11. Hukuk Dairesi 2016/99 E. , 2016/6015 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19/03/2015 tarih ve 2013/956-2015/362 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin davalı banka şubesinden konut kredisi kullandığını, davalı bankanın, kredinin kullanıldığı tarihten itibaren her yıl hayat sigortasını yenilediğini, müvekkillerinin, murislerinin vefat ettiği 22.03.2013 itibariyle hayat sigorta poliçesini davalı bankanın yenilenmediğini öğrendiklerini, sigorta ettiren konumundaki davalı bankanın poliçeyi yenileme hususunda bildirimde bulunmadığını, davalı bankanın bildirim yükümlülüğü olduğunu, gerekirse poliçeyi yenileyip poliçe bedelini kredi alacağından tahsil etmesi gerektiğini ileri sürerek, 100.000 TL"nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacılar murisinin 21.12.2009 tarihinde Konut Finansman Kredisi imzaladığını, sözleşmenin 13. maddesi uyarınca kredili müşterinin sigortayı yenileme, primlerini ödeme yükümlülüğü altında olduğunu, sözleşmede bu konuda müvekkiline bir sorumluluk yüklenmediğini, müvekkilince de poliçe hiç yenilenmediği için böyle bir güven de uyandırılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, konut kredilerinde hayat sigortasının zorunlu değil ihtiyari olduğu, davalı bankanın resen kredi kullanan adına hayat sigortası yapma veya yenileme mecburiyeti ve yükümlülüğü bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, konut kredisiyle bağlantılı yaptırılan hayat sigorta poliçesinin yenilenmemesi nedeniyle uğranılan zararın davalı bankadan tahsili istemine ilişkindir. Dava konusu somut olayda, temel ilişki davalı banka ile imzalanan konut kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 10. maddesi uyarınca söz konusu kredi sözleşmesi tüketici kredisi kapsamında kaldığından davaya bakmakla da tüketici mahkemesi görevlidir. Mahkemece, görev hususu resen gözetilerek dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden iadesine, 01/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.