13. Hukuk Dairesi 2018/141 E. , 2019/7874 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının davalı vekilince murafaa talepli olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Murafaa için belirlenen günde davalı ... Yat. Ort. A.Ş. vekili avukat ... ile davacı vekili avukat ... geldi. Hazır olan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra kararın açıklanması başka bir güne bırakıldı. Yapılan incelemede temyiz dilekçesinin süresinde verildiğinin anlaşılması üzerine gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı şirketten ... ili, ... İlçesi, ... Mah. 1452 ada, 110 parsel, B-Blok, Kat:5, 10 numaralı daireyi, kendisine örnek dairenin gösterildiğini ve aynı özellikleri taşıyacağının söylenmesi üzerine inşaat halindeyken ve 06.03.2014 tarihinde 560.000,00.-TL"ye satın aldığını, eşinin dairenin son halini görmek için binayı gezdiğinde mutfak ve tavanda hacimsel küçülmelerin olduğunu, estetik olarak kötü göründüğünü, genel olarak konut projelerinde banyo ve tuvalet mahallerinin düşey olarak alt alta gelmesi ve salon ile mutfakta asma tavan olmaması gerektiğini, davacının söz konusu ayıbı görür görmez davalı şirkete ihtarname çektiğini, matbu ve tek taraflı olarak davalı lehine hükümler içeren satış vaadi sözleşmesinin haksız şart niteliğinde olduğunu, sulh hukuk mahkemesinde yaptırdıkları delil tespitine göre taşınmazın değerinde büyük oranda düşme olduğunu ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak şimdilik 10.000,00.-TL olmak üzere dava konusu taşınmazda meydana gelen değer kaybının ve tespit dosyasında yapılan yargılama giderlerinin tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında talebini 67.760,00.-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı, davacıya örnek dairenin bire bir aynısının taahhüt edilmediğini ve teslim edilen dairenin ayıplı olmadığını, davacıya bu hususu 23.07.2015/220 tarih ve sayılı yazıyla açıkladıklarını, sözleşmenin 14.5. maddesinde konut projesinin yapımı sırasında yönetimsel ve teknik zorunluluk sayılacak hallerde her türlü değişikliğin yapılabileceğinin belirtildiğini, dairenin davacıya 26.10.2015 tarihinde teslim edildiğini, tespit davasında alınan raporun taraflı, eksik, fahiş olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi"nce, davanın kabulü ile 10.000,00 TL."nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile, 57.760,00 TL."nin ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hükme karşı davalı istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi"nce İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davalı taraftan satın aldığı daire içindeki hacimsel küçülme nedeni ile ortaya çıkan bedel farkının (semen tenzilinin )ödetilmesi isteğine ilişkindir. Ayıplı imalatlar ile eksik imalatlar açısından satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde; doktrinde, “mutlak metod”, “nisbi metod” ve “tazminat metodu” adıyla bilinen değişik görüşler mevcutsa da, gerek Dairemiz gerekse Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan “nispi metod” olarak adlandırılan hesaplama yöntemi benimsenmektedir. (Bkz. 13.HD. T.26.12.1997, E.1997/7580; K.1991/10870) Bu metoda göre; satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenmektedir. Başka bir ifade ile satılanın, tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile, mevcut ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmaktadır.
Mahkemece, hükme esas alınan 3.1.2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; her ne kadar nisbi metoda göre dairedeki kusurlar nedeni ile serbest satış bedelinde %12,10 azalma olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmişse de, 8.6.2016 tarihli bilirkişi kurulu raporunda da, aynı metoda göre hesaplanan değer azalmasının 37.334,00 TL olduğu rapor edilmiştir.
HMK"nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.
Bu bağlamda, mahkemece hükme esas alınan rapor ile alınan diğer bilirkişi kurulu raporu arasında çelişki bulunduğu ve Mahkemece bu raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve gerekçeleri de izah edilmeden ilk bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece her iki bilirkişi raporu arasındaki çelişkiyi gidermek ve yukarıda açıklanan nisbi metod usulleri gözetilmek suretiyle ayrıntılı ve gerekçeli şekilde gerektiğinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi ve verilen karara karşılık, Bölge Adliye Mahkemesi"nce, bu hususa yönelik davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince davalının temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ BOZULMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 2.037,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 27/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi