Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2015/896
Karar No: 2017/111
Karar Tarihi: 14.02.2017

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/896 Esas 2017/111 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2015/896 E.  ,  2017/111 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Günü : 19.12.2013
    Sayısı : 49-196

    6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan açılan kamu davasında, yapılan yargılama sonucunda sanığın aynı Kanunun 13/1, TCK’nun 62, 52/2, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 500 lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin, Araban Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.12.2013 gün ve 49-196 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 04.05.2015 gün ve 25498-16498 sayı ile;
    "Sanığın adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı niteliğinde bulunmadığı ve CMK.nun 231. maddesinin ve TCK.nun 51. maddesinin uygulanmasına engel teşkil etmediği gözetilerek, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurulup, yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda edinilen kanaate göre hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı, suçu işlendikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işleyip işlemeyeceğine göre cezanın ertelenip ertelenmeyeceği ile suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilip çevrilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasından ibaret sabıkasına dayanılarak yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle, yazılı şekilde TCK"nun 50 ve 51. maddeleri ile CMK.nun 231/6. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi..." isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 26.06.2015 gün ve 63049 sayı ile;
    "...Hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesinin 5 ve devamı fıkralarında düzenlenmiştir. CMK"nun 231/5 maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için öncelikle cezanın, iki yıl veya daha az hapis ya da adli para cezası olması gerekmektedir. Cezaya ilişkin koşulun varlığı halinde bu kez aynı maddenin altıncı fıkrasında; "a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması, c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi" şeklinde belirlenen koşulların var olup olmadığı mahkemece değerlendirilerek sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına dair bir karar verilecektir. Buna ilişkin kararın yasal ve yeterli bir gerekçeye dayanması da zorunludur.
    Hapis cezasının ertelenmesine ilişkin koşullar ise, TCK"nun 51/1. maddesinde düzenlenmiştir. Hapis cezasının ertelenebilmesi için ön koşul, verilen hapis cezasının 2 yıl veya daha az süreli olmasıdır. (18 yaşından küçükler ve 65 yaşından büyükler için 3 yıl) Bu koşulun varlığı halinde hâkim, sanığın; a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilip edilmediğine, b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemeye olumlu bir kanaat verip vermediğine bakarak, erteleme hakkında gerekçesini de göstermek suretiyle olumlu ya da olumsuz bir karar verecektir.
    Kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırımlara dönüştürülmesi TCK"nun 50/1. maddesinde düzenlenmiştir. Seçenek yaptırımın uygulanabilmesi için ön koşul hapis cezasının kısa süreli hapis cezası olmasıdır. Kısa süreli hapis cezası TCK"nun 49/1. maddesine göre 1 yıl veya daha az süreli hapis cezasıdır. Bu koşulun varlığı halinde hâkim kısa süreli hapis cezasını, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre TCK"nun 50/1-a, b, c, d, e ve f maddelerinde gösterilen seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesine, gerekçesini de göstermek suretiyle karar verebilecektir.
    Görüldüğü üzere her üç hukuki kurum da kendisine özgü objektif koşullar ile mahkemede sanık hakkında olumlu kanaat oluşmasına yönelik bir takım subjektif koşulları bünyesinde barındırmaktadır. Her üç kurumun da ortak noktası, suç failinin kişilik özelliklerinin hakkında yapılacak uygulamada göz önünde bulundurulması gerektiğidir. Somut olayda; sanığın adli sicil kaydında, bir suçtan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, bir suçtan 4616 sayılı Yasaya göre ertelenmiş bir kamu davasının, arşiv kaydında ise kasıtlı bir suçtan mahkûmiyetinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece, sadece sanığın hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın deneme süresi içinde tekrar suç işlemekten kaçınmayan suça meyilli kişilik özellikleri gözetilerek tekrar suç işlemeyeceğine dair olumlu bir kanaat elde edilemediği gerekçesiyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilerek, CMK"nun 231/6-b ve TCK"nun 51/1-b maddelerinde yazılı subjektif kriterlere dayanarak hüküm kurulmuş, yine aynı olumsuz kişilik özellikleri gözetilerek seçenek yaptırımların da uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiş olmakla, bu hükümlere ilişkin gerekçeler yasal ve yeterlidir..."" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    5271 sayılı CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 28.09.2015 gün ve 11182-21711 sayı ile, itiraz nedenleri yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
    Yerel mahkemece;
    1- CMK"nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına,
    2- Kısa süreli hapis cezasının TCK"nun 51. maddesi uyarınca ertelenmesine,
    3- Kısa süreli hapis cezasının TCK"nun 50. maddesi uyarınca adli para cezası seçenek yaptırımına ya da seçenek tedbirlerden birisine çevrilmesine,
    Yer olmadığına karar verilirken, yasal ve yeterli gerekçe gösterilip gösterilmediği noktalarında toplanmaktadır.
    İncelenen dosya kapsamından;
    12.06.2013 tarihli yakalama, rızaen teslim, üst arama ve muhafaza altına alma tutanağında; olay tarihinde Araban Sulh Ceza Mahkemesinin 12.06.2013 gün ve 2010/90 sayılı önleme araması kararına istinaden 19.00 - 21.00 saatleri arasında yapılan uygulama sırasında, ilçe girişinde .... isimli şahsın kullandığı aracın durdurulduğu, araç içerisinde bulunan sanığın yapılan üst aramasında, kemerine takılı vaziyette, siyah kılıf içerisinde bir adet Yavuz 16 Compact marka tabancanın, biri yedek olmak üzere iki adet şarjörün ve şarjörlere yerleştirilmiş vaziyette toplam yirmialtı adet MKE yapımı 9 mm çapında fişeğin ele geçirildiği bilgilerine yer verildiği,
    Araban Sulh Ceza Mahkemesinin 12.06.2013 gün ve 2010/90 sayılı önleme araması kararı ile, 12.06.2013 günü saat 12.00"den 18.06.2013 günü saat 12.00"ye kadar ilçe giriş ve çıkışlarında seyreden taşıtlarda Adli ve Önleme Araması Yönetmeliğinin 18, 19 ve 20. maddeleri gereğince önleme araması yapılmasına ve arama sırasında ele geçirilecek suç eşyalarına CMK"nun 127. maddesi gereğince elkonulmasına izin verildiği,
    Sanığın, ele geçirilen tabancayı 08.02.2016 tarihine kadar “meskende” bulundurma ruhsatının olduğu,
    Adana Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 26.06.2013 tarihli raporuna göre; sanıktan ele geçirilen tabanca ve fişeklerin, 6136 sayılı Kanuna göre yasak niteliği haiz ateşli silah ve fişeklerden olduğu,
    Dosya içerisinde bulunan adli sicil ve arşiv kaydına göre; sanık hakkında 4616 sayılı Kanuna göre ertelenmiş bir kamu davasının ve 765 sayılı TCK’nun 95/2. maddesi uyarınca esasen vaki olmamış sayılan kasıtlı bir suçtan mahkûmiyet hükmünün olduğu,
    Sanık hakkında, silahla tehdit suçundan 15.01.2013 tarihinde kesinleşmiş, iki adet hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar bulunduğu,
    Sanığın yapılan iki oturuma da katıldığı,
    Sanığın aşamalarda; çiftçi olduğunu, meskende bulundurma ruhsatı ile aldığı söz konusu tabancayı, ikametinde saklayabileceği herhangi bir yerinin olmaması nedeniyle, tabancanın çalınmasından ve çocuklarının bir kazaya sebebiyet vermesinden çekindiği için olay tarihinde Araban ilçesine gelirken yanına aldığını, suç işleme kastının olmadığını savunduğu, 24.10.2013 tarihli oturumda; beraatine, mahkeme aksi kanaatte ise lehine olan kanun hükümlerinin uygulanmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği,
    Sanığın dosyaya yansıyan, pişmanlık göstermediğine ilişkin bir beyanı ile olumsuz bir davranışının bulunmadığı,
    Yerel mahkemece, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına, hükmolunan kısa süreli hapis cezasının TCK"nun 50/1. maddesinde gösterilen adli para cezası seçenek yaptırımına veya seçenek tedbirlerden birine çevrilmesine ve TCK"nun 51. maddesi uyarınca ertelenmesine yer olmadığına karar verildiği,
    CMK"nun 231. maddesinin uygulanmamasına ilişkin gerekçenin; “...sanığın daha önceden kasıtlı suçtan mahkûmiyeti bulunmasa da, sanık hakkında silahla tehdit suçu nedeniyle Gaziantep 18. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu suretle sanık hakkında kişilik özellikleri de göz önünde bulundurularak tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkememizce olumlu yönde kanaat oluşmadığı...” şeklinde, TCK’nun 50. ve 51. maddelerinin uygulanmamasına ilişkin gerekçelerin ise; “...sanığın geçmişi dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkememizce olumlu yönde kanaat oluşmadığı...” biçiminde gösterildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık konularının değerlendirilmesine geçmeden önce, yargılamanın herhangi bir sujesinin talebinin olmaması halinde yerel mahkemece TCK"nun 50. ve 51. maddelerinin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılmasının zorunlu olup olmadığına değinilmesinde yarar bulunmaktadır.
