17. Ceza Dairesi 2015/9058 E. , 2016/1984 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : İşyeri dokunulmazlığını ihlal, mala zarar verme, hırsızlık
HÜKÜM : Temyiz talebinin reddi
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık ..."ın yokluğunda verilen mahkemenin 03.04.2008 gün, 2007/556 Esas, 2008/226 Karar sayılı kararında "... sanığın yokluğunda, talebe uygun olarak C.Savcısı ... ... huzurunda, tebliğden ve tefhimden itibaren 7 günlük süre içinde temyizi kabil ve Yargıtay inceleme yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı" açıklamasına yer verildiği, sanık ..."a gerekçeli kararın bildirdiği son adrese 05.05.2008 tarihinde “birlikte oturan kardeş... imzasına” tebliğ edildiği, sanığın 03.01.2011 tarihli dilekçesinde, yeni CMK"nın 102. maddesindeki salıverilme yasasından faydalanmak istediğini beyan ettiği, mahkemenin 07.01.2011 tarihli ek kararı ile ilgili düzenlemenin sanık hakkında uygulanamayacağından bahisle talebin reddine karar verildiği ve bu kararın 19.01.2011 tarihinde sanığa tebliğ edildiği, sanığın 05.08.2011 tarihli dilekçesinde, gerekçeli kararın yüzüne okunmadığını, kendisine tebliğ edilmediğini, temyiz hakkının elinden alındığını, bu nedenle infazın durdurularak dosyanın temyiz edilmesini ve mağduriyetinin giderilmesini talep ettiği, mahkemenin 09.08.2011 tarihli ek kararı ile sanığın bir haftalık temyiz süresi geçtikten sonra talepte bulunduğundan bahisle temyiz talebinin reddine karar verildiği ve bu kararın sanığa 16.08.2011 tarihinde tebliğ edildiği, sanığın 17.08.2011 tarihli dilekçesinde 09.08.2011 tarihli kararın itirazen incelenerek infazın durdurulmasını talep ettiği, mahkemenin 19.08.2011 tarihli ek kararı ile talebin reddi ile infazın devamına karar verildiği ve dosyayı temyiz incelemesi için Yargıtay"a gönderildiği,
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 13.03.2012 gün ve 2011/386-2012/99 sayılı kararında açıklandığı üzere, her ne kadar kararda başvurulacak yasa yollarına ilişkin bildirimde, sürenin başlangıcının "tebliğ ve tefhim" şeklinde gösterilmesi nedeniyle bildirimin eksik ve yanıltıcı olduğu, bu durumun eski hale getirme nedeni olarak kabulü ile temyiz başvurusunun süresinde yapıldığı ileri sürülebilirse de, yoklukta verilen hükme ilişkin olarak temyiz süresinin, sanığın bu hükmü usulüne uygun olarak öğrenmesi yani tebliğle işlemeye başlayacağı açık olduğundan, bildirimde ayrıca "tefhim" kelimesine de yer verilmesinin, sanık açısından yasa yolu süresinin tebliğ ile işlemeye başlayacağı gerçeğini değiştirmeyeceğinden ve sanığın yokluğunda verilen hükmün, 7201 sayılı Tebligat Kanun hükümlerine uygun olarak tebliğ edildiği ancak sanığın bir haftalık yasal süre geçtikten sonra temyiz talebinde bulunduğu anlaşıldığından, tebliğnamede mahkemenin vermiş olduğu temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararın kaldırılması ve temyiz talebinin süresinde olduğuna ilişkin düşünceye iştirak edilmemiştir.
Gerekçeli kararın, sanığın bildirdiği son adrese 05.05.2008 tarihinde “birlikte oturan kardeşi ... imzasına” tebliğ edildiği, sanığın 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi delaletiyle halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nun 310/1. maddesinde öngörülen 1 haftalık yasal süreden sonra 05.08.2011 tarihinde kararı temyiz ettiği, bu nedenle mahkemenin red kararına karşı sanık ..."ın temyiz nedeni yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan 09.08.2011 tarih, 2007/556 E., 2008/226 K. Ek karar sayılı temyiz talebinin reddine ilişkin kararın tebliğnameye aykırı olarak ONANMASINA, 18.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.