23. Hukuk Dairesi 2014/1995 E. , 2014/6996 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2013
NUMARASI : 2012/565-2013/399
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, dava dışı borçlu M. A. ait taşınmaza ilişkin düzenlenen sıra cetvelinde satış bedelinin tamamının taşınmazda ipoteği bulunan davalı bankaya ödenmesine dair verilen kararın hatalı olduğunu, zira satış yapılmadan önce davalı bankadan borç bilgisine ilişkin hesap görüntüleri ve ipotek belgeleri istenmesine rağmen, bankanın hiçbir belge göndermeksizin düzenlediği yazılarla birbiriyle çelişen alacak miktarları bildirdiğini, davalı alacağının sebepten yoksun olduğunu, borçlu M. A. ile davalı banka arasında haciz sırası önde olan alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı işlemler yapıldığını, davalının icra dairesine gönderdiği yazılarda belirtilen tutarlarda ciddi farklılıklar olduğundan gerçek bir alacağı yansıtmadığını, davalı banka tarafından başlatılan bir ipotek takibi de bulunmadığını, sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün alacaklı olduğunu iddia eden davalıda olduğunu, ipotek şerhi 20.11.2007 tarihli olmakla birlikte, müvekkilinin haciz tarihi olan 04.03.2009 tarihinden sonraki borç bakiyelerini ve işlemiş faizlerini kabul etmediklerini ileri sürerek, sıra cetveli kararının iptali ile davalı bankaya isabet eden paranın müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takip borçlusu M. A. de dahil olmak üzere dava dışı Ç... İnşaat Tur. Tic. San. Ltd. Şti., Ö. Ü. A... İnşaat Tur. San. Tic. Ltd. Şti. ve A. A. ile müvekkili banka arasında imzalanan sözleşmelerle bağlantılı olarak takip borçlusu adına kayıtlı taşınmaz üzerine 20.11.2007 tarihli 60.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, sözleşmelerin kanuni şekli bakımından eksikliği bulunmayan borç doğurucu sözleşmeler olduğunu, borçlular aleyhine icra takibi yapılması da dahil olmak üzere banka alacağının muaccel hale geleceğini, bunun için ihtara ya da takibe lüzum bulunmadığını, bahsedilen sözleşmelerin alacağın varlığını ortaya koyduğunu, müvekkiline ait ticari defter ve kayıtların da bu alacağı doğrular nitelik taşıdığını, davacı tarafın muvazaa iddiasının yasal dayanağı bulunmayan soyut bir iddiadan ibaret bulunduğunu, borçlunun borcunu ödeyememesi ya da geciktirmesi halinde borçlunun diğer tüm riskleri müvekkil bankayı hiçbir yasal işleme gerek kalmadan alacaklı duruma getirdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü kural olarak davalı alacaklıda olup, davalının alacağının varlığını ve miktarını birbirini doğrulayan ve sonradan düzenlenmesi mümkün olmayan belgelerle ispatlamak durumunda olduğu, davalı bankanın takip dosyasına yaptığı alacak bildiriminin, dava dışı Ç. İnş. Ltd. Şti. ile ilgili olup, bankanın ihale tarihi itibariyle
bu şirketten gayrinakit alacak dışında bir alacağının bulunmadığı, gayrinakit alacağın dayanağı olan iade edilmeyen çeklerden dolayı Ç.. İnş. Ltd. Şti."nin kredi hesabının kat edilmediği ve gayrinakit alacak yönünden bu firmanın temerrüde düşürülmediği, davalı bankanın, bu konuda herhangi bir yazılı delil sunmadığı, adı geçen firma hakkında bankaca başlatılan bir icra takibi de olmadığından belirtilen gayrinakit alacak yönünden satış tarihi itibariyle muaccel hale gelmiş bir alacaktan söz edilemeyeceği, İcra Dairesi"ne yapılan tüm bildirimlerde Ç.. İnşaat...Ltd.Şti."nden olan alacağın bildirildiği ve ihale tarihi itibariyle bu firmadan alacaklı olunduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile Antalya 2. İcra Müdürlüğü"nün 2009/2309 Esas sayılı dosyası üzerinden hazırlanan 04.12.2012 tarihli sıra cetvelinde davalıya ayrılan payın öncelikle davacıya ödenmesine, artan miktarın davalıya bırakılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Dava, alacağın esas ve miktarı ile muvazaa nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir.
