15. Ceza Dairesi 2018/5811 E. , 2018/5602 K.
"İçtihat Metni"
Dolandırıcılık suçundan sanık ...’in mahkûmiyetine dair Büyükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.12.2016 tarihli ve 2015/545-2016/1341 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, cezanın infazı sırasında 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde yapılan değişiklik ile infaza konu ilâmdaki suçun uzlaştırma kapsamına alındığından bahisle hükümlünün hukukî durumunun yeniden değerlendirilmesi talebinin kabulü ile dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesine ilişkin, anılan mahkemenin 11.04.2017 tarih ve 2015/545-2016/1341 sayılı ek kararını müteakip, uzlaştırmanın sağlanamaması nedeniyle hükmün aynen infazına dair anılan mahkemenin 20.10.2017 tarih ve 2015/545-2016/1341 sayılı ek kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 25.07.2018 gün ve 94660652-105-34-6888-2018 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01.08.2018 gün ve 2018/67125 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Uzlaştırma ile ilgili mevzuatımızda yer alan tebligata ilişkin hükümlere bakıldığında, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin 6. fıkrasında yer alan, "Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır";
Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/12. maddesinde yer alan, "Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez.";
Aynı Yönetmeliğin 29/7. maddesinde yer alan, "Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez.";
Anılan Yönetmeliğin 29/6. maddesinde yer alan, "Uzlaştırmacının uzlaşma teklifinde bulunacağı şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar gören ya da kanunî temsilcilerine iletişim araçlarıyla ulaşılamaması hâlinde açıklamalı uzlaşma teklifi büro aracılığıyla yapılır." ;
Bahsi geçen Yönetmeliğin 29/5. maddesinde yer alan, "Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini büro aracılığıyla açıklamalı tebligat, istinabe veya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla da yapabilir." ;
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/1. maddesinde yer alan, "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır." ;
Aynı kanunun 21/1-2. maddesinde yer alan, "Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." şeklindeki düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde;
Kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaştırma teklifi yapılacak ilgililere telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaştırma teklifi yapmak üzere çağrı yapması, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi gerektiği, böyle bir taleple karşılaşan büronun da muhatabına ulaşamaması durumunda öncelikle muhatabın bilinen son adresine tebliğ yapması, tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa muhatabın mernis adresinin tespitini yaparak tebligat zarfı üzerine söz konusu adresin mernis adresi olduğunu belirtmeden tebliğ yapması, yine tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa tebligat parçası üzerine adresin MERNİS adresi olduğu ve 7201 sayılı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca işlem yapılması belirterek tebliğ yapması gerektiği;
Somut olayda bila tarihli uzlaştırma raporu ile taraflar arasında uzlaştırmanın sağlanamadığından bahisle uzlaştırma işleminin gerçekleşmediği gerekçesiyle sanık hakkındaki hükmün aynen infazına dair karar verilmiş ise de, uzlaştırmacı tarafından sanığa çıkartılan tebligatın sanığın adresinden ayrılmış olması nedeniyle tebliğ edilemediği anlaşılmakla, uzlaştırma işleminin usulüne uygun olarak yapılmadığı gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tebligat Kanunu hükümlerine aykırı hareket edilerek uzlaştırma raporunun hazırlandığı hususunda tereddüt bulunmamakta ise de; bozulması talep edilen ek kararın sanığın savunmasında bildirmiş olduğu adresine tebliğ edilemeyip iade edilmesi üzerine, adres araştırması yoluna gidilerek bulunan yeni adresine veya varsa yerleşim yeri adresine usulüne uygun şekilde tebligat işlemlerinin yapılması gerektiği halde herhangi bir işlem yapılmayarak kararın kesinleştirildiği, kaldı ki UYAP kayıtlarının incelenmesinden, bilinen son adresine yapılan tebligat sırasında cezaevinde olduğunun tespit edildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, tebliğ işleminin usulsüz olduğu, ayrıca sanığın Büyükçekmece nöbetçi ağır ceza mahkemesine yazmış olduğu 25.12.2017 havale tarihli dilekçesinde, tebligatları alamadığından itiraz hakkını kullanamadığını ve mağduriyetinin giderilmesini istediğini belirttiği de dikkate alındığında, "bu dilekçesinin 20.10.2017 tarihli karara karşı da yapılan itiraz dilekçesi olduğu kabul edilerek, dosyanın nöbetçi ağır ceza mahkemesine gönderilip, karar verilmesinin sağlanmasından" sonra yeniden kanun yararına bozma isteminde bulunulması mümkün olduğundan, Büyükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesinin henüz kesinleşmeyen 20.10.2017 tarih ve 2015/545-2016/1341 sayılı kararına yönelik yapılan kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 17.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.