3. Hukuk Dairesi 2016/19483 E. , 2017/7709 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davalı kocanın müşterek hanenin ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığını, davalının açtığı boşanma davasının reddedildiğini, davalının müvekkili için hiçbir maddi destekte bulunmadığını, davacının ev hanımı olduğunu ve herhangi bir gelirinin bulunmadığını ileri sürerek, davacı ve müşterek çocuklar 1998 doğumlu Zuhal ile 2007 doğumlu... için 350 "şer TL nafakanın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının asılsız olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü iledavacı ... için dava tarihi olan 09/11/2015 tarihinden itibaren aylık 150,00.-TL ;müşterek çocuklar 01/01/1998 doğumlu ... ve 01/01/2007 doğumlu ... için dava tarihi olan 09/11/2015 tarihinden itibaren aylık 150,00."şer-TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı olarak açılmış, tedbir nafakası talebine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu"nun 197.maddesine göre, ayrı yaşamakta hakkı olan eş diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadırlar (TMK. madde 186/son). Buna göre evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır.
Kural olarak tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. (TMK m. 176/4) Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eşine sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Somut olayda; tarafların sosyal ekonomik durum araştırmasından; davacı kadının ev hanımı olup gelirinin olmadığını, davalının ise şöfor olup, aylık 1.500TL maaş aldığı,kendi adına kayıtlı evde kaldığı tespit edilmiştir.
Nafaka takdirinde, davacının isteminin tedbir nafakası olması ve eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesinin ayrı yaşama halinde de korunması gerektiği düşünüldüğünde, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle davalının tespit edilen mevcut gelir durumuna göre mahkemece davacı kadın ve müşterek çocuklar için takdir edilen nafaka miktarı az olup, Türk Medeni Kanununun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.
Bununla birlikte, medeni yargılama hukukunda egemen olan taraflarca getirme ilkesine göre, davanın sebebini oluşturan vakıaların getirilmesi taraflara yüklenmiş bir ödevdir. Buna karşılık bu vakıaları mümkün olan bütün hukuki görüş açılarından inceleme ve hukuku uygulama görevi ise hâkime yüklenmiştir. Hâkim, tarafların hukuki sebepleri hiç belirtmemiş ya da yanlış belirtmiş olması ile bağlı tutulmamıştır. Bu sayede, tarafların hukuku bilgisizliklerinden zarar görmeleri engellenmiştir.
Nitekim, 6100 sayılı HMK"nun 33. maddesi ve 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı YİBK"na göre, olayları izah taraflara, kanunları resen uygulamak ve dolayısıyla hukuki nitelendirmede bulunmak hakime ait bir görevdir. Hakimin hukuki nitelendirmede bulunma görevine ilişkin muhtelif kararlar mevcuttur. (YHGK 11.4.2007, E. 2007/12-179, K. 2007/198), (YHGK 19.1.1974; YHGK 1.5.1991)
Buna göre, davacı dava dilekçesinde; kendisi için 150,00 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocukların her biri için 150 şer TL iştirak nafakasının davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece hükmün 1 numaralı bendinde yardım nafakası şeklinde karar verilmiştir. Mahkemece, talep yardım nafakası olarak isimlendirilmiştir. Eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, tedbir nafakasının tahsiline ilişkindir. Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez. O halde, mahkemece; davanın tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi gerekirken, yardım nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması kabul şekli bakımından doğru görülmemiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.