2. Ceza Dairesi Esas No: 2013/7374 Karar No: 2014/980 Karar Tarihi: 20.01.2014
Hırsızlık - İşyeri dokunulmazlığını bozma - Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2013/7374 Esas 2014/980 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Muş 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen bir davada suça sürüklenen çocuğun hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını bozma suçlarından dolayı yargılandığı ve hüküm giydiği belirtilmiştir. Ancak, kararda şu hususların göz ardı edildiği ifade edilmiştir: suça sürüklenen çocuğun yaşının küçük olması sebebiyle hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılamadığı veya davranışlarını yönlendirebilme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği konusunda uzman hekim raporu alınmaması, maddi zararların belirlenmesine yönelik yeterli bir araştırma yapılmaması, suçu işledikten sonra çocuğun gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaat oluşup oluşmadığı hususunun değerlendirilmemesi gibi sebeplerle kararın bozulduğu ifade edilmiştir. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: 5237 sayılı TCK'nın 31/2. maddesi, 5271 sayılı CMK'nun 231. maddesinin 6.fıkrasının (b) bendi, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106/4.maddesi, 5237 sayılı TCK'nun 50/6.maddesi ve 61. maddesi.
2. Ceza Dairesi 2013/7374 E. , 2014/980 K.
"İçtihat Metni"
Tebliğname No: 2 - 2012/86628
MAHKEMESİ : Muş 1. Asliye Ceza Mahkemesi TARİHİ : 24/01/2012 NUMARASI : 2010/752 (E) ve 2012/68 (K)
SUÇ : Hırsızlık, İşyeri dokunulmazlığını bozma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Gerekçeli karar başlığında işyeri dokunulmazlığını bozma suçunun yazılmaması mahallinde tamamlanması mümkün yazım hatası kabul edilmiş, bu husustaki tebliğnamedeki bozma düşüncesine katılınmamış, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-Suç tarihi itibariyle 12-15 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuğun 5237 sayılı TCK"nın 31/2. maddesi uyarınca işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılamadığı veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği hususunda uzman hekim raporu alınması gerektiği gözetilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulması, 2-Suça sürüklenen çocuk hakkında atılı hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını bozma suçlarından dolayı temel ceza belirlenirken, TCK.nun 61. maddesi uyarınca yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeden, maddedeki tabirler tekrar edilerek teşdit uygulanması, 3-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 2008/11-250 esas, 2009/13 karar sayılı kararında da kabul edildiği gibi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde dikkate alınacak zararda, mahkemece kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenecek maddi zararların esas alınması, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; yakınanın, suça sürüklenen çocuğa yüklenen işyeri dokunulmazlığını bozma suçu yönünden herhangi bir maddi zararının bulunmadığı, suça sürüklenen çocuğa yüklenen hırsızlık suçu yönünden ise yakınanın 24/01/2012 tarihli duruşmada maddi zararının bulunmadığını beyan etmesi nedeniyle herhangi bir maddi zararlarının bulunmadığı ve suça sürüklenen çocuğun sabıkasız olduğu anlaşıldığından, suça sürüklenen çocuk hakkında 5271 sayılı CMK’nun 231.maddesinin 6.fıkrasının (b) bendinde belirtilen “sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” koşulunun oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, “ suça sürüklenen çocuk hakkında açılmış ve devam etmekte olan bir çok davanın bulunması nedeniyle yeniden suç işlemekten çekineceğine dair mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığından” biçimindeki dosya içeriğinde bu hususta herhangi bir bilgi ve belge bulunmayan yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, 4-Adli sicil kaydına göre suç tarihi itibariyle sabıkasız olan suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan hükmolunan cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken, 5237 Sayılı TCK.nun 51/1-b maddesinde belirtilen; "suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaat oluşup oluşmaması" hususunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, "uça sürüklenen çocuk hakkında açılmış ve devam etmekte olan bir çok davanın bulunması nedeniyle yeniden suç işlemekten çekineceğine dair mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığından" biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile ertelemeye yer olmadığına karar verilmesi, 5-5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106/4.maddesinde "Çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde bu ceza hapse çevrilemez, bu takdirde onbirinci fıkra hükmü uygulanır." şeklinde düzenleme yapılmıştır. Her ne kadar 5237 sayılı TCK.nun 50/6.maddesinde seçenek tedbirin yerine getirilmemesi halinde tedbire çevrilen kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verileceği belirtilmiş ise de, yukarıda açıklanan düzenlemeler karşısında 5237 sayılı TCK.nun 50/6.maddesinin çocuklar yönünden uygulanamayacağı, hükmolunan seçenek tedbirin yerine getirilmemesi halinde diğer seçenek tedbirlerden birine veya adli para cezasına karar verilebileceği sonucuna varılmaktadır. Bu itibarla suça sürüklenen çocuk hakkında işyeri dokunulmazlığını bozma suçundan kurulan hükümde kısa süreli hapis cezasından çevrilen seçenek tedbirin yerine getirilmemesi halinde hapis cezasının tamamen veya kısmen infaz edileceği ihtarı yapılamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 20/01/2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.