçesine öğrencilerin girdiklerini, daha önceden tanımadığı öğretmen olan katılanın yanına giderek "öğrencilere sen söylersen seni dinlerler" dediğini savunmuştur.
Hakaret suçu TCK’nun 125. maddesinde;
“(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır" şeklinde düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında hakaret suçunun temel şekli, üçüncü ve dördüncü fıkralarında ise nitelikli halleri düzenlenmiş olup, madde gerekçesinde de; "Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığıdır” şeklinde açıklama yapılmıştır.
TCK"nun "Soruşturma ve kovuşturma koşulu" başlıklı 131. maddesinin birinci fıkrasında ise; “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikâyetine bağlıdır” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, TCK"nun 131/1. maddesinde kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret dışında kalan hakaret suçlarının şikâyete tâbi olduğu açıkça ifade edilmiştir.
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hakaret suçuna ilişkin; 5237 sayılı TCK’ndaki düzenleme, 765 sayılı TCK’ndan farklı olup, 765 sayılı Kanun uygulamasında “memur” kavramına yer verilerek, memura görev sırasında herhangi bir nedenle hakaret edilmesi hali dahi nitelikli hal olarak düzenlenmiş iken, 5237 sayılı Kanunda memur kavramını da içerecek şekilde “kamu görevlisi” kavramına yer verilerek, yalnızca kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret edilmesi nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. "Kamu görevlisi" kavramı 5237 sayılı TCK’nun 6/1-c maddesinde “Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi... anlaşılır” şeklinde tanımlanmıştır.
Görev sırasında ancak görevinden dolayı olmayan hakaretler ise, 125. maddenin 1. fıkrasında düzenlenen basit hakaret olarak kabul edilerek, soruşturulması ve kovuşturulması da mağdurun şikâyetine bağlı tutulmuştur.
“Görevinden dolayı” hakaretin kabulü için; yapılan kamu görevi ile hakaret eylemi arasında nedensellik bağının bulunması gerekmektedir. Hâkim her somut olayda nedensellik bağının bulunup bulunmadığını araştırarak, sonucuna göre, eylemin, suçun basit haline mi yoksa nitelikli haline mi uyduğunu saptayacaktır. Bu saptama yapılırken, hakaret eylemlerine muhatap olan kamu görevlisinin faile karşı doğrudan veya dolaylı görev yapması koşulu aranmayacaktır. Zira, hakaret doğrudan görevle ilgili olabileceği gibi, görevin yerine getiriliş yöntemi ya da sonuçları ile ilgili de olabilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Olay tarihinde, katılanın sözleşmeli öğretmen olarak görev yaptığı okulun bahçesinde teneffüs saatinde top oynayan öğrencilerin, toplarını bitişikte bulunan sanığın bahçesine kaçırdıkları, sanığın da bu nedenle okulun bahçesine gelerek öğrencilere kızdığı, sanığın öğrencilerine kızdığını duyan TCK"nun 6/1-c maddesi kapsamında kamu görevlisi olan katılanın okul bahçesine çıktığında, sanığın katılana "ben seni çocukların topu bahçeme kaçmasın diye kaç defa uyardım, sen çocuklarına sahip çıkmıyorsun, devamlı içerdesin, içerde ne b..k yediğiniz belli değil" diyerek hakaret ettiği olayda; sınıf öğretmeni olan katılanın, yaşı küçük olan ilkokul öğrencileri üzerinde denetim ve gözetim sorumluluğunun bulunması ve bunun kesintisiz bir şekilde teneffüs sırasında da devam etmesi, sanığın katılanın öğretmen olduğunu bilmesi ve katılana karşı eyleminin katılanın yaptığı görevin yerine getiriliş biçimi ile ilgili olması karşısında, sanık tarafından söylenen hakaret içerikli sözler ile katılan tarafından ifa edilen kamu görevi arasında nedensellik bağı bulunduğu ve eyleminin TCK"nun 125/3-a. maddesinde öngörülen kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, usul ve kanuna uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 17.12.2013 gün ve 14461-32455 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Vize Sulh Ceza Mahkemesinin 03.12.2009 gün ve 112-143 sayılı hükmü usul ve kanuna uygun bulunduğundan ONANMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.03.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.