Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/4505
Karar No: 2014/7207
Karar Tarihi: 12.11.2014

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2014/4505 Esas 2014/7207 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2014/4505 E.  ,  2014/7207 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 07/11/2012
    NUMARASI : 2009/351-2012/843

    Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, borçu olmadığının tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davalılardan kooperatif ile arsa maliki A. E.P. arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin üye olduğu davalı kooperatife yükümlü bulunduğu tüm ödemelerini tamamlayarak dava konusu arsa üzerinde yapılmakta olan 8 nolu bağımsız bölümün hak sahibi olduğunu, inşaatın yapımı sırasında yaşanan aksaklıklar nedeni ile bu kez A. E. P. ile yapılan anlaşma gereğince inşaatın yapımına diğer davalı O.. K.."ın devam ederek inşaatın tamamlandığını ve dairenin müvekkiline teslim edildiğini, müvekkilinin 2002 yılından bu yana dairede oturduğunu ve tüm ödemeleri eksiksiz bir şekilde yaptığını, O.. K.. ile anlaşan A. E. P. oğlu olan diğer davalı A.. P.. vasıtası ile O.. K.. aleyhine sözleşme gereği verilmiş bulunan senetlere dayalı olarak ilamsız icra takibi başlattıklarını, kanuna ve hak sahiplerine karşı hile yolu ile A. E. P. adına kayıtlı taşınmazlar üzerine muvazaalı olarak haciz konduğunu, satış işlemlerinin sonucunda bir tek daire bile satılmaz iken dairelerde oturan ve kooperatif üyesi olan kişilerin haciz ve satış tehdidi ile korkutulmak suretiyle para tahsil edildiğini, davalılar arasında danışıklı işlemler sonucunda müvekkilinden haksız ve hukuken dayanaksız para talebinde bulunulduğunu ileri sürerek, 8 nolu bağımsız bölümün davalılardan A. E. P. adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, icra dosyasında dava konusu taşınmazla ilgili muvazaalı işlemlerin iptalini ve müvekkilinin taşınmazla ilgili olarak borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar A. E.P. ve A.. P.. vekili, müvekkili A. E. P. diğer davalı kooperatif ile arasında herhangi bir sözleşme olmadığını, müvekkilinin O.. K.. ile sözleşme yaptığını, bu sözleşme ile yükümlülüklerini yerine getirmeyen O.. K.. ile fiili ilişkinin kesildiğini, yine yüklenicinin borcuna karşılık müvekkiline verdiği senetlerin ödenmediğini, bunun üzerine müvekkili Emine"nin senetleri oğluna ciro ettiğini, oğlu olan Ahmet"in senetleri icraya koyduğunu ancak borcun bu güne kadar ödenmediğini, kooperatifin yüklenici ile hukuki olarak ilişkisini gösteren bir sözleşmenin dosyada olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Diğer davalılar, cevap vermemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; C blok 8 no"lu bağımsız bölümün davalı A. E. P. adına kayıtlı iken, dava süreci esnasında icrada satışının yapılarak davadışı N. K. adına tapuya kayıt edildiği, davacının dava konusu 8 nolu bağımsız bölümü davalı kooperatiften satın aldığı, ancak 8 no"lu bağımsız bölümün hiç bir zaman davalı kooperatif üzerine tapuya kayıt edilmediği, 15.09.1995 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin 39. maddesine göre O.. K.. tarafından bina ruhsat aşamasına geldiğinde arsanın K.. Yapı Kooperatifi"ne devredilebileceği yönünde bir düzenlemenin bulunduğu, ancak söz konusu arsanın ve arsa üzerindeki binaların O.. K.. tarafından davalı kooperatife devredildiğine dair herhangi bir kaydın dosyaya yansımadığı, yine 1995 tarihli sözleşmenin tarafı olan A. E. P.l ile O.. K.."