    Cezaların kişiselleştirilmesi kurumu olan kısa süreli hapis cezasının TCK"nun 50. maddesinin birinci fıkrasındaki adli para cezası seçenek yaptırımı ile seçenek tedbirlere çevrilmesine ilişkin hüküm ile yine bir diğer cezaların kişiselleştirilmesi kurumu olan TCK"nun 51. maddesindeki erteleme hükmünün uygulanma koşullarının mevcut olması halinde dahi cezanın TCK"nun 50. maddesinin birinci fıkrasındaki adli para cezası seçenek yaptırımına ya da seçenek tedbirlere çevrilip çevrilmeyeceği, yine TCK"nun 51. maddesindeki erteleme hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı hususlarını hâkimin takdirine bırakan kanun koyucunun, yargılamanın herhangi bir sujesinin talebinin olmaması halinde hâkime bu takdirini kullanıp kullanmayacağını tartışması zorunluluğunu yüklediği sonucuna ulaşılamaz. Doğrudan veya dolaylı herhangi bir talebin bulunmaması halinde TCK"nun 50 ve 51. maddelerinin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin değerlendirme yapıp yapmamanın da hâkimin takdirine bırakıldığını kabul etmek kanun koyucunun amacına uygun düşen bir yorum olacaktır. Ancak TCK"nun 50 ve 51. maddelerinin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması durumunda, mahkemece dosya içeriğine uygun, kanuni ve yeterli gerekçe gösterilmesi gerekmektedir. TCK"nun 50. maddesinin 3. fıkrasındaki; "Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir" şeklindeki düzenleme, fıkrada yazılı koşulların mevcudiyeti halinde hâkime, cezanın TCK"nun 50/1. maddesindeki adli para cezası seçenek yaptırımına ya da seçenek tedbirlerden birine çevrilmesi zorunluluğu yükleyip takdir yetkisi bırakmadığından, TCK"nun 50/3. maddesindeki halin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği de izahtan varestedir.
    Uyuşmazlık konularının sırayla değerlendirilmesinde;
    1- CMK"nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilip gösterilmediği;
    5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde düzenlenen ve Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 gün ve 346–25 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıkça belirtildiği üzere; sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak, kamu davasının 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddesi uyarınca düşmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile Devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
    Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden yalnızca şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddenin 8. fıkrasına 28.06.2014 gün ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 72. maddesiyle "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" cümlesi eklenmiştir.
    5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
    1) Suça ilişkin olarak;
    a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
    b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
    2) Sanığa ilişkin olarak;
    a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
    b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
    c- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
    d- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
    Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, yargılamanın herhangi bir sujesinin talepte bulunması şart değildir. Maddede öngörülen şartların oluşup oluşmadığı ve bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağı hâkim tarafından her olayda resen değerlendirilip takdir edilmeli ve denetime imkân verecek biçimde kararda gösterilmelidir.
    5271 sayılı CMK’nun 231/6-b maddesindeki “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” şeklindeki düzenleme ile kanun koyucu, suça ve faile ilişkin tüm objektif şartları taşıyan herkes için mutlak surette hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini kabul etmeyip, hâkime belirli ölçüler içerisinde bir takdir hakkı tanımıştır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Yerel mahkemece; “sanığın daha önceden kasıtlı suçtan mahkûmiyeti bulunmasa da, sanık hakkında silahla tehdit suçu nedeniyle...hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu suretle sanık hakkında kişilik özellikleri de göz önünde bulundurularak tekrar suç işlemeyeceği konusunda...olumlu yönde kanaat oluşmadığı...” gerekçesiyle sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinin uygulanmadığı anlaşılmaktadır.
    Sanığın adli sicil ve arşiv kaydında bulunan 4616 sayılı Kanuna göre ertelenmiş bir kamu davası ile 765 sayılı TCK’nun 95/2. maddesine göre esasen vaki olmamış sayılan kasıtlı bir suçtan mahkûmiyet hükmünün ve kasıtlı suçtan iki adet hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, yargılamaya konu suç tarihi itibarıyla sanık hakkında verilecek hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yasal engel oluşturmayacağı açıktır. Ancak bu hususlar, sanığın suç işleme eğilimini belirleme yönünden mahkemece değerlendirmeye tabi tutulabilecektir.
    Nitekim Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 gün ve 346-25 sayılı kararında da, benzer şekilde, adli sicilden silinme koşulları oluşmuş mahkûmiyetin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yasal engel oluşturmayacağı, ancak bu hususun, sanığın suç işleme hususundaki eğilimini belirlemek yönünden yargı makamlarınca değerlendirmeye tabi tutulabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
    Mahkemece, sanığın adli sicil kaydında bulunan kasıtlı suçtan verilmiş hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlar dikkate alınarak, suç işleme eğilimi ile bu bağlamda kişilik özelliklerinin değerlendirmeye tabi tutulduğu ve tekrar suç işlemeyeceği konusunda kanaat oluşmaması nedeniyle hakkında CMK’nun 231. maddesi uygulanmadığı anlaşıldığından, bu konuda gösterilen gerekçenin dosya muhtevasına uygun, denetime elverişli, yasal ve yeterli olduğunun kabulü gerekmektedir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı bu uyuşmazlık yönünden yerinde olup itirazın kabulüne karar verilmelidir.
    2- Kısa süreli hapis cezasının TCK"nun 51. maddesi uyarınca ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilip gösterilmediği;
    Hapis cezasının ertelenmesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 51. maddesinde;
    “İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;
    a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
    b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,
    Gerekir...” şeklinde düzenlenmiştir.
    Buna göre, iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilenlerin cezasının ertelenebileceği, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olanlar bakımından ise bu sürenin üst sınırının üç yıl olduğu belirtilmiş, ancak erteleme kararının verilebilmesi;
    1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
    2- Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,
    Şartlarına bağlanmıştır.
    Bu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmekle birlikte, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûmiyet, hapis cezasının ertelenmesine kanuni engel oluşturmaktadır. Bu durumda ayrıca kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması şartının değerlendirilmesine gerek olmayacaktır. Birinci şartın gerçekleştiği hallerde ise, cezanın ertelenmesine karar verilebilmesi için, kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekmektedir. Anılan kanun maddesi uyarınca, yalnızca hapis cezalarının ertelenmesi mümkün olup, hapis cezasından çevrilen veya doğrudan verilen adli para cezalarının ertelenmesi imkânı bulunmamaktadır.
    07.06.1976 gün ve 4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile bu karara uyum gösteren Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere, “erteleme” cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören bir şahsileştirme kurumudur. Hapis cezasının ertelenmesine veya ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken mahkemece gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçe dosyada bulunan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olmalıdır. Gerekçenin bu niteliği keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek özelliklerini de taşır. Zira kanuni, yeterli ve dosya kapsamıyla uyumlu bulunmayan bir gerekçeye dayanılarak erteleme hükmünün uygulanmaması, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, cezanın kişiselleştirilmesi ilkesine de aykırı olup, uygulamada keyfiliğe yol açabilecektir.
    Mahkemece, hapis cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin takdir kullanılırken, sanığın yargılama sürecindeki davranışları göz önünde bulundurularak pişmanlık duyup duymadığı değerlendirilmeli ve tekrar suç işleyip işlemeyeceği hususundaki kanaat buna göre belirlenmelidir. Diğer taraftan yerel mahkemece gösterilen gerekçenin hak, adalet ve nasafet kuralları ile dosya kapsamıyla uyumlu olup olmadığının Yargıtay denetimine tâbi olacağında da şüphe bulunmamaktadır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Hükmolunan kısa süreli hapis cezasının ertelenmesine engel sabıkası olmayan, her iki oturuma da katılan, suçu işledikten sonra pişmanlık göstermediğine ilişkin bir beyanı ya da dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışı bulunmayan sanığın, yargılama sürecindeki davranışları göz önünde bulundurularak, pişmanlık duyup duymadığı değerlendirilmeden, 10 ay hapis cezasının ertelenmemesine ilişkin olarak; “...sanığın geçmişi dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkememizce olumlu yönde kanaat oluşmadığı...” şeklinde gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla; Özel Dairenin, yerel mahkeme hükmünün TCK"nun 51. maddesinin uygulanmamasına ilişkin gerekçesinin yasal ve yeterli olmadığına yönelik bozma nedeni yerinde olduğundan, bu uyuşmazlık yönünden itirazın reddine karar verilmelidir.
