23. Hukuk Dairesi 2017/2336 E. , 2020/3485 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esastan reddine yönelik verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Avukat ... gelmiş, tebligata rağmen başka gelen olmadığı anlaşılmakla, duruşma isteminden vazgeçilmesi nedeniyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya evrak üzerinde incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin yüklenicisi olan diğer davalı ... C Blok 29 ve 30 nolu daireleri satın aldığını, satış sözleşmede davalı kooperatife karşı bir sorumluluğu olmadığının kararlaştırıldığını, 26.03.2009 tarihli genel kurulda davalı şirketin davalı kooperatiften 2.500,00 TL alacağının olduğunun ifade edildiğini, buna karşılık yükleniciye 99.000,00"er TL"den kooperatif dairelerinin verildiğini, bu kayda güvenerek müvekkilinin davalı yüklenici şirkete satış bedeli olarak 175.000,00 TL ödemiş olduğunu, müvekkilinin satın almış olduğu dairelerin teslim edilmediğini, bugüne kadar çeşitli bahanelerle oyalandığını, müvekkilinin satış tarihiden sonra kooperatife ortak yapıldığını, davalıların şebeke halinde dolandırıcılık suçu işlediklerini davalı kooperatifin kendisine satılan daireleri başkalarına tahsis ettiğini, kooperatif yönetim kurulu başkanı ve yüklenici firma yetkilisinin akraba olduklarını, birlikte hareket ederek haksız kazanç ağladıklarını ileri sürerek, müvekkilinin satın almış olduğu dairelerin tapu iptali ile tesciline, bunun mümkün olmaması halinde dava tarihindeki bedellerinin ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalı yüklenici şirket arasında düzenlenmiş olan 10.06.2009 tarihli iki adet satış sözleşmesi ile C Blok 29 ve 30 nolu dairelerin davacıya satıldıkları, bu sözleşmelerde davalı kooperatif taraf olmadığından söz konusu sözleşmelerin kooperatif tarafından yapılmış bir tahsis sözleşmesi niteliğinde olmadığı, kaldı ki davacı ile davalı yüklenici şirket arasında yapılan bu sözleşmelerin şekli şartlara uygun gerekli gayrimenkul satış sözleşmesi olmadığı gibi satış vaadi sözleşmede olmadıkları, ancak kooperatifin 30.08.2009, 19.12.2009 ve 12.03.2011 tarihli genel kurul hazirun cetvellerinde davacının da isminin mevcut olması sebebiyle davacının davalı kooperatif ortağı olduğunun anlaşıldığı, yapı kooperatiflerinde ortakların kooperatif yüklenicilerinden daire olmaları ve bu sebeple kooperatif ortağı olmalarının mümkün olacağı, bu tip ortakların inşaat giderlerine katılmayacağı, ne varki davacının satın aldığını iddia ettiği dairelerin kooperatif tarafından yükleniciye bırakılan dairelerden olup olmadığının belli olmadığı, yani paylaşım konusunda kooperatif ile yüklenici şirket arasında geçerli bir anlaşmanın bulunmadığı, nizalı dairelerin tapuda davalı kooperatif adına kayıtlı olup, dava dışı 3. kişiler adına tahsisli oldukları, dolayısıyla bu davada verilecek olan kararın dava dışı 3. kişilerin hukukunu da yakından ilgilendireceği, davacı tarafça 3. kişiler yönünden dahili dava işlemlerinin yerine getirilmediği, yargılama boyunca kooperatif ile yüklenicisi olduğu belirtilen davalı şirket arasındaki inşaat sözleşmesinin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla davalı kooperatifin yüklenici ile inşaat sözleşmesi yaptığı ve bazı dairelerin yükleniciye bırakıldığı konuları belli olmadığı gibi, hangi dairelerin yükleniciye ait olduğu hususunda da kanıtlanamadığı, böyle bir inşaat sözleşmesi ortada olmadığı sürece yüklenicinin herhangi bir kooparetif sahip olamayacağının açık olup, mevcut olmayan bir dairenin de satışından bahsedilemeyeceği, davalı kooperatifin yüklenici firmayla hiçbir daire tahsisi anlaşması yapılmadığını ve ancak bazı firmalarla Borter sözleşmesi yapılara iş karşılığı 3. şahıslara daire devredildiğini ifade ettiği, kooperatif dairelerinin Borter sözleşmesine konu edilemeyeceği, bu sebeple de Borter sözleşmesine dayanarak şirket veya şahısların hak talep edemeyecekleri, ne varki geçersiz olmakla birlikte sunulan Borter sözleşmesinde dava konusu dairelerin dava dışı 3. şahıslara ait oldukları, davalı kooperatif ortağı olan davacının, daire tahsisi isteyebilmesi için kooperatife karşı yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiği, ancak davacının bu durumu ispatlayamadığı, kaldı ki davalı yükleniciden satın almış olduğunu iddia ettiği dava konusu dairelere yüklenicinin malik olmadığı, dolasıyla davacının davalı yüklenici şirketten ancak satın aldığını iddia ettiği 2 daire bedelini talep edebileceği, davacının diğer taleplerini ve diğer davalılara karşı iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne dair verilen karara yönelik davacının istinaf başvurusu "davacının, gerçek kişilerin sorumluluğuna dair somut bir delil ibraz etmediği gibi, geçersiz bir sözleşme ile ancak verilenleri talep etme hakkı olan davacının talebini de geçersiz sözleşmenin muhatabına yöneltip, isteyebileceği" gerekçesiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesince esastan reddolunmuştur.
Bu kez, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi kararına ilişkin davacı vekilinin tüm temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğininde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 09.11.2020 tarihinde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.