15. Ceza Dairesi 2015/9187 E. , 2018/5641 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Güveni kötüye kullanma, trafik güvenliğini tehlikeye sokma
HÜKÜM : TCK"nın 155/1, 52/2-4, 58/6 ve 179/2, 53, 58/6 maddeleri gereğince mahkumiyet
Güveni kötüye kullanma ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Temyiz dışı sanık ..."ın katılanın sahibi olduğu işyerinden ... plakalı aracı kiraladıktan sonra sanık ..."ı da yanına alıp seyir halindeyken, polis ekiplerinin dur ihtarına uymayarak süratli ve tehlikeli bir şekilde kaçmaya başladığı, bir süre sonra direksiyon hakimiyetini kaybedip kaza yaptığı, bu şekilde sanığın güveni kötüye kullanma ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda, söz konusu aracın sanık ... tarafından kiralanmamış olması, araç kaza yaptığı sırada sanık ..."in yolcu koltuğunda bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanığın üzerine atılı güveni kötüye kullanma ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarından beraati yerine, Anayasanın 141/3, CMK’nın 34 ve 230. maddelerine aykırı olarak hangi delillere neden itibar edildiği, hangilerinin geçersiz sayıldığı vurgulanıp, ortaya konulmadan eksik ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurularak mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 18/09/2018 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
Karşı Oy;
Tebliğnamede sanık ...’ın üzerine atılı her iki suçtan gerekçesiz olarak CMK’nın 230 maddesine aykırı hüküm kurulması isabetsizliğinden yerel mahkeme hükmünün bozulması yönünde görüş bildirilmiş iken;
Dairemizin sayın çoğunluğu tarafından yerel mahkeme hükmünün gerekçe içermediği kabul edilmekle birlikte “... söz konusu aracın sanık ... tarafından kiralanmamış olması, araç kaza yaptığı sırada sanık ...’in yolcu koltuğunda bulunduğunun anlaşılması karşısında...” denilmek suretiyle doğrudan beraat kararı verilmesi sonucunu doğuracak bir ibarenin bozma gerekçesinde yer almasına ademi kanaatle katılmamaktayız.
Öncelikle kaza yapan ... plakalı aracın resmen sanık ... tarafından kiralanmadığı sabit ise de kaza öncesi ve sırasında aracın bu sanık tarafından kullanılmadığı sabit değildir.
Kemalpaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve dosyada yer alan 15/06/2012 tarihli fezlekenin 2. sayfasında sanık ...’ın 11/04/2012 gecesi saat: 23.35 sıralarında ... plakalı araçla ... Petrol isimli istasyondan akaryakıt aldığı, aracı bu kişinin kullandığının işyeri kamera kayıtlarından anlaşıldığının belirtildiği,
Kovuşturma aşamasında dosyaya gönderilen 03/07/2012 tarihli Biyometrik Vücut İzi Ekspertiz Raporunda (İzmir Emniyet Müdürlüğü) kaza yapan araçta araç iç dikiz aynası ve sağ ön koltuk üzerindeki cips paketi üzerinden elde edilen parmak izlerinin 26201285534 TC Kimlik numaralı ... isimli kişiye ait olduğunun beyan edilmiş olması karşısında;
Sayın Daire çoğunluğu tarafından öncelikle yerel mahkeme hükmünün Anayasa ve kanunda öngörülen gerekçe içerme şartını taşımadığından bahisle yerleşik ve istikrar bulunmuş Yargıtay uygulaması dikkate alınarak işin esasına girilmeden bozulması cihetine gidilmeliydi.
Zira yerel mahkeme ilamındaki “Sanıkların üzerlerine atılı Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma ve Güveni Kötüye Kullanma suçunu işledikleri, iddia, sanıkların savunmaları, müşteki beyanı, dosyadaki tüm bilgi ve belgelerden anlaşılmakla sanıkların müsnet suçlardan cezalandırılmalarına karar vermek gerekmiştir” şeklindeki bir gerekçenin Anayasa ve CMK’nın aradığı nitelikte olmadığı da açıktır.
Özellikle trafik güvenliğini tehlikeye sokmak suçu bakımından -zira kaza yapan aracı kayden kiralayan kişi öldüğünden- araç içindeki parmak izi raporuna göre kimliği belirlenen ...’nin mahkemece araştırılıp bulunması, olay gecesi kaza anına yakın bir saatte akaryakıt istasyonundan yakıt aldığı sırada aracın sanık ... tarafından kullanıldığının kamera görüntülerine yansıdığının polis fezlekesinde yer alması karşısında, aracı kimin kullandığı hususunun açıklığa kavuşturulması, olay tutanağını düzenleyen polis memurları da dinlenerek kaza sonrası araç yanına ulaşıldığında sanık ...’in araç içindeki tam konumu ile kaçtığı bildirilen firari şahsın aracın hangi tarafından çıktığı hususunda tutanağa açık yansıtılmayan kısımların açıklattırılması suretiyle sübuta ilişkin eksik araştırmaya işaret edilmesi gerektiği kanaatiyle yerel mahkeme hükmünün değişik ve izah ettiğim gerekçelerle bozulması kanaatiyle sayın Daire çoğunluğunun gerekçesine katılmıyorum.