Abaküs Yazılım
8. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/9455
Karar No: 2017/11894
Karar Tarihi: 26.10.2017

Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2017/9455 Esas 2017/11894 Karar Sayılı İlamı

8. Ceza Dairesi         2017/9455 E.  ,  2017/11894 K.

    "İçtihat Metni"


    İftira suçundan sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 267/1, 43/2 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.03.2016 tarihli ve 2015/835 esas, 2016/166 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.04.2016 tarihli ve 2016/349 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 tarih ve 2013/15 sayılı kararında belirtildiği üzere, itiraz merciinin hem maddi olay hem de hukuki yönden inceleme yapması gerektiği değerlendirilerek yapılan incelemede,
    Dosya kapsamına göre, sanığın iftira suçundan dolayı cezalandırılarak, mahkemece 5271 sayılı Kanun’un 231/6. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olup, her ne kadar Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın sanık hakkında hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder şeklinde bir düzenleme ve aynı maddenin 10. fıkrası gereğince "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir." şeklinde düzenleme mevcut ise de, 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu’nun başdenetçi ve denetçilerin niteliklerini düzenleyen 10. maddesinin (f) bendinde “26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı hapis cezasına ya da affa uğramış olsa veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olsa bile Türk Ceza Kanununun ikinci kitabının birinci kısmının bir ve ikinci bölümündeki suçlar, Devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, millî savunmaya karşı suçlar, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçları ile yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı suçlardan veya zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.” şeklindeki düzenleme ile son zamanlarda yapılan kanun değişiklikleri ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına hukukî sonuç bağlandığı gibi, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilerek 5 yıl boyunca denetim süresine tabi tutularak özgürlüğünün kısıtlanması, yaptırımlara tabi tutulması da İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetlerini Koruma Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkı başlığındaki düzenlemeye aykırı olması, keza ortada açıklanmış bir hüküm olmamasına rağmen bu hükme dayanılarak sanık hakkında tazminat davası açılarak manevi tazminata konu edilebildiği veya diğer müştekiler tarafından açılan davalarda emsal gösterildiğinin anlaşılması karşısında, kararın aslında hukuki sonuç doğurduğu, bu durumun sanık aleyhine olduğu cihetle,
    İftira suçunun oluşabilmesi için, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesinin gerektiği, somut olayda; mahkeme kabulüne göre katılanlar .... .... ve .... ile sanık ... arasında bir arazi davası sebebiyle husumet bulunduğu, davanın sanık aleyhine bozularak kesinleşmesi üzerine sanık ..."nın aleyhe bozma yasağına rağmen davanın aleyhine bozulması nedeniyle hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle 02.07.2015 tarihli dilekçe ile Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruda bulunduğu, bireysel başvuru dilekçesinde "....davalı bu şahıs .... Yargıtay Üyesi olarak görev yapan...in oğludur. ... Aleyhe bozma yasağına da aykırı olarak aleyhimize karar vermesi bundandır. Tavassut kullanılmıştır/mesleki kayırmacılık yapılmıştır." şeklinde ifadeler kullanarak gerçekleşen eylemde, eyleminin suç işlemediğini bildiği kimselere suç atmak biçiminde olmayıp Anayasanın 74. maddesi ile garanti altına alınan "Anayasal dilekçe-şikayet hakkı"nı kullanma niteliğinde olduğu, kaldı ki sanık tarafından bireysel başvurunun yapıldığı Anayasa Mahkemesinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 267/1. maddesinde ifade edilen yetkili Makamlardan olduğunun kabul edilemeyeceği, bu kapsamda atılı iftira suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden itirazın belirtilen gerekçeler ile kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 29.10.2016 gün ve 5743 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.11.2016 gün ve KYB/2016-391159 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize tevdii kılınmakla incelendi.

    Gereği görüşülüp düşünüldü:
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 gün ve 2012/534 esas, 2013/15 sayılı kararında da belirtildiği üzere, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanığın bu karara karşı suçun sabit olmadığına belirterek yaptığı itiraz üzerine, itiraz mercii, incelemesini sadece şekli olarak değil, 5271 sayılı CMK.nun 267-271. maddeleri uyarınca hem maddi olay hem de hukuki yönden değerlendirmesi gerektiği gözetilmeden, CMK.nun 231/6. maddesindeki şartlar yönünden sınırlı olarak inceleme yapılması,

    Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı"nın Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.04.2016 gün, 2016/166 değişik iş sayılı kararının CMK.nun 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi