17. Hukuk Dairesi 2016/10199 E. , 2017/1109 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ....’in alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla dava konusu taşınmazını davalı annesi ....’ye devrettiğini belirterek tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin dava konusu taşınmazını 1993 yılında banka kredisi ile aldığını, borçlu oğlu ....’in 2002 yılında konut kredisi alabilmek için evi üzerine almak istemesi üzerine devir ettiğini ancak bir kaç gün sonra taşınmazın bulunduğu site yöneticisinin oğullarının evi satmak üzere olduğunu söylemesi üzerine hemen taşınmazı geri aldığını, mal kaçırma gayesinin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın akit tablosunun incelenmesinden, 05.04.1993 tarihinde davalı ...’nin aldığı 04.04.2011 tarihinde borçlu oğluna devrettiği 16.04.2011 tarihinde ise yeniden davalı ... adına devredildiğinin görüldüğü, borç kaynağı senedin 11.04.2011 tarihinde düzenlendiği, taşınmazın 12 gün süre ile borçlu üzerinde kaldığı ve bu süreçte senedi düzenlendiği, davalı ... taşınmazın oğluna konut kredisi alabilmek için devrettiği ancak taşınmazı satmak istediğini öğrenince geri aldığı iddiasının olayın oluş şekline uygun olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. Araştırılmalıdır. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 11.04.2011 tarihinde düzenlenen bonodan doğduğu, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiği, 20.06.2012 tarihli haciz tutanağının aciz belgesinin niteliğinde olduğu, iptali istenen tasarruf 16.04.2012 tarihinde takip konusu borçtan sonra yapıldığı, anlaşılmaktadır.
Somut olayda da dava ön koşulları mevcut olduğundan ve davalılar arasında anne-oğul ilişkisi olup, İİK 278/3-1 maddesi geriğince yapılan işlem bağış niteliğinde olduğundan iptali gerektiği, davalı ...’nin inançlı işlem iddiasının yazılı belge ile de ispatlanmamış bulunması nedeni ile davanın kabulü ile ve 280/1 maddeler gereğince takip konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 7.2.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.