Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/1685
Karar No: 2008/1614
Karar Tarihi: 07.02.2008

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/1685 Esas 2008/1614 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2007/1685 E.  ,  2008/1614 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul 3. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 20/12/2006
    NUMARASI : 2004/585-2006/831

    Davacı,  davalı işveren nezdinde 1984-Mart 2002 tarihleri arası çalıştığının tesbitine    karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin  kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  sonra  düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan  temyiz itirazlarının reddine.
    2-Dava, davacının davalıya ait işyerinde 01.02.1986-28.02.2002  tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığı iddiasına dayalı davalı Kuruma eksik bildirilen çalışmanın tesbiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece davacının Kuruma bildirilmeyen tapuda kayden davalı Y.Ç."a ait Y. H. Yöneticiliği adlı işyerinde 1.12.1986-31.12.1987, davalı Y.Ç.a ait işyerinde 1.12.1992-5.11.2001 tarihleri arasında çalıştığının tesbitine karar verilmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının Y.H.Yöneticiliği işyerinde 20.03.1986 tarihinde SSK."na verilen işe giriş bildirgesiyle 01.02.1986 tarihinde işe girişinin 31.08.1989 tarihinde çıkışının ve 600 günlük çalışmasının bildirildiği, 600439 nolu dava dışı İ. O.a ait işyerinden 16.11.1989 tarihinde işe girişinin, 31.05.1990 tarihinde çıkışının ve aralıklı olarak 235 gün çalışmasının, davalıya ait işyerinden 1.9.1991- 30.11.1992 tarihleri arasında 330 günlük çalışmanın, 5.11.2001 tarihinden itibaren 56 günlük çalışmasının bildirildiği, işverence mahkemece istenmesine rağmen ücret bordrolarının ibraz edilmediği anlaşılmaktadır.
    Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10.  maddesi olup yönetmelikle tesbit edilen belgeleri   işveren tarafından  verilmeyen  veya  çalıştıkları  Kurum’ca  tesbit  edilmeyen  sigortalılar,  çalışmalarını hizmetlerinin   geçtiği yılın sonundan başlayarak  5 yıl  içerisinde mahkemeye  başvurarak  alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse  bu çalışmaların  Kurum’ca  dikkate alınacağı  belirtilmiştir.  Yerleşik  Yargıtay görüşü, birden ziyade  işe giriş  bildirgesi  verilmesi halinde çıkış yok ise ilk  işe giriş  bildirgesi ile son işe giriş bildirgesinin verildiği  tarihler  arasında geçen çalışmaların hak  düşürücü süreye  uğramayacağı,  çıkış varsa hak düşürücü sürenin  her kesim çalışma için ayrı  ayrı hesaplanacağı çıkış  tarihinden sonra işçinin aynı işyerinde  çalışmasını sürdürmesi veya hak düşürücü  süre içerisinde  tekrar aynı işyerine girerek  çalışmasının  hak düşürücü sürenin  işlemesine engel olmayacağıdır. Bu nedenle işe giriş ve çıkış tarihleri   arasındaki kısmi bildirimin  aksinin eşdeğer  belgelerle ispat  edilebileceği kabul edilmelidir.
    Mahkemece davacının 1.2.1986-31.12.1987 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde çalıştığının tesbitine, hak düşürücü süreye uğraması nedeniyle 01.09.1989-16.11.1989 tarihleri arasındaki döneme ilişkin istemin reddine, başka bir işyerinde çalışması sebebiyle 16.11.1989-31.05.1990 tarihleri arasındaki döneme ilişkin istemin reddine, 01.01.1988-31.08.1989, 01.09.1991-30.11.1992, 5.11.2001-31.12.2001 tarihleri arasındaki çalışma Kuruma tam olarak bildirildiğinden ve tesbitine hukuki yarar bulunmadığından bu tarihler arasındaki döneme ilişkin istemin reddine ilişkin olarak verilen hüküm yerindedir.
    1.12.1992-5.11.2001 tarihleri arasındaki döneme gelince;
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması, salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
    Mahkemece bu döneme ilişkin istek tanık sözlerine dayanılarak aynen hüküm altına alınmıştır.Oysa, ifadeleri hükme dayanak alınan tanıklar davacının çalıştığı komşu işyerlerinde çalıştıklarını beyan etmişlerse de bu anlatım belgelerle doğrulanmamıştır. Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut düzeyde kalmaktadır. Giderek tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez.
    Yapılacak iş; davanın nitelikçe kamu düzenine ilişkin olduğu gözönünde tutularak davacı ile aynı tarihte birlikte çalışan ve Sosyal Sigortalar Kurumu"na verilen dönem bordrolarında isimleri bulunan S.K., S.K.ve A. C."ın tanık olarak beyanlarına başvurmak, gerektiğinde ihtilaf konusu dönemde işyerine komşu işyerlerini belediye, emniyet veya jandarma vasıtasıyla saptamak, saptanan bu işyerlerinin kayıtlarına geçmiş kişilerin başka bir anlatımla Bağ-Kur"da, Sosyal Sigortalar Kurumunda, diğer Sosyal güvenlik kuruluşlarında veya resmi kuruluşlarda kayıtları olan komşu işyeri veya benzer işi yapan işyeri sahiplerinin veya çalışanlarının bilgilerine başvurulmak ve olabildiğince delilleri toplayıp, bunları birlikte değerlendirerek sonucuna göre karar vermektir.
    Yargıtay HGK."nun 16.6.1999 gün 1999/21-510-527 sayılı, 30.06.1999 gün ve 1999/21-549-555 sayılı, 5.2.2003 gün ve 2004/21-35-64 sayılı, 15.10.2003 gün ve 2003/21-634-572 sayılı kararları da aynı yöndedir.
    Mahkemece  bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan  temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı işverene iadesine, 07.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi. 

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi