17. Hukuk Dairesi 2014/9748 E. , 2017/1130 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından katılma yoluyla ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, davalıların sürücüsü, maliki ve zorunlu trafik sigortacısı olduğu aracın yaya olan müvekkiline ağır kusurlu olarak çarpması sonucu müvekkilinin sol ayağından ve başından ağır yaralandığını, sol ayağına platin takıldığını, başına dikiş atıldığını, 2-3 ameliyat olmasına rağmen yeniden ameliyat olması gerektiğini, ayağının henüz iyileşemediğini, baston kullandığını, ayağının sürekli alçıya alındığını, mali müşavir olan müvekkili özel bir şirkette çalışırken, kaza tarihinden beri çalışamaz hale geldiğini, mesleki kariyerinin olumsuz etkilendiğini, tedavi masraflarının bir bölümü ... tarafından karşılanırken bir bölümünün özel olarak karşılandığını, kaza nedeniyle müvekkilinde kalıcı hasarlar oluştuğu gibi, ilerleyen yıllarda tedavi için masraflar yapması gerektiğini, elem çektiğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin çalışamadığı günler ile kalıcı sakatlık nedeniyle sürekli işgöremezlik tazminatı, yaptığı ve ileride yapacağı olası tedavi giderlerine karşılık 3.500,00 YTL maddi tazminat ile 10.000,00 YTL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini 81.773,43 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı ...Ş. vekili, müvekkilinin sigortalısının kusuru oranında ve bedeni hasarlarda kişi başına azami 50.000,00 YTL ile sınırlı sorumlu olduğunu, manevi tazminatın sigorta kapsamı dışında tutulduğunu, davacıya ne kadar ödeme yapıldığı hususunun Sosyal Güvenlik Kurumu"ndan sorulması ve tenzil edilmesi gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, kazada müvekkilinin kusuru bulunmadığını, müvekkilinin babasının üzerindeki 300 YTL"yi davacının eşine verdiğini, davacının müvekkilinin babasının 3.000 YTL teklifini az bulup kabul etmediğinden anlaşamadıklarını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Tic. A.Ş. vekili, aracın 29.12.2004 başlangıç tarihli uzun dönem araç kiralama sözleşmesi ile dava dışı ... ... İlaç ve Tic. A.Ş."ye kiralandığını, davanın bu şirkete ihbarı gerektiğini, kiracının sorumlu ve işleten sıfatına haiz olduğunu, talebin fahiş olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının davasının kısmen kabulüne, ıslahla birlikte; 81.773,43.-TL maddi tazminatın davalı ..."dan olay tarihi olan 26.11.2005 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte (davalı ...den poliçedeki limiti ile sınırlı olarak ve dava tarihi olan 22.06.2006 tarihinden itibaren yasal faizi ile sorumlu olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 4.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 26.11.2005 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan tahsili ile davacıya verilmesine, davalı ... Tic. Ltd. Şti hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından katılma yoluyla ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın (aşağıda (3) no’lu bentte belirtilen husus dışında) hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve manevi tazminatın takdirinde B.K.nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davacı vekilinin ve davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK.nun hükümlerine göre, trafik kaydı "işleten"i kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, "İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır." şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devredilmesi halinde( kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay"ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, kaza tarihi 26.11.2005 olup 23.12.2004 tarihli adi yazılı kira sözleşmesine göre kazaya neden olan davalı ... Tic. A.Ş.’nin maliki olduğu araç 29.12.2004-29.12.2006 tarihleri arasında 24 ay süreyle ihbar olunan ... ... İlaç ve Ticaret A.Ş. tarafından kiralanmış olup, bu sözleşmenin geçerli olduğunun kabulü halinde işleten sıfatının kiracıya geçtiğinin de kabulü gerekir.
O halde mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler de göz önünde bulundurularak, bahsi geçen adi yazılı kira sözleşmesine göre davalı araç maliki Gerçek Otomobilcilik San. ve Tic. A.Ş. aracını ihbar olunan ... ... İlaç ve Ticaret A.Ş.’ye kiraladığına göre, taraflar arasında tanzim edilen adi yazılı kira sözleşmesinin uzun süreli ve 3. kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin Maliye ve Vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, davalı şirketin işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın davalı şirket bakımından pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi doğru görülmemiştir.
3-Dava dilekçesinde davacının özel bir şirkette mali müşavir olduğu belirtilmiş,... Madencilik San. ve Tic. A.Ş.’den gelen bordro örneğine göre davacının muhasebe müdürü olarak Nisan ayı 2008 maaşının yan ödemelerle (yol, yemek vb.) birlikte 2.250 TL (brüt asgari ücretin 3,698 katı) olduğu bildirilmiş, mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda 26.11.2005 tarihinde meydana gelen davaya konu trafik kazası için bordroda davacının nisan 2008 tarihi için bildirilen maaşı asgari ücrete oranlanmak suretiyle hesaplama yapılmıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece davacının kaza tarihinde çalıştığı işyeri davacıdan sordurularak kaza tarihi itibariyle ve geriye doğru 4-5 aylık maaş bordrosu ilgili işyerinden getirtilmek, Sosyal Güvenlik Kuruluşundan karşılaştırılmak suretiyle aynı bilirkişiden ek rapor aldırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ... davalı ..."a geri verilmesine 07/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.