13. Ceza Dairesi 2017/1284 E. , 2017/1400 K.
"İçtihat Metni"Hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından suça sürüklenen çocuk ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/1-b, 116/2, 31/3 (iki kez), 62 (iki kez) ve 52/2. maddeleri uyarınca 1 yıl 1 ay 10 gün hapis ve 2.000,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, aynı Kanun"un 51. maddesi uyarınca hapis cezasının ertelenmesine dair Suşehri Asliye Ceza Mahkemesinin 05/02/2015 tarihli ve 2013/181 esas, 2015/60 sayılı kararına karşı, Adalet Bakanlığı"nın 05.01.2017 gün ve 94660652-105-28-15560-2015-Kyb sayılı yazısı ile kanun yararına bozma ihbarında bulunulduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 25.01.2017 gün ve 2017/3893 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,
MEZKUR İHBARNAMEDE;
Dosya kapsamına göre;
1- Her ne kadar, suça sürüklenen çocuğun yargılama konusu suçları daha önce hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresinde işlemiş olması nedeni ile yasal şartları oluşmadığı gerekçesine dayanılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de, yargılama konusu olayda suç tarihinin 08/05/2013 olması karşısında suça sürüklenen çocuk hakkında lehe olan kanunun uygulanması gerektiği ve buna göre 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik 231/8. maddesinde yer alan "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez." şeklindeki düzenlemenin uygulanamayacağı cihetle, suça sürüklenen çocuğun daha önce kasıtlı bir suçtan mahkumiyetinin bulunmaması, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmesi ve suç nedeni ile oluşmuş bir zarar da bulunmaması karşısında yalnızca "yargılama konusu suçları daha önce hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresinde işlemiş olması nedeni ile yasal şartları oluşmadığı" gerekçesine dayanılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesinde,
2-Suça konu müştekiye ait çantanın müştekinin çalışmakta olduğu orman işletme şefliğinde bulunan bir masanın üzerinden mesai saatleri içinde alınması suretiyle atılı suçların işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, müştekinin çantasının yerinde olmadığını fark etmesi üzerine poliste verdiği ifadesinde "orman işletme şefliğine giren üç çocuktan şüphelendim" şeklindeki beyanı nazara alındığında, suça sürüklenen çocuklar orman işletme şefliğine girdiklerinde kendilerine müdahale edilmediği anlaşılmakla, somut olayda suçun gerçekleştiği yerin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 116/2. maddesi uyarınca açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerlerden olduğu cihetle, unsurları oluşmayan işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan beraatı yerine yazılı şekilde karar verilmesinde,
3-Suşehri Asliye Ceza Mahkemesinin 14/12/2015 tarihli ve 2013/181 esas, 2015/60 karar sayılı ek kararında, suça sürüklenen çocuk hakkında bir başka dosya sebebiyle Adli Tıp Kurumu"ndan aldırılan raporda adı geçenin 5237 sayılı Kanun"un 32/2. maddesinden istifade edeceğinin bildirildiğinin karar altına alındığı belirlendiğinden, bu halin suça sürüklenen çocukta tespiti halinde zikredilen madde gereğince ceza indirimine hak kazanacağı anlaşılmakla, suça sürüklenen çocuğun işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmış olduğuna veya akıl sağlığının tam olduğuna yönelik iki farklı raporun mevcudiyeti karşısında, suça sürüklenen çocukta akıl zayıflığı bulunup bulunmadığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, suça sürüklenen çocuk aleyhine sonuç doğuracak şekilde yazılı surette karar verilmesinde,
4-Kabule göre de, suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlendiği kabul edildiği halde işyeri dokunulmazlığının ihlali suçu yönünden 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 119/1-c maddesi uyarınca artırım yapılması gerektiği gözetilmeden eksik ceza tayininde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı, dosya kapsamı ve Yargıtay Kanununun 6545 sayılı Kanun’un 31. maddesi ile değişik 14. maddesi ile Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 12.02.2016 gün ve 2016/1 sayılı iş bölümüne ilişkin kararının ceza daireleri ortak hükümler bölümünde "Ceza daireleri, yürürlük tarihinden önce kendisine gelen ve daha önceden gelip de bozma ya da her ne suretle olursa olsun daire dışına gönderdiği işleri sonuçlandırır." şeklindeki düzenlemesine göre, incelemenin daha önce Yüksek Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 20.06.2016 tarih ve 2016/6192 esas, 2016/9231 karar sayılı kararı ile yapıldığı ve dosyanın incelemeyi yapan dairece neticelendirilmesinin gerekmesi sebepleriyle kanun yararına bozma incelemesinin Yüksek Yargıtay 17. Ceza Dairesinin görevine girdiğinden Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın adı geçen Daireye GÖNDERİLMESİNE, 16/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.