
Esas No: 2016/7329
Karar No: 2016/6659
Karar Tarihi: 15.06.2016
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2016/7329 Esas 2016/6659 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 106 ada 251, 253 ve 255 parsel sayılı 4.821.96, 8.279,38 ve 2.069,08 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 2000 yılından beri 2/36"şar hissesi ... evlatları ..., ..., ..., 3/36"şar hissesi ... evlatları ..., ..., 6/36"şar hissesi ... oğlu ..., ... kızı ..., ... kızı ... ve ... oğlu ..."ın cevizlik vasfıyla kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla 106 ada 255 parsel adına tespit ve tescil edilmiş, 106 ada 251 ve 253 parsellerin tespiti ise kesinleşmemiştir. Davacı ..., irsen intikal, satın alma ve taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 106 ada 251, 253 ve 255 parsel sayılı, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi gereğince adına orman sınırları dışına çıkarılan davaya konu taşınmazların tamamının; davacı ..."ın zilyetliğinde olduğunun tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili ile davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... tarafından temyiz edilmiştir.
1- Çekişmeli 106 ada 251 ve 253 parsel sayılı taşınmazlara yönelik yapılan temyiz incelemesinde; mahkemece işin esasına girilerek çekişmeli taşınmazların davacıya miras yoluyla intikal ettiği ve babasının ölümünün ardından davacının kullanımında olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne dair yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ne var ki, çekişmeli taşınmazlar hakkında davanın açıldığı 18.01.2013 tarihinde, askı ilan süresi içinde Kadastro Mahkemesinde yine iş bu dosya davacısı ... tarafından kullanıcı şerhine yönelik olarak açılan ve derdest olan ... Kadastro Mahkemesi"nin 2012/209 Esas sırasında kayıtlı dava mevcut olduğuna göre, dava tarihi itibari ile kadastro tespitinin kesinleştiğinden söz edilemez. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, re"sen gözetilmesi zorunludur. Hal böyle olunca; mahkemece, görevsizlik kararı verilerek dosyanın Kadastro Mahkemesine gönderilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
2- Çekişmeli 106 ada 255 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz incelemesine gelince; Dava; 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanun"un 8. maddesi ile eklenen Ek-4. maddesine göre yapılan ve kesinleşen kullanım kadastro tespitine itiraz niteliğindedir. Davacı, çekişmeli taşınmazın babası ... tarafından ihya edildiğini, babasından kendisine kaldığını, üzerindeki ceviz ağaçlarını kendisinin diktiğini ve taşınmazın kendi fiili kullanımında olduğunu belirterek sadece kendisi adına zilyetlik şerhi verilmesi istemiyle dava açmış; davalı taraf ise, çekişmeli taşınmazın kök muris ..."ten geldiğini, davacının babası ile birlikte kendi kullanımlarının da olduğunu ve davacının sadece miras hakkının bulunduğunu savunmuşlardır. Mahallinde yapılan keşif anında ise, çekişmeli taşınmazın ..."in kullanımında iken ölümü ile davacının kullandığını beyan eden olduğu gibi, kök murise aitken, sağlığında oğulları ... ve ..."e bağışladığını, onların kullandığını, ikisi de ölünce davacının kullandığını beyan eden de olmuştur. O halde ihtilaf, çekişmeli taşınmazın kök muris ..."ten mi geldiği, yoksa davacının babası ... tarafından mı ihya edilerek kullanılmaya başlandığı ve davacıya kullanımın ne şekilde intikal ettiği noktalarında toplanmaktadır. Mahkemece, bu doğrultuda yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşabilmek için, mahallinde tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, HMK"nın 31. maddesi uyarınca Hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında gerektiğinde tutanak bilirkişileri de tanık olarak çağrılmak suretiyle taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmaz üzerindeki kullanımın kimden geldiği, kimden kime ne şekilde intikal ettiği, kimin, ne sıfatla ve ne şekilde kullandığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı beyan alınmalı, beyanlar arasında doğabilecek çelişkiler usulünce giderilmeye çalışılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine,
15.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.