16. Hukuk Dairesi 2016/2643 E. , 2016/6638 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında .... Mahallesi çalışma alanında bulunan 328 ada 10 parsel sayılı 394,58 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve taşınmazın kullanımsız olduğu şerhi yazılarak çalılık vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazı 2004 yılında belediyeden satın aldığı ve o tarihten beri fiili kullanımında bulunduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmaza davacı ..."in zilyet olduğunun beyanlar hanesine şerh edilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu 328 ada 10 parsel sayılı taşınmazın davacının kullanımında olduğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı, çekişmeli taşınmazı 2004 yılında belediyeden satın aldığı ve o tarihten beri kendi kullanımında olduğu iddiası ile dava açarak, kullanıcı olduğunun beyanlar hanesine şerhini istemiştir. 3402 sayılı Yasa"nın Ek-4. maddesi, “6831 sayılı Yasa"nın 20.06.1973 tarihli Kanunla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre Orman Kadastro Komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle bu Kanun"un 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir" hükmünü taşımaktadır. 6292 sayılı Kanun"un 6. maddesinin 2. fıkrası “2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenecek güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulacak tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31.12.2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilecek kişilerden bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde idareye başvuran ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler de hak sahibi sayılır.” hükmünü, anılan Kanun"un 11. maddesinin 14. fıkrası ise “Kadastro Müdürlüklerince 2/B alanları hakkında bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenecek güncelleme listelerinde ve kadastro tutanaklarında; bu alanların fiili kullanım durumları, varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu, bu yerlerin ve üzerlerindeki muhdesatın 31.12.2011 tarihinden önce olmak üzere ne zamandan beri kim veya kimler tarafından kullanıldığı gösterilir ve bunlar tescil edildikleri veya kesinleştikleri tarihten itibaren en geç bir ay içinde idareye gönderilir.” hükmünü taşımaktadır. Bu maddelere dayanılarak açılacak davaların kabul edilebilmesi için, malik Hazineye karşı davacı tarafın, taşınmazda 31.12.2011 tarihinden önce fiili kullanımının olduğunu kanıtlaması zorunludur. Somut olayda; mahallinde yapılan keşif anında alınan beyanlarda, çekişmeli taşınmaz üzerindeki evin davacı tarafından 2012 yılında yapıldığı ve o tarihten beri kullanıldığı, keşif sonucu alınan raporda ise, taşınmazdaki ağaçların 1-2 yaşlarında olduğunun belirtilmiş olması karşısında, davacının çekişmeli taşınmaz üzerindeki fiili kullanımının 31.12.2011 tarihinden sonra olduğu sabittir. Diğer taraftan, çekişmeli taşınmazda .... Belediyesi lehine kullanım şerhi verildiğine dair kayıt bulunmaması nedeniyle davacının belediyeden satın alma iddiasına ve anılan belediye tarafından yapılan satışa da değer verilemeyeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, mahkemece açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 15.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.