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı (muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır. Bunun için muvazaalı muamelenin borçlandırıcı işleme göre yapıldığı tarih önem taşır. Muvazaadan söz edilebilmesi için, kural olarak, muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması, diğer anlatımla kural olarak muvazaalı tasarrufun, diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerekir. Daha önce doğan alacak, daha sonra doğan alacak için muvazaa oluşturamaz. Takip işlemlerinin hızlandırılması, İİK’nın 20. maddesi uyarınca sürelerden feragat ve haczin borçlunun beyanı üzerine konulması, tek başına muvazaayı gösteren vakıalar değildir. Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, davalı alacaklıdadır. Davalı alacaklı alacağının varlığını ve miktarını, takipten önce düzenlenmiş ve üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilecek nitelikte olan usulüne uygun, birbirini doğrulayan yazılı delillerle kanıtlamalıdır. Her zaman düzenlenmesi mümkün olan çek ve bono, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli değildir. Senetler ve çekler ancak tarafları ve onların cüz"i ve külli halefleri yönünden delil niteliğinde olup, temel ilişkinin ve kambiyo ilişkisinin dışında kalan davacı üçüncü kişi bakımından bu nitelikte bir ispat vasıtası olarak kabul edilemez. Öte yandan, alacağın miktarına göre diğer tarafın açık muvafakati bulunmadığı sürece tanık dinlenemez ve tanık beyanını dayalı olarak hüküm kurulamaz. Davalı alacaklının savunma ve delilleri çerçevesinde alacağın gerçek olup olmadığının tartışılması, davalı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin ve davalının alacağının doğum tarihinin değerlendirilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Dosya kapsamından bedeli paylaşıma konu taşınmaz maliki M. A. tarafından 20.11.2007 tarih ve 27091 yevmiye nolu ipotek belgesi ile A. A..,Çelik İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. ve A... İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti."nin A.. A.."den kullandıkları ve kullanacakları tüm kredilerin teminatını teşkil etmek üzere 60.000,00 TL bedelli üst sınır ipoteği tesis edildiği, ipoteğin aynı gün taşınmaz kaydına şerh verildiği anlaşılmıştır. Davacının icra dosyasından yapılan satış sonrasında belirlenen 37.897,00 TL, davalının dosyaya bildirilen ipotek alacak miktarı olan 39.382,94 TL"yi karşılamadığından, davalıya ödenmesine karar verilmiş, davacıya ayrılacak pay kalmamıştır. Davacı, hem davalının alacağının doğmadığını ileri sürerek ve miktarına karşı çıkarak hem de muvazaalı olduğunu iddia ederek bu davayı açmıştır. Üst sınır ipoteğinde limit fazlası alacak için alacaklı tarafından ayrıca takip yapılarak haciz konulmadığı sürece, üst sınır limitinden fazla pay ayrılamaz. Diğer anlatımla, üst sınırı aşan alacaklar, teminattan faydalanmazlar ve adi alacak olarak kalırlar. (Yargıtay 19. H.D."nin 29.03.2001 tarih ve 1115 E., 2301 K; 14.02.2002 tarih ve 7426 E., 1131 K. sayılı sayılı ilamları bu yöndedir. Ayrıca Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, El Kitabı, 2. Baskı, 2013, sh. 988) Yargıtay 19. H.D."nin 10.11.2005 tarih ve 5720 E., 11011 K; 27.01.2006 tarih ve 9141 E., 581 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere, üst sınır ipotek limitine kadar olan alacak ve fer"ileri toplamı için ayrı bir takibe ve hacze gerek bulunmamaktadır. Alacaklı A.. A.."nin özetlenen ipotek tesis belgesi kapsamında lehine ipotek verilen adı geçen şahıs ve şirketlerin taşınmazın satış tarihi itibariyle bankaya karşı doğmuş nakdi alacaklarını ipotek limiti içerisinde ayrıca icra takibi yapılmasına ve haciz koydurmasına gerek kalmaksızın satış bedelinden alabileceğinin kabulü gerekir. Davacının takip tarihi 27.01.2009 olup, ipotek tarihinden sonradır. Davalının kendisinden sonra doğan alacak için muvazaa oluşturamayacağı açıktır.
Bu durumda, mahkemece, yukarıda açıklanan ispat yüküne ilişkin ilke çerçevesinde davalının, ipoteğin lehine verildiği şahıs ve şirketlerden olan alacağını banka kayıtları ve kredi sözleşmeleri ile kanıtlayabileceği gözetilerek alacağını ispatlamak üzere davalı bankaya imkân tanınması, bankacılık konusunda uzman başka bir bilirkişiye davalı bankanın defter, kayıt ve belgelerini, kredi sözleşmelerini incelemek üzere yetki verilerek, ipoteğin lehine tesis edildiği A. A..., Çelik İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti., A.. İnşaat Turizm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti."nin taşınmazın satış tarihi olan 06.11.2012 tarihi itibariyle bankaya olan kredi borçlarına ilişkin davalının nakdi asıl alacak ve fer"ileri toplamı ile ilgili ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınıp, alacağın gerçek olup olmadığı, gerçek ise miktarı belirlenmelidir. Alacağın gerçek olduğunun tespiti halinde; yukarıda özetlenen ipotek akit tablosu uyarınca, davalı bankanın Adana 3. İcra Müdürlüğü"nün 2012/12796 Esas sayılı dosyasına konu kredi kartından doğan asıl alacak ve fer"ileri toplamının üst sınır ipotek limiti içerisinde kalması koşuluyla ipotek teminatı kapsamında bulunduğu anlaşıldığından; Mahkemece, davalı bankanın üst sınır ipotek limiti dahilinde kalan asıl alacakları ve fer"ileri toplamı için ayrı bir icra takibi yapıp haciz koydurmasına gerek kalmaksızın, alacağının ilk sırada ödenmesinin mümkün bulunduğunun kabulü ile borçlunun kredi kartı borcu ve fer"ileri toplamı satış tarihi itibariyle bilirkişiye hesaplattırılıp, üst sınır ipotek limiti kapsamında kalan asıl alacak ve fer"ileri toplamı paylaşım miktarı olan 37.897,00 TL"nin altında ise, davanın kısmen kabulü ile arada farkın davalıya tahsisi, üstünde ise davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece yetki verilmesine rağmen banka kayıtları üzerinde inceleme yapmaya gerek görmeyen ve yeterli incelemeye dayanmayan bilirkişi raporuna itibarla ve yanılgılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.