Hukuk Genel Kurulu 2017/2290 E. , 2020/547 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Malatya 1. Aile Mahkemesince verilen davanın reddine dair karar davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; daha önce açılan ve reddedilen boşanma davasından sonra üç yıl geçmesine rağmen tarafların bir araya gelmediklerini, aile büyüklerinin aracı olmalarına karşın, ancak davalının ortak ikamete dönmediğini, müvekkilinin eve dönmesi için ihtar da çektiğini ileri sürerek tarafların boşanmalarına ve ortak çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı kadın cevap dilekçesinde; iddiaların doğru olmadığını, davacının kusurlu olduğunu, yasal üç yıllık sürenin dolmadığını, daha önce bağlanan nafakayı da ödemediğini savunarak davanın reddine, aksi hâlde ortak çocuğun velayeti, aylık 500,00TL tedbir-yoksulluk nafakası, 250,00TL tedbir-iştirak nafakası ile 50.000,00TL maddi ve 50.000,00TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Malatya 1. Aile Mahkemesinin 13.02.2014 tarihli ve 2013/169 E., 2014/83 K. sayılı kararı ile; tasnif hâkime ait olmakla birlikte hukuki sebeple bağlı olunduğu, mahkemenin 2008/325 E. ve 2009/84 K. sayılı ilamının gerekçesine göre taraflar arasında geçimsizlik bulunduğu ve bunun davalıdan kaynaklandığının ispatlanamadığı, ayrılık sürecinde de taraflar arasında yeni bir geçimsizlik nedeni bulunduğunun iddia ve ispat edilemediği, retle sonuçlanan boşanma davasından sonra tarafların bir araya gelmedikleri, genel şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı olarak açılan davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Yargıtay 2. Hukuk Dairesince 15.12.2014 tarihli ve 2014/14818 E., 2014/25711 K. sayılı kararı ile;
‘’… Hüküm davacı (koca) tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı tarafından, bundan önce 12.04.2012 tarihinde Türk Medeni Kanunu’nun 166’ncı maddesinin (4.) fıkrasında yer alan sebebe dayanılarak açılan boşanma davası,“ilk davada verilen ret kararının kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçmediği” gerekçesiyle reddedilmiştir. Bu ret kararı, ilk boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçtikten sonra, aynı sebeple yeniden dava açılmasına engel değildir. Çünkü, dava şartı gerçekleşmediğinden dolayı reddedilen dava, bu şart gerçekleştikten sonra yeniden açılabilir. Aksinin kabulü ikinci davanın reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıl daha bekleme sonucunu doğurur ki, bu durum Yasa’nın 166/4. maddesiyle getirilen yasal karine ile bağdaşmaz. Davacı tarafından açılan ilk boşanma davasının reddine ilişkin karar 15.10.2009 tarihinde kesinleşmiş, işbu temyize konu dava ise 11.03.2013 tarihinde açılmıştır. Bu durumda yasada öngörülen üç yıllık süre dolmuştur. O hâlde, toplanan delillerin Türk Medeni Kanunu’nun 166/4. maddesinde yer alan diğer koşullar yönünden değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır…’’ gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
8. Malatya 1. Aile Mahkemesinin 03.04.2015 tarihli ve 2015/121 E., 2015/226 K. sayılı kararı ile; bozma öncesi kararda yer alan gerekçeye yer verildikten sonra; davanın açıkça özel boşanma sebeplerine dayandırılmadığı hâllerde genel şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı olarak açıldığının kabulü gerektiği, kaldı ki davanın şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı olarak açıldığı ancak ispatlanamadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
9. Direnme kararı yasal süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
10. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, davanın, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal sebebine mi (TMK m.166/1), yoksa eylemli ayrılık hukuksal sebebine (TMK m. 166/son) mi dayalı olarak açıldığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
11. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; mahkemece gerekçeli karar başlığında hükmü veren hâkim ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaralarının gösterilmemesi karşısında usule uygun (HMK m. 297/1-a) bir direnme kararının bulunup bulunmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
12. Ön sorunun çözümü için mahkeme kararlarının niteliği ile hangi hususları kapsayacağına ilişkin yasal düzenlemenin değerlendirilmesi gerekmektedir.
13. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 294/1. maddesinde mahkemelerin usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdireceği belirtilmektedir. Bilindiği gibi hâkimin davadan el çekmesini gerektiren, davayı sonuçlandıran kararlarına nihai kararlar denilmektedir.
14. Anılan Yasa’nın 297. maddesi ise bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiği “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddede;
“(1) Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde açıklanmıştır.
15. Yasal düzenlemeye göre bir mahkeme kararında; hükmün "Türk Milleti Adına" verildiği belirtildikten sonra hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaralarının da madde kapsamında yer alan diğer unsurlar gibi gösterilmesi gereklidir.
16. Genel açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde; mahkemece direnme karar başlığında hükmü veren hâkim ve zabıt kâtibinin ad ve soyad ile sicil numaraları gösterilmemiştir. Bu hâliyle anılan direnme kararının yasanın aradığı anlamda denetime uygun bir karar olduğundan söz edilemez. Ayrıca ilk karar da Yargıtayca bozulduğundan ortadan kalkmış ve hukuki geçerliliğini yitirmiştir.
17. O hâlde, özellikle HMK’nin 297. maddesi gözetilerek bu maddede açıklanan nitelikte direnme kararı verilmek üzere usuli eksikliğe dayalı olarak direnme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme kararının, yukarıdaki değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince usulden BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 08.07.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.