20. Hukuk Dairesi 2016/12483 E. , 2019/1969 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davadan dolayı yerel mahkemece verilen hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Temyiz incelemesi yapılabilmesi için;
1) Hükmün davalı ..."a tebliğine dair belge üzerinde yapılan incelemede; tebligatın usûlüne uygun olarak yapılmadığı görülmüştür. 11.01.2011 gün ve 6099 sayılı Kanunun 3. maddesiyle 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesine eklenen 2. fıkrasında; ""Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır."" hükmü yer almakta, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin “Bilinen adreste tebligat” başlıklı 16/2. maddesinde de aynı düzenleme bulunmaktadır. 6099 sayılı Kanunun genel gerekçesinde; ""...Uygulamada yaşanan sorunları önlemek üzere tasarıda yer verilen en önemli değişiklik, 25/04/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununda kabul edilen adres kayıt sisteminin Tebligat Kanununa intibakının sağlanmasıdır. Hatta bu yolla, bazen on-onbeş tebligatla dahi sonuç elde edilemeyen durumlarda (ilanen tebligatın gerektirdiği istisnai haller hariç), en fazla iki veya üç tebligatla sorun çözülebilecektir."" denilmiştir. 11.01.2011 gün ve 6099 sayılı Kanunun 5. maddesiyle 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21. maddesine eklenen 2. fıkra ise; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.”şeklindedir. Tebligat Kanununun 10. maddesine eklenen ikinci fıkra ile gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Bu düzenlemeye göre, önce muhatabın bilinen en son adresine tebligat çıkarılması, bu adreste tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilerek Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebligat yapılması gerekmektedir. Nitekim, hem Tebligat Kanunu metninde, hem Kanunun uygulanmasını gösteren yönetmelikte ve hem de madde gerekçesinde muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebligat yapılacağı açıklamasına yer verilmemiştir. Bu nedenle; hüküm davalıya Tebligat Kanunu ve tebligat esaslarını düzenleyen mevzuatta belirlenen yönteme uygun şekilde tebliğ edilip, temyiz için gerekli sürenin beklenmesi,
2) Çekişmeli ... ili, Merkez ilçesi, ... köyü 102 ada 25, 26 ve 28 parsel sayılı taşınmazlara komşu olan 102 ada 9, 23, 24, 27, 29, 831 ve 832 sayılı parsellere ait kesinleşme şerhleri de bulunan kadastro tutanak örnekleri ile varsa tespite esas alınan tapu ve vergi kayıtlarının; itirazlı olmaları halinde ilgili dava dosyalarının; tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise kesinleşme şerhlerini içerir karar örneklerinin bu dava dosyası içine konulması,
3) 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yeralan kısıtlama araştırmasının adına tescil kararı verilen kişi ya da kişiler ile murisleri yönünden ... köyü çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak, gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilerek, alınacak cevabî yazılarla birlikte dosya içine konulması,
4) Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yeri kapsayan tespit tarihinden 15 - 20 yıl önce (1995-2000li yıllara ait) iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları ile keşifte uygulanan 1992 tarihli memleket haritasının dayanağı hava fotoğrafı bulunduğu yerden getirtilerek dosya içine konulduktan sonra, dava dosyası hükme esas alınan raporu düzenleyen fen ve orman bilirkişilerine verilerek dosya kapsamında yer alan tüm hava fotoğrafları ve memleket haritaları ölçekleri kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritasları ve hava fotoğrafları ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, bu haritalar komşu ve yakın komşu parselleri de gösterecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunun çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmesi, hava fotoğraflarının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, temyize konu taşınmazların o tarihlerde hava fotoğraflarında ne şekilde gözüktüğü, niteliğinin ne olduğu, üzerinde varsa bulunan bitki örtüsü, ağaçların cinsi, yaşı, sayısı, dağılımı, kapalılık oranı ile kullanım şekli, mülkiyet sınırının belirgin olarak görülüp görülmediği, tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı hususların detaylı olarak açıklandığı ek rapor alınarak dosyasına konulması,
Ayrıca, dava dosyasının, 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 433/3. ve Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddeleri uyarınca tarih ve işlem sırasına göre düzenlenip, dizi listesine bağlandıktan sonra gönderilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Değinilen eksikliklerin giderilmesi için, dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine 20/03/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.