    3- Kısa süreli hapis cezasının TCK"nun 50. maddesi uyarınca adli para cezası seçenek yaptırımına ya da seçenek tedbirlerden birisine çevrilmesine yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilip gösterilmediği;
    5237 sayılı TCK"nun "Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar" başlıklı 50. maddesinin 1. fıkrasında; "Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre;
    a) Adlî para cezasına,
    b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,
    c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,
    d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,
    e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,
    f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya,
    Çevrilebilir.",
    5237 sayılı TCK"nun 50. maddesinin gerekçesinde; “...Kişi gördüğü eğitim, yaşadığı sosyal çevre, psişik ve ahlaki eğilimleri itibarıyla tesadüfi suçlu özelliği taşıyabilir. Bu kişilerin mahkûm oldukları cezanın infaz kurumunda çektirilmesi toplum barışı açısından bir zorunluluk göstermeyebilir...” denilmek suretiyle şartların oluşması halinde hapis cezasına mahkûm olan kişinin infaz kurumuna girmesini önleyecek adli parası seçenek yaptırımına ya da seçenek tedbirlere hükmedilebileceği açıklanmıştır.
    Ayrıntıları 07.06.1976 gün ve 4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında açıklandığı üzere, hürriyeti bağlayıcı cezanın para cezasına çevrilmesi, cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören kişiselleştirme kurumudur.
    Kanun koyucu, cezaların kişiselleştirilmesi kapsamında hâkime, TCK"nun 50. maddesinde yer alan şartlar çerçevesinde hükmolunan hapis cezasının TCK’nun 50/1. maddesinde düzenlenen adli para cezası seçenek yaptırımına ya da seçenek tedbirlerden birisine çevrilip çevrilmeyeceğini belirleme yetkisi vermiştir. Hâkim bu yetkisini kullanırken, sanığın kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre bir değerlendirme yapmalıdır. Hâkimin, hükmolunan hürriyeti bağlayıcı cezanın TCK"nun 50. maddesi uyarınca adli para cezası seçenek yaptırımına ya da seçenek tedbirlerden birisine çevrilmesi ya da çevrilmemesi hususunda dayandığı gerekçenin dosya içeriğine uygun, kanuni ve yeterli olması gerekir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanık hakkında, mahkemece; “sanığın geçmişi dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda...olumlu yönde kanaat oluşmadığı...” gerekçesiyle TCK’nun 50. maddesinin uygulanmadığı anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, sanığın kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre bir değerlendirme yapılmadan, TCK’nun 50. maddesinin uygulanmamasına ilişkin olarak gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla; Özel Dairenin, yerel mahkeme hükmünün TCK"nun 50. maddesinin uygulanmamasına ilişkin gerekçesinin yasal ve yeterli olmadığına yönelik bozma nedeni yerinde olduğundan, bu uyuşmazlık yönünden de itirazın reddine karar verilmelidir.
    Sonuç olarak; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının CMK"nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilip gösterilmediğine ilişkin birinci uyuşmazlık yönünden kabulüne, kısa süreli hapis cezasının TCK"nun 51. maddesi uyarınca ertelenmesine ve TCK"nun 50. maddesi uyarınca adli para cezası seçenek yaptırımına ya da seçenek tedbirlerden birisine çevrilmesine yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilip gösterilmediğine ilişkin ikinci ve üçüncü uyuşmazlıklar yönünden reddine, Özel Daire kararından, CMK"nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilmediğine ilişkin bozma nedeninin çıkarılmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının;
    a-) CMK"nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilip gösterilmediğine ilişkin birinci uyuşmazlık yönünden KABULÜNE,
    b-) Kısa süreli hapis cezasının TCK"nun 51. maddesi uyarınca ertelenmesine ve TCK"nun 50. maddesi uyarınca adli para cezası seçenek yaptırımına ya da seçenek tedbirlerden birisine çevrilmesine yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilip gösterilmediğine ilişkin ikinci ve üçüncü uyuşmazlıklar yönünden REDDİNE,
    2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 04.05.2015 gün ve 25498-16498 sayılı kararından, CMK"nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilmediğine ilişkin bozma nedeninin ÇIKARILMASINA,
    3- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, CMK"nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve kısa süreli hapis cezasının TCK"nun 51. maddesi uyarınca ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilip gösterilmediğine ilişkin birinci ve ikinci uyuşmazlıklar yönünden 14.02.2017 tarihinde oybirliğiyle, kısa süreli hapis cezasının TCK"nun 50. maddesi uyarınca adli para cezası seçenek yaptırımına ya da seçenek tedbirlerden birisine çevrilmesine yer olmadığına karar verilirken yasal ve yeterli gerekçe gösterilip gösterilmediğine ilişkin üçüncü uyuşmazlık yönünden ise 14.02.2017 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 28.02.2017 günü yapılan ikinci müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
    14.02.2017 tarihli oturum;

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi