İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı-birleştirilen dosya davacısı ... ... vekili ile birleştirilen dosya davalısı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Tapuda davalılar adına tarla niteliğiyle kayıtlı olan ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 313 sayılı 20.772,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 5304 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi hükmüne göre yapılan kadastro haritalarının yeniden düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılması işlemi sırasında, 133 ada 101 parsel adı altında aynı nitelik ile 20.578,02 m2 yüzölçümlü olarak tesbit edilmiş ve 3402 sayılı Kanunun 11. maddesine göre 03.07.2013 ilâ 03.08.2013 tarihleri arasında askı ilânına çıkarılmıştır.
Davacı ... ..., asliye hukuk mahkemesine verdiği dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazın dava dilekçesine ekli kadastro haritasında koordinatları ile gösterilen kısmının orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla taşınmazın orman tahdit sınırları içinde kalan kısmının tapusunun iptali ve orman vasfıyla ... adına tapuya kayıt ve tescili ile müdahalenin men"ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleştirilen dosya davacısı vekili ise ... Kadastro Mahkemesinde 313 parsel sayılı taşınmaza yönelik olarak 22/2-a maddesi uyarınca yapılan yenileme çalışmalarına itiraz davası açmış; dava askı ilân süresi içinde açılmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek ... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş ve ... Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından aralarında fiili ve hukukî irtibat bulunan her iki davanın birleştirilmesine karar verilerek birleştirilen dosyada yapılan yargılama neticesinde mahkemece, ... ... tarafından açılan asıl davanın kabulü ile ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 313 parsel (yeni 133 ada 101 parsel) sayılı taşınmazın 21/11/2013 tarihli fen ve orman bilirkişilerince müşterek düzenlenen rapor ve krokilerde (A) harfi ile işaretli 4134,15 m2"lik kısmının tapusunun iptali ile orman niteliğiyle ... adına tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu taşınmaz davalı tarafından dava tarihine kadar tapu kaydına dayanarak tasarruf edildiğinden, bu tarihe kadar davalı tarafından çekişmeli taşınmazlara haksız elatma sözkonusu olmadığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesine ilişkin talebin reddine, birleştirilen .../... E. sayılı kadastro tespitine itiraz davasının reddine karar verilmiş; hüküm, asıl dosya davalısı ve birleştirilen dosya davacısı ... ... vekili ile birleştirilen dosya davalısı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre asıl dava, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan yer iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davası, birleştirilen dava ise 22/2-a uyarınca yapılan uygulama çalışmalarına itiraz davası niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 1977 yılında 766 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan arazi kadastrosu çalışması, 10.10.2008 tarihinde askı ilânına çıkarılarak 10.04.2009 tarihinde kesinleşmiş olan 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu ile aynı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B maddesi uygulama çalışmaları ve 05.08.2013 tarihinde kesinleşen 3402 sayılı Kadastro Kanunu 22/2-a maddesine göre yapılan uygulama çalışmaları bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosuna, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu belirlenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, birleştirilen dava yönünden kurulan hükümde, davacının davasının reddine karar verildiği halde yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi doğru değil ise de, bu hususun sehven yapıldığı ve hükmün bozularak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hükmün 4. bendinin ""a"" bölümündeki "davalı" ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine, ""davacı" ibaresinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 09/03/2016 günü oy birliği ile karar verildi.