Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişiler tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... köyü 226 ada 1 parsel sayılı 65034205,17 m2 yüzölçümündeki taşınmaz orman vasfıyla Hazine adına tapuda kayıtlıdır. Davacı gerçek kişiler, taşınmazın 2/B işlemine tabi tutulmadığını belirterek yapılan işlemin iptali ile adlarına tescili istemiyle ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece, davalar birleştirildikten sonra; davacının ve birleştirilen dosya davacılarının davalarının reddine, 226 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, bir aylık süre içinde açılan 2/B madde uygulamasına itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişik hükümleri uyarınca yapılıp 23.05.1983 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması, daha sonra 23.10.1985 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 2896 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ve 30/12/2014 tarihinde ilân edilen 3302 sayılı Kanuna göre yapılan 2.madde uygulaması vardır. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçe ve taşınmazın orman tahdit sınırları içinde kaldığı, 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmadığı, öncesi Devlet Ormanı olan bir yer, 2/B uygulaması ile ancak Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılabileceğinden, gerçek kişinin bu gibi yerleri kendi adına orman sınırları dışına çıkartılmasını talep etmekte hukukî yararları bulunmadığı gibi, halen tahdit içinde olan böyle bir yerin, hangi nedenle olursa olsun orman sınırları dışına çıkartılması için idareyi zorlayıcı nitelikte açtığı davanın da dinlenme olanağı bulunmadığı belirlenerek davacı ve birleştirilen dosya davacılarının davalarının reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, 226 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, tapuda kayıtlı bulunmasına rağmen mükerrer sicil oluşturacak şekilde bu parsel hakkında tescil hükmü kurulması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hüküm fıkrasının bir numaralı bendinin ikinci paragrafının hükümden tamamen çıkartılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 09/03/2016 gününde oy birliği ile karar verildi.