23. Hukuk Dairesi 2014/6643 E. , 2014/7154 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 08/12/2010
NUMARASI : 2008/19-2010/335
Taraflar arasındaki itirazın iptali ve alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün asıl ve birleşen davada davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. Ö.. M.. gelmiş, davalı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Asıl davada davacı vekili, davalının genel kurul kararları ile belirlenen borcunu ödemediğini, hakkında başlatılan icra takibine karşı da haksız olarak itirazda bulunduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, birleşen davada ise 17.175,00 TL alacağın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacı kooperatifin ortağı iken 01.04.2004 tarihinde ortaklıktan istifa ettiğini, ayrılma sırasında düzenlenen ibranamedeki miktarın ödenmesi sonucu davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, verilen ibranamenin geçerli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay Yüksek 11. Hukuk Dairesince, ayrılan ortaklara farklı bir statü sağlayan söz konusu ibranamenin düzenlenmesi hususunda yönetim kuruluna önceki genel kurullarda açık bir yetkinin verilip verilmediği, verilmemiş ise ibranameden sonraki düzenlenen genel kurullarda bu hususun genel kurulda görüşülerek bu şekilde bir ortaklıktan çıkışın genel kurul tarafından kabul edilip edilmediğinin araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak ve birleştirilen davada yapılan yargılamada, dava konusu itirazın iptali ve alacağın dayanağı 16.10.2004 tarihli genel kurul kararı ve müteakip genel kurullarda alınan kararların ve ihdas edilen borçların yok hükmünde olduğu, davalı ortak yönünden hiç bir hukuki sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
Asıl dava, 16.10.2004 tarihli genel kurul kararı uyarınca aidat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, birleşen dava ise bakiye alacağın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece asıl davada daha önce verilen hüküm 11. Hukuk Dairesince bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gerekleri yerine getirilmemiş, bozmada belirtilen hususlar tam araştırılmadan ve denetime elverişli rapor alınmadan asıl ve birleşen davada hüküm kurulmuştur.
Bir kooperatif ortağı, istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 16/son maddesi uyarınca sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarih itibariyle bu şekilde sağlanması gerekir. Kural olarak ortak, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği inşaat finansmanı ve genel giderlere ilişkin aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş ya da ihraç edilmiş olsa dahi istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar doğan kısmından sorumludur. Davanın salt istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden önce ya da sonra başlatılması olgusu, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden önce doğan bu sorumluluğu kaldırmaz. Nitekim, anılan Kanun"un 27/son cümlesinde, ortaklığın düşmesinin ortağın anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir.
İstifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihten sonra doğan aidat borçlarından ortak sorumlu değil ise de, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden sonra daireyi kooperatife geri vermesi gerekirken vermeyip, kullanmaya devam etmiş ve/veya genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden ve dairede oturmasının karşılığı olan ecrimisil alacağından talep halinde sorumlu olacaktır. Bu durumda, dava yahut takibe konu alacaklar istifanın ulaşması ya da ihracın kesinleşmesi tarihinden önce doğmuş ise, inşaat finansman ve ayrıca genel giderlerden genel kurulda kararlaştırılan temerrüt faizi ile birlikte üye sıfatıyla sorumlu olduğu benimsenmeli, davalının istifasından ya da ihracın kesinleşmesinden sonraki döneme ait olması durumunda ise, takipte istenen "aidat alacağı" kapsamında hangi kalemlerin yer aldığı tesbit edilerek kooperatif hizmetlerinden yararlanma söz konusu ise bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden yasal oranda temerrüt faiziyle birlikte olmak üzere BK"nın vekaletsiz iş görme hükümlerine göre talepte bulunulabileceği ilke olarak kabul edilmelidir.
Her üye, üye olurken, üyeliğinin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar devam edeceğini bilmekte olup, aidat ödemelerini ihracın kesinleşmesine ya da noterden gönderdiği istifanın tebliğine kadar yapması ve kooperatifin hesabına aktarması tüm ortakların yararına olup, eşitlik ilkesinin de bir gereğidir.
Davacının, davalının istifasının kesinleşmesinden önce doğmuş aidat borçları için dava açmasında hukuki yararı vardır. Zamanında ödense idi kooperatifin kasasına girecek olan aidatın, çıkma payının 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 17/1. ve anasözleşmenin 15/1. maddesi uyarınca ihracın kesinleştiği yılın bilançosunun 2005 yılında toplanan genel kurulda onaylanması suretiyle kesinleşmesini izleyen bir ayın sonunda muaccel olduğu tarihe kadar, kasada beklemesinde ve nemalanmasında tüm ortakların yararı bulunduğu kuşkusuzdur. Ortak ile kooperatif arasında istifanın ulaştığı tarih itibariyle hesaplaşma yapılması gerektiği gibi, çıkma payının ödenmesi sırasında hesaplaşma tekrar gerçekleşecek olup, esasen ortağın çıkma payını talep edip etmeyeceğinin, bu talebin zamanaşımına uğrayıp uğramayacağının henüz belli olmadığı bir aşamada açılan davada hukuki yarar vardır ve aidat borcunun çıkma payı olarak tekrar ortağa iade edileceğinden bahisle takipte hukuki yarar bulunmadığı sonucuna varılamaz. Aynı Kanun"un 17/son maddesi varılan bu sonucu bertaraf eden bir düzenleme değildir.
Somut olayda, asıl ve birleşen dava tarihleri öncesinde davalının 05.04.2004 tarihinde istifa ettiği, aynı gün ibralaşıldığı, davalının istifasından önce, genel kurul harici olarak kooperatife 25.500,00 TL aidata itiraz etmeyerek ödediği, 25.500,00 TL’lik aidatın 26.06.2004 tarihli genel kurulca benimsendiği, öte yandan 16.10.2004 tarihli genel kurul kararı ile ortaklıktan istifa eden ortaklar dahil, her ortaktan aylık 2.000,00 TL olmak üzere, 24.000,00 TL tahsil edilmesi yönünde karar alındığı, bu genel kurul kararına dayalı olarak bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, mahkemece, davacı kooperatifin tüm kayıt, defter, belge ve dayanakları ile 16.10.2004 tarihli genel kurula kadar olan döneme ilişkin kooperatifin 2003 yılı bilançosu, gelir-gider cetvelleri, yönetim ve denetim kurulu raporlarının öncelikle kooperatiften istenilmesi, ibraz edilmezse kooperatifin adresinde incelenmesi için keşif yapılması, buna rağmen inceleme yapılamaz ya da defter ve belgelere ulaşılamaz ise ilgili Ticaret Sicil Memurluğu"ndan ya da anasözleşmenin 41. maddesi gereğince Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü"nden celp edilerek, kooperatif konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılması, davaya konu edilen alacağın, davalının istifasından önceki döneme ait inşaat finansmanı ve/veya genel giderlere ilişkin olup olmadığı, şayet istifa ettiği ve bu nedenle konutu iade etmesi gerektiği halde iade etmeyip, konutunu kullanmaya devam etmiş ve genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlere ya da dairede oturmasına bağlı ecrimisil alacağına ilişkin olup olmadığı üzerinde durularak belirlenmesi, 16.10.2004 tarihli genel kurul toplantısında ayrılanlar dahil her bir ortağın 20.11.2004 tarihinden itibaren oniki eşit taksitle toplam 24.000,00 TL ödenmesine ilişkin 2 no’lu gündem maddesinin bu açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmesi ve bu ödemeyi gerekli kılan borcun davalının ortaklıktan ayrılmasından önceki döneme ait olması halinde, davalının davacı kooperatife istifadan sonra ödediği anlaşılan 25.500,00 TL"nin 20.11.2004 tarihine taşınarak güncellenmesinden sonra dahi kooperatif borçlarından dolayı payına isabet eden bakiye borcunun kalıp kalmadığının irdelenip, taraflar arasında düzenlenen ibranamenin davalı ortağın kooperatif borcundan dolayı ödenmesi gereken payını hakkaniyet ve eşitlik ilkesine göre yansıtıp yansıtmadığının ve ayrılan ortakların ibranameye konu ödemeler dışında kooperatife borçlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesinden sonra davalının davacı kooperatife borcunun olup olmadığı ve varsa miktarı saptanarak oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, asıl ve birleşen davanın bu çerçevede ele alınmaması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün asıl ve birleşen davada davacı yararına BOZULMASINA, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.