ın 1999 yılında imzaladığı yeni sözleşme ile 1995 tarihli sözleşme ilişkisinin sonlandırıldığı, 8 nolu bağımsız bölümün satışına sebep olan takip dosyasının dayanağını oluşturan senetlerin Ayser ile Osman arasında yapılan 1999 tarihli sözleşmede verilen senetler olduğu, davacı ile davalı Ayser arasında 8 nolu bağımsız bölümün satışı hususunda herhangi bir sözleşmenin olmaması, davalı O.. K.. ile davalı kooperatif arasında anılan bağımsız bölümün satışı hususunda herhangi bir sözleşmenin olmaması, anılan bağımsız bölümün bulunduğu arsanın 1995 tarihli sözleşmenin 39. maddesi gereğince davalı kooperatife devredildiğine dair dosyaya herhangi bir delilin sunulmaması, kat mülkiyetinin kurularak 8 nolu bağımsız bölümün 2006 yılında tapuya kayıt edildiği tarihte Ayser yönünden 1999 tarihli sözleşmenin yürürlükte bulunması nedeniyle her ne kadar dava devam ederken dava konusu taşınmaz icrada satılmış ise de davanın açıldığı tarih itibariyle davacının davalı Ayser"e karşı aralarında hiç bir hukuki ilişkinin bulunmaması nedeniyle davacının dava ehliyetinin bulunmadığı, yine davalı A.. P.."in davaya konu taşınmaz üzerinde hiçbir zaman hak sahibi olmaması nedeniyle mevcut davada dava ehliyetinin bulunmadığı, yine davacının diğer taleplerinin mevcut tapu iptal ve tescil nedeniyle birlikte yürütülerek sonuçlandırılmasının mümkün olmadığı, söz konusu diğer iki talebin farklı davaların konusunu oluşturduğu gerekçesiyle, davacının tapu iptal ve tescil talebinin reddine, diğer talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacı tarafından üyeliğe bağlı olarak davalı kooperatiften konut karşılığı tazminat talep edilmesinin mümkün bulunmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2-6100 sayılı HMK"nın dava şartlarını düzenleyen 114/1-d maddesindeki dava ehliyeti, fiil ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şeklidir. Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir.
    Aynı Kanun"un 114/1-e maddesindeki dava takip yetkisi, davada taraf olan kişinin o davayı kendi adına yürütebilme ve talep sonucu hakkında kendi adına hüküm alabilme yetkisidir. (HMK 53). Sözü edilen kurum, şeklî taraf kuramının kabulünün sonucu olarak ortaya çıkmış ve sözü edilen kuramı tamamlamak amacıyla geliştirilmiştir. Davayı takip yetkisi, maddi hukuktaki tasarruf yetkisinin usul hukukundaki karşılığını oluşturur. Ayrıca, bu kavram, davada taraf olmadığı halde kanun gereği taraf gibi davranmakla görevli kılınmış olanların hukuki konumlarının açıklanmasında başvurulan bir kavram konumundadır. Kural olarak taraf ehliyeti ve dava ehliyeti bulunan kişinin taraf dava takip yetkisi vardır. Ancak bazı istisnai durumlarda davada taraf olarak gösterilen kişinin taraf ve dava ehliyeti olmasına rağmen dava takip yetkisi olmayabilir. Örneğin hakkında iflas kararı verilen kişinin taraf olduğu hukuki davalarda da istisnai durumlar dışında davayı takip yetkisi iflas idaresine aittir.
    Taraf sıfatı (husumet) ise, maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usulî hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usûli bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. HMK"nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, taraf ehliyetine de sahiptir. Buna göre tüm insanlar, hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyetine sahiptir. Dava ehliyeti ise, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. (HMK"nın 51) Fiil ehiyetine sahip olan kişi, dava ehliyetine de sahiptir ve davayı yürütebilir, usûl işlemlerini yapabilir. Reşit olan ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine sahiptir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, "sıfat" yerine "husumet" terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re"sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin, ileri sürülme zamanı Yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def"i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re"sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.
    Mahkemece hükmün gerekçe kısmında davacının davalı A.E.P. karşı aktif husumet, davalı A.. P.."in ise pasif husumet sıfatı bulunmadığının belirtilmesi gerekirken, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde dava ehliyetlerinin bulunduğu gözardı edilerek, dava ehliyetlerinin bulunmadığından sözedilmesi doğru olmamış ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK"nın 438/ son maddesi uyarınca gerekçesi kısmen değiştirilerek onanması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı benette açıklanan nedenlerle kararın kısmen değişik gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi