1. Hukuk Dairesi 2016/527 E. , 2016/4106 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar bir kısım davalılar vekilince yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05.04.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat gelmedi temyiz edilen davacılardan ... ve vekili Avukat .. geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ..., davalı ..., davalı ..., davalı ..., davalı ... .. ve T....Merkez İlçesi... Kalkınma Kooperatifi gelmediler yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, paydaşlar arasında çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı, kayden paydaşı olduğu 6 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne davalıların 7-8 yıldır haksız olarak kullanmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek 37.097,67 m² lik bölüme elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesin istemiştir.
Bir kısım davalılar, harici taksime göre her paydaşın kendisine ait bölümü kullandığını, iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının payına davalıların haksız olarak elattıkları gerekçesi ile krokide gösterilen 34471,75 m² lik bölüm yönünden elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne ve 38.075,75.-TL ecrimisile karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; susuz tarla niteliğinde 624250 m² yüzölçümündeki çekişme konusu 6 parsel sayılı taşınmazda taraflar ile birlikte çok sayıda kişinin paydaş olduğu, davacının zeminde 69.688,33 m² lik yer kullandığı, yargılama sırasında yapılan toplulaştırma sonucunda 6 parsel kapsamında kalan 50080,88 m² lik bölümün 110 ada 2 sayılı parsel olarak davacının mirasçıları adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., Tapu Kanunu"nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK"nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O hâlde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Somut olaya gelince; mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporları ile davacı tarafın toplam 69.688,33 m² yer kullandığı belirlenmiş ise de, paylı mülkiyet üzere olan çekişme konusu 6 parsel sayılı taşınmazda, harici bir taksim ya da fiili kullanım biçimi oluşup oluşmadığı konusunda yeterli araştırma yapılmamış, dava konusu yapılan yerin taşınmazın neresi olduğu infaza elverişle olacak şekilde bilirkişi raporuyla açıklığa kavuşturulmamıştır.
Hâl böyle olunca; dava tarihi itibariyle çekişme konusu yapılan 6 parsel sayılı taşınmazda yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde tüm paydaşları kapsayacak şekilde harici bir taksim ya da eylemli olarak fiili kullanım biçiminin oluşup oluşmadığının araştırılması, böyle bir durumun bulunmadığının saptanması halinde davacı tarafın çekişmesiz olarak kullandığı bölüm olduğu gözetilerek intifadan men olgusu oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre de; yargılama sırasında oluşan yeni çap kayıtlarına göre mülkiyet durumu gözetilerek elatmanın önlenmesi isteğinin değerlendirilmesi gerekirken, önceki parselde davacının payına göre kullanmadığı miktar üzerinden hüküm kurulmuş olmasıda isabetli değildir.